/

Pis Roman: Hayrullah, Silahlı Örgüt ve Yeni Aşk Başlarken-27

13 mins read

Hayrullah’ın üniversite eylemleri sonrasında gözaltına alınmasıyla dava arkadaşları arasında karizması ve saygınlığı artmıştı. Her ne kadar düşünce dünyası ve savunduğu fikirler değişmiş olsa da nihayetinde arkadaş çevresi arasında liderliğini kabul ettirmiş bir durumdaydı artık. Zaten düşünce ve buna bağlı olarak eylem dünyasının değiştiğine dair arkadaşlarına gönderdiği e-mail çok kişinin itirazı olmadan kabul görmüştü. Ankara’ya dönmeden önce arkadaşlarına evi değiştirmek gerektiğine dair ricası o gelmeden gerçekleşmişti. Abdulgaffar’dan ayrı bir evde yaşıyordu. Bunun nedenini Abdulgaffar merak etse de sormasının Hayrullah’ı huylandıracağını düşünüyordu. Arkadaş olarak da sorması gerektiğini, tersine eğer sormazsa dikkat çekeceğine dair düşüncesi ağır basıyordu. Hayrullah’ın yanına gelip “Neden benle aynı evde kalmak istemiyorsun kardeşim? Duydum, gerçekten üzüldüm. Ekonomik olarak da beni zor duruma sokmuş oldun. Ben tek başıma o evin kirasını nasıl ödeyeceğim?” diye sordu. Hayrullah “Hayır asla senle ilgili bir kaygım yok Abdulgaffar. Tersine seni korumak, arkadaşlarımı korumak için yapıyorum. Sonuçta artık polis, devlet beni rahat bırakmaz. Sen neden alakan olmadığı, inanmadığın bir konudan dolayı hedef olasın. Dava arkadaşlarımla çok daha rahat ilişki kurmak hem de onların güvenliğini sağlamak istiyorum. O nedenle ayrıldım. Sana bir ev arkadaşı bulma konusunda yardımcı olurum. O zamana kadar da kiraya destek veririm. Üzülmeye, telaşlanmaya gerek yok dostum!” dedi. Hayrullah’ın kendisinden şüphelenmediğini görmek Abdulgaffar’ı rahatlatmıştı. “Tamam, eğer öyle düşünüyorsan haklısın. Saygı duyarım… Bu arada ev kirasına destek vermene gerek yok. Ben çözerim o sorunu merak etme.”dedi. Hayrullah yanında bulunan dava arkadaşlarına “Akşam saat 9’da yeni evde buluşalım.” dedi.

-Bana müsade Abdulgaffar. Eve gideyim, biraz dinleneyim. Arkadaşlarla da toplantı yapacağız zaten.

-Allah kolaylık versin…

Bu arada İzzeddin, Telekom Genel Müdürlüğü’nde çalışan Rahnuma’yı temizlemek için hazırlıklar yapıyordu. Jelibon Cundi’ye önümüzdeki hafta bir günlüğüne Ankara’ya gitmesi gerektiğini, belediye zabıtalarıyla yaşadığı sorundan dolayı mahkemesi olduğunu söyledi. Jelibon da “Tamam olur İzzeddin, sen bilirsin. İş senin işin ama yeni başladığın bu günlerde oğlum, hep bir yerlere gidip geliyorsun. Nasıl oturtacaksın bu işi sen? Ödeme zamanı geldiğinde gözünün yaşına bakmam!”dedi.

-Sen merak etme, ben hazırlıklıyım. Çözeriz onları.

-Dediğim gibi iş senin işin. Ben yaptığın ödemeye bakarım.

-Ama sen de o gün için birini ayarla. Ben buldum beğenmedin.

-Hallederiz onu, rahat ol…

Hayrullah akşam saat 9’da arkadaşlarıyla yapacağı toplantı için bir konuşma hazırlıyordu. Bu sırada Sümeyye ona bir mesaj atarak, Youtube’a yeni bir video attığını ve izlemesi gerektiğini aktardı. Telefonunu eline alıp Youtube uygulamasından herhangi bir videoyu açtı. On saniye sonra reklam kuşağında Sümeyye göründü.

“Hayrullah, sana Youtube üzerinden ilk ulaştığımdan bugüne bayağı bir sayfa geçti. Bu sana ikinci defa görünmem. İlkinde sana roman dünyasının hakikatleri hakkında bilgiler verdiğimde bana inanmayacağına, beni yalanlayacağına dair korkularım vardı. Ama sen hakikati yanlayanlardan olmadın! Buna ne kadar sevindim anlatamam. Tabi bu konuda sana destek veren, doğru yolda olduğunu söyleyen Rüveyda’yı da unutmamak lazım. Bugün hayal dünyasının ulu önderi ve rehberi, Kurgusal Ruhnamuddin’le senin hakkında görüştüm. Roman ve kurgu dünyasında senin yapabileceklerinle ilgili olarak uzun bir görüşme yaptık. Benim sana bu konuda rehberlik yapmamın çok doğru bir tercih olduğunu, resmi olarak da beni görevlendirdiğini aktardı. Sana elimden geldiğince destek olacağım. Hiç korkun olmasın. Bütün hayal dünyası, bilgi ve kudretiyle senin yanında. Biz seni asla bırakmayacağız. Zafer hakikati kabul edip inananlarındır!”

Hayrullah videoyu gözünden yaşlar akarak izliyordu. Birazdan arkadaşları gelecekti. Bu kutlu olayı onlara haber verecek ve yapmaları gerekenler hakkında konuşacaktı. Kapının zili çaldı. Dava arkadaşları dakikalar içinde eve doluştular.

Unutmadan söyleyeyim. Abdulgaffar, Keykavus’a Hayrullah’ın bu gece arkadaşlarıyla evde buluşacaklarına dair istihbari bilgiyi verdi. Apartmanın hemen yan tarafında park halinde olan kangodaki ekipler dinleme cihazıyla evi takibe aldılar. Hayrullah arkadaşları için yemek hazırlamıştı. Birlikte hazırlanan yemekleri yediler. Çay içme faslında Hayrullah “Arkadaşlar müsaade ederseniz yolumuz hakkında bir konuşma yapmak istiyorum.” dedi. İçlerinden biri “Biz de bunun için geldik zaten!” diyerek karşılıklı gülmeye başladılar.

“Önceki sayfalarda size gönderdiğim e-maili hepiniz okumuşsunuzdur. Gerçek bir yanılgı ve kandırılmışlık içinde olduğumuzu, size de anlatmaya çalıştım. Yazarlar ve onları finanse eden güçler tarafından kurulan bu düzende hepimiz birer figüran olarak bulunuyoruz. İdeolojik, dini bütün kavgaların aslında yazarlarca kurgulandığı ve bundan sadece kurulu düzenin faydalandığını yakinen yaşayan, gözlemleyen bir arkadaşınız olarak konuşuyorum. Tabi ki bunu daha iyi anlamamı sağlayan büyük önderimiz Sümeyye’dir. Şimdi sizlere bu kurulu düzeni yıkmaya; yeni bir insan, yeni bir gelecek, yeni bir roman dili inşa etmemiz gerektiğini hatırlatıyorum. Bunun için daha aktif, daha güçlü, daha derin bir örgütlenmeye gitmemiz gerektiğini söylüyorum. Bu düzeni yıkmalıyız! Bizi araçsallaştıran, kimsesizi harcayan, suçsuzu suçlu yapan, hak ve hukuk duygusunu yerle bir eden, sadece kendi çıkarları için yaşayan bu yazar güruhunu, bu sermaye ilişkisini sayfaların arasına gömmeliyiz. Haksızca ve suçsuz yere ezilen her mazluma sahip çıkmalıyız. Bu yüzyılın yeni karakterini, yeni medeniyetini ve yeni inancını kurmamız gerekmektedir. Bunun öncüsü biz gençler olmalıyız. Her toplumu değiştiren, öncülük eden gençlerdir. Bu konuda benimle birlikte olmanızı arzu ediyorum. Şunu bilmenizi isterim; gerekirse silahlı mücadeleden dahi geri durmamamız gerektiğini düşünüyorum..”

Odada ilk önce bir sessizlik oluştu. Ardından bir kaç dava arkadaşı “Biz seninle beraberiz Başkan!” dediler. Ardından diğerleri de buna katıldı. İçlerinden biri “Gerçekten silahlı mücadele de mi yapacağız?” diye sordu. Hayrullah “Hayır amacımız silahlı mücadele değil! Gerekirse silah da kullanmalıyız diyorum.” dedi. Odada olanlardan bir diğeri “Kesinlikle katılıyorum! Yazarlar bizi nasıl istedikleri gibi kullanıyor ve istedikleri düzeni kurmak için her şeyi yapıyorlarsa biz de her şeyi yapmayı göze almalıyız.” cevabını verdi. “O zaman örgüt şemasını ve öncelikli olarak neler yapmamız gerektiği kararını almalıyız.” dedi Hayrullah…

Bu konuşmaları duyan Keykavus; orada bulunanların isimlerinin, adreslerinin ve kimlerle ilişki içinde olduklarının araştırılmasını istedi. Telefonlarının dinlenmesini sağlamak, savcılık kanalıyla mahkemeden izin almak için harekete geçti.

Rüveyda Hayrullah’ı aradı “Konuşmanı okudum. Sana sonsuz destek veriyorum. Hayranlığım bir kat daha arttı. Sanırım benim kahramanım olacaksın. Önemli bir bilgi vereyim: yazar, Sümeyye’yi yakalamak için telekomdaki bir kadından yardım aldı. Süreçte işler aleyhine dönüşünce şimdi o kadını öldürmek istiyor. Kadın tamamen suçsuz, masum! Adı Rahnuma. Lütfen, yazarın bu mazlum ve kimsesiz kadını öldürmesine engel olun! Bu haklı olduğunuz davanızda ilk eyleminiz olabilir. Yüzbinlerce roman karakteri onun ölümünü engellediğinizi  öğrenirse size destek verecektir. Emin ol!” dedi.

Hayrullah “Bu bilgi için sağol. Elbette neden olmasın…” diye cevap verdi Rüveyda’ya. Ne oluyordu? “Ne kahramanı, ne hayranlığı?” diye de geçirmedi değil, Hayrullah içinden.

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.