/

Pis Roman: Hayal Dünyası Dalgalanırken-XX

11 mins read

Sevgili okur, Muiniddin’le İzzeddin’in macerasını yazmayalı romanda bayağı bir sayfa geçti. Sanırım onları kimse merak etmiyor. Varsa yoksa Sümeyye’nin yazara karşı gerçekleştirdiği eylemler, entrikalar ve Rüveyda’nın ona verdiği destek. Hayrullah’ın politik maceraları, Abdulgaffar’ın polisle çevirdiği film fırıldak… Romanın bomba kahramanları bana kalırsa Muiniddin’le İzzeddin. Korkum şu; sizlerin, Muiniddin gibi bir otobüs şoförü ve İzzeddin gibi kestane satıcısı psikopat bir seri katilin hayatlarının ne önemi var ki diye düşünmeniz. Öyle değil mi? Fakat İzzeddin’in  beynimdeki nöronlarıma yaptığı baskının sonucu olarak şu cümleleri size iletmem gerekir, “Size göstereceğim! Bütün ön yargılarınızın içinden geçeceğim. Birşey daha var, bizim gibi harika, mükemmel karakterlerin roman içinde etkili oldukları bölüme gelmediniz çünkü yazar halen oraları yazmadı.” diyor.

İzzeddin’e dikkat etmeli her an romandan çıkıp sizi bıçaklayabilir. Unutmayın o bir psikopat! 

-Alo İzzeddin naber, nasılsın?

-İyidir Muiniddin. Yer bakıyorum kestane arabası için. Sen nasılsın?

-Ben de onun için aradım seni. Sana bir yer buldum.

-Valla mı!

-Valla.

-Nerede?

-Bak şimdi. Sultanahmet’i bilirsin. Tam caminin orada. Turistin kum gibi olduğu bir yer.

-Yapma yaa, harika abi!

– Evet bence de çok iyi oldu. Yalnız sana yer bulan arkadaşı görmen lazım. İstanbul’da öyle yer bulmak kolay değil.

-Abi öyle bir yer için üstümüze ne düşüyorsa yaparız. Çok yorucu bir şey olmazsa… Göreceğimiz abi belediyeden mi?

-Hayır. Belediyedekiler seninle muhatap olmaz İzzeddin. Bu arkadaş, onlar adına işleri sokakta organize ediyor. Senden istediği tek şey düzenli ödeme yapman. Sana sabit bir şey söyleyecek. Sen ne kazanırsan kazan, onu ilgilendirmez. O sadece parasını alacak.

-Tamam olur da abi; ne isteyecek, ne kadar isteyecek?

-Ben ona sordum, dedi ki “Abi, benim istediğimden iki kat fazlasını kazanamazsa bıraksın gitsin!”

-Tamam, bir konuşalım onunla. Kim peki bu arkadaş?

-Jelibon Cundi…

-Jelibon Cundi mi? Ha ha ha… Bu ne abi?

-Adamın lakabı… Sultanahmet’den sorumlu bu arkadaş. Oranın esnafının güvenliğini falan sağlıyor. Anla işte!

-Tamam, görüşürüz o zaman abi…

Muiniddin telefonu kapattıktan sonra Hasköy’ün terkedilmiş sokaklarından Sultanahmet’e doğru yola çıktı. Aradan üç gün geçti. Hala Rahnuma’dan haber yok bir arayayım onu.  

-Alo! Rahnuma senden bir haber gelmeyince ben arayayım dedim. Ne yaptın halen bir iz bulamadın mı?

-Abi bir iz bulamadık ve hiç kimse bir iz bulamaz! Ben de seni arayacaktım. Bazı başka sıkıntılar da çıktı . Sümeyye ile ilgili olarak konuşmak gerekirse mesajları çok farklı bir yerden geliyor. Bu kadın başka bir boyutta yaşıyor gibi. Bizim yaşadığımız fiziki bir dünyada yaşamıyor sanki. Benim vardığım kanaat bu. 

-Hım… Demek doğruymuş!

-Ne doğruymuş abi?

-Sümeyye romanda okura mektup yazmıştı ve kendisinin hayal dünyasında yaşadığını anlatmıştı. Ben de okuru speküle edip aynı zamanda beni kandırmaya çalıştığını düşünüyordum. 

-Abi sana bir sıkıntı daha var dedim ya hani…

-Buyur, Rahnuma seni dinliyorum.

-Abi, bu yaptığım araştırmayı bakanlığa rapor etmem lazım. Çünkü sistemde yaptığım kimi araştırmalar bakanlık müfettişlerinin dikkatini çekmiş. Beni, sözlü olarak bu araştırmayı neden yaptığıma dair ifadeye çağırdılar. Tutarlı olması için yaptığım şeyin ne olduğunu anlatmam lazım. Yalan söylersem büyük bir ihtimal anlarlar. Belki soruşturma büyüyebilir.

-Nasıl büyür? Büyür demekle neyi kastediyorsun?

-Abi büyürse benim bu işi neden yaptığım, kim için yaptığım gibi sorular gelecektir. İster istemez senin adını vermek zorunda kalırım. Bu konuda bana yardımcı olman gerekebilir.

-Ama o zaman ben deşifre olurum. Hem nereden çıktı bu müfettişler? Romanda böyle şeyler yazmayacaktım ki! Kim gönderdi lan bu müfettişleri! 

-Abi, sen bir çaresine bak! Yoksa ben işimden olurum. İşten olsam razıyım valla hapse atarlar beni.

-Tamam, Rahnuma telaşlanma! Ben bir çaresine bakacağım.

-Tamam…

Benim anlamadığım bu romana nasıl oluyor da asla kurgulamadığım karakterler giriyor ve romanın akışını bambaşka bir yere sürüklüyor. Bakanlık müfettişleri de nereden çıktı! Bu arada Sümeyye Rüveyda’ya çektiği Youtube videosunun linkini atmış. Dur, bir onu dinleyeyim…

“Merhaba Rüveyda. Öncelikle geçmiş olsun. Keykavus’un sana yaptıkları için gerçekten çok üzgünüm. Ama şu anda yapacak bir şey yok, o konu ile ilgili olarak. Senin attığın mesaja cevap olarak Abdulgaffar’ı hemen gönderdim. Sanırım sana faydası oldu. Her ne kadar onu sana göndermeme sitem etmiş olsan da. Rüveyda, sana çok önemli bilgiler vereceğim. Yazar, romanda çok kötü işler çeviriyor ve bizim onları öğrenmemizi engellemek için herşeyi yapıyor. Sen ve ben o bölümleri okuyamıyoruz. Karartma uygulamış. Fakat ben onun ne yapmaya çalıştığını farklı bir yöntemle öğrendim.

Yazar, beni bulması için yarattığı telekom şirketinin yöneticilerinden olan Rahnuma adlı kadına bir görev vermiş. Sana gönderdiğim mesajın izini sürsün diye. Ben de tam olarak iki haftadır içinde bulunduğum hayal dünyasında kimi tuhaf sinyaller, kimi ilginç radyo dalgaları işitiyor; hayali bedenimde dalgalanmalar yaşıyordum. İlk başlarda anlamadım olan biteni fakat dün çözdüm. Meğer bu Rahnuma’nın, benim gönderdiğim mesajların izini sürmek için yaptığı araştırma sırasında kullandığı teknolojik cihazlar, bulunduğum hayal dünyasındaki ışık ve radyo dalgalarını etkiliyormuş. Mesaj bana ait olduğu için, bende dalgalanmalara, görüntümde bozulmalara neden oluyormuş. Ben bunun hayal dünyasında yaşanan küresel bir sorun olduğunu sanıyordum. Ardından buradaki ışık-dalga boyutu araştırmacılarıyla görüştüm. Sorunun hayal dünyasından kaynaklı değil; dışarıdan, boyutlar arası bir müdahale olduğunu söylediler. Bu müdahalenin nereden, nasıl, kim tarafından yapıldığını araştırırken bu kadına ulaştık. İki gün önce de yazarın bir satırında “Rahnuma’dan halen haber gelmedi…” diye yazdığını görünce iş çorap söküğü gibi geldi. Ardından ben de bu olayı ulaştırma bakanlığının bilgisayarlarına girerek, ayrıntılarıyla bir istihbaratî bilgi olarak raporladım. Onlar da iki müfettiş görevlendirip kadının yanına gönderdiler. Şimdi yazarın hakkında geleceğiz! Onu kesin tutuklarlar. Kendine iyi bak. Sümeyye Ablan.”

Olan biten şimdi anlaşıldı… Kadına bak lan!

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386