/

Pis Roman: Beyazıd Kütüphanesi İzzeddin Yeni Görevini Öğrenirken-26

11 mins read

Okurlar romanın karakterleriyle nasıl buluştuğumu soruyor. Oysa bir yazara karakterlerle neden ve niçin buluşmadığını sormak gerekmez mi? Benim için onlarla buluşmadan bir romanı yazmak mümkün değil. Yaptığım tek şey akıllı telefonumun yazı yazmak için hazırlanmış uygulamasını açmak. Tabi bir de onlarla nerede buluşacaksam oraya gitmem yeterli. Mesela bugün İzzeddin’le buluşmak için Beyazıt Kütüphanesine gideceğim. Oraya gidince telefondaki uygulamayı açıp onun gelmesini bekleyeceğim. O da gelecek.Bir yazar neredeyse kahramanları da oradadır zaten.

Şu an metrodayım. Birazdan Beyazıt’da ineceğim. Oradan yürüyerek kütüphaneye geçerim. İzzeddin’de oraya gelir. Artık romanımın kontrolünü ele almam gerektiğini kabul ediyorum. Çok fazla alan açtım. Fazla özgürlük sağladım karakterlere. Bu kadar rahat mı olmaları gerekiyor? Hayır! Daha radikal ve sert kararlar almam gerekli. Romanda bazı gizli operasyonlar yapmam elzem oldu. Bu nedenle İzzeddin’e ne yapacağına dair bilgiler ve yeni talimatları içeren gizli dökümanları vereceğim. 

Şimdi kütüphaneye geldim. Bir telefon edeyim, nerede kaldı bu?

-Alo İzzeddin neredesin?

-Geldim yazarım, iki dakikaya oradayım. Sultanahmet’de kestane arabasını emanet etmem gerekiyordu bir arkadaşa. O geç geldi, ben de mecburen geç kaldım. Kusura bakma…

-Tamamdır, bekliyorum.

Bu arada Hayrullah Ankara’ya okula geri döndü. Okuldaki dava arkadaşları ile buluştu. Abdulgaffar’a nedense biraz mesafe koymuş durumda. Acaba bir şeylerden mi kuşkulanıyor? Abdulgaffar bundan biraz rahatsız olmuş olsa da zamanla aralarının eskisi gibi sıkı olacağını düşünüyor. Bir yandan da Keykavus; okul kantinine yerleştirdiği, gençlerin eğlenmek için yumruk attığı boks makinesindeki kameradan onları takip ediyor.

-Geldin mi İzzeddin sonunda!

-Selam yazarım, şükür geldik…

-Şimdi senin için hazırladığım gizli dökümanı benim yanımda okumanı istiyorum. Sonra onları yakmam lazım!

-Tamam…

-Aklıma gelmişken onları okumadan önce bir şey anlatayım… Şimdi İzzeddin, romanda seni Muiniddin’i öldürmen için yarattım malumun. Bunun tek nedeni Pis Roman’da bir cinayet işlenmesi; romanın havasını değiştirecek, okur için romanda bir aksiyon, bir gerilim olacaktı. Hem de hayatın içinde harcanan, öldürülen, sıradan hayatları anlatarak toplumsal romanın bir yanından da tutmuş olacaktım. Yani bir tarafında psikolojik gerilim diğer yandan da sosyal gerçeklik işlenmiş olacaktı. İşler değişti, hatta kontrolden çıktı. Ve sana romanda yeni bir görev vermem gerekti. Ayrıca Muiniddin gibi önemsiz bir karakter de çok önemli bir hale geldi, bu gelişmelerin ardından.

Sana vereceğim göreve gelince…  Sümeyye’nin yerini bulmak için Telekomda çalışan bir karakterden yardım istedim. Adı Rahnuma. Sümeyye’yi bulmak için bayağı uğraştı ve sonunda nerede olduğunu öğrendik. Fakat bu araştırmalar sırasında istenmeyen olaylar yaşandı. Sümeyye kendisini bulmaya çalışanın Rahnuma olduğunu anlayınca ve bu işi illegal olarak yaptığını da çözünce, bakanlığa durumu anlatan bir ihbarda bulunmuş. Bakanlıkta olay hakkında soruşturma açmış. Rahnuma bana eğer soruşturma başlar, sözlü ifade vermeye mecbur olursa her şeyi olduğu gibi anlatmak zorunda kalacağını söyledi. Bu durumda ben deşifre olacağım. Büyük ihtimalle yasal olmayan bir dinleme ve takip yaptırdığım için ağır ceza alacağım. Hatta bunu bir de örgüt suçu kapsamına alırlarsa kurtulmam çok zor. Rahnuma’yı susturmamız lazım!

-Abi nasıl susturacağız?

-Anla, susturacaksın!

-Hee… Tamam. Fakat abi sen bu romanın yazarı değil misin? Bulsana bir yol. Gidişatı yeniden kurgulasana. Kurtul o soruşturmadan. Tamam ben yine susturayım Rahnuma’yı, benim için bir zevk.

-İzzettin işler öyle olmuyor… Bu romanın yazarıyım fakat bir yazar aynı zamanda romanın kahramanıdır. Ben ha bire yeni bir kurgu oluşturamam. Hem nereye kadar değiştirip durabilirim? Her müdahalem yeni olaylar zinciri, yeni karakterler demek. Hayat değişken ama kader denen bir şey de var unutma! Yahu hiç düşünmedin mi? Tanrı bile kullarıyla seviniyor, üzülüyor, öfkeleniyor. Oysa o yaratmadı mı, her şeye o karar vermedi mi? Ama o dahi olaylardan etkileniyor. 

Ben de bir yazar olarak olup bitenden etkileniyorum. Sen sanıyor musun bir yazar için yarattığı karakteri yok etmek, işkence etmek, öldürmek kolay bir şey? Onu yaratıyor, bir kişilik kazandırıyor, onu var ediyorsun. Sonra da onu susturmak zorunda kalıyorsun. Sana bir şey itiraf edeyim mi? Ben bu Sümeyye’yi karakter olarak o kadar çok seviyordum ki onu bir başkasının susturmasına razı olmadım, ben susturdum. Bir şeyi yaratmak ondan azade olmak değil, İzzeddin. Bu nedenle müfettişlerin soruşturmasını engelleyemem anla! Pek çok nedenle Rahnuma’yı susturma görevini sana veriyorum. Şimdi senin için hazırladığım dökümanları oku. Tekrar konuşacağız…

Sümeyye olanı biteni dinlemişti. “Alçak adam! Beni güya çok sevmiş de, yok efendim o nedenle kendisi öldürmüş de, bir başkasına havale etmemiş de… Bu yazarların hepsi böyle! Kendilerine uygun anlatılar uydurup bizim inanmamızı istiyorlar. Götü sıkıştı tabi. Şimdiden yavaş yavaş yer yapmak için dal uzatıyor. Neyse bunu sonra düşünürüz… 

Demek yazar Rahnuma’yı susturmayı düşünüyor. Bunu kesinlikle Rüveyda’ya haber vermeliyim. O da Keykavus’a olanı biteni anlatmalı. Her ne kadar Keykavus, yazarın yanında yer alacağını; Rüveyda’nın daha önceki ihbarında ifade etmişti. Fakat onu ikna etmeli ya da bu cinayeti durduracak yeni bir yol bulmalıyım. Belki de İzzeddin’i durdurmalıyız. Ama nasıl?” diye içinden söyleniyordu.

-Alo İzzeddin neredesin oğlum ya!

-Geliyorum Cundi abi. İşlerim birazdan bitecek.

-Oğlum kestane arabasını emanet ettiğin adam yapamıyor bu işi. Ocağa koyduğun bütün kestaneleri yakmış. Bak, bu işler sana masraf çıkarır ona göre. Zırt pırt bir yerlere gidersen olmaz!

-Abi ilk defa tezgahın başından ayrıldım ya!

-Lan zaten kaç gün oldu ki?

-Tamam abi geliyorum. Yarım saate kadar oradayım. Yakınlardayım…

-Çabuk, bekliyorum! 

-Kim o İzzeddin?

– Yazarım, Jelibon Cundi…

-Jelibon tam bir pisliktir, bunu unutma İzzeddin. Önceden de sana söyledim… Yazıp, beğenmediğimden dolayı  yayınlamadığım romanın karakterlerinden biridir. Çok iyi tanırım onu, şerefsizin tekidir. Dikkat et ona!

-Tamam, dikkat ederim…

-Sana verdiğim dökümanı bitirdin mi?

-Yarım sayfa bir şey kaldı.

-Hadi, bitirmeni bekliyorum.

Aklıma gelmişken; uzun zamandır tasavvuf ve tekkelere merak saran, bu alanda okumalar yapan Muiniddin’de Atakan Can Efendi’nin dergahında el almak için bekliyor.

“Hay Allahım ya, şeyh ismini bak lan! Atakan Can… Onun isminin Muiniddin, Ruhuniddin falan olması gerekmez miydi kardeşim?” diye söyleniyor, Rüveyda…

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386