/

Pis Roman: Hayal Dünyasına Giden Yol Kuantum-28

10 mins read

Rüveyda, Hayrullah’ın akşam arkadaşlarına yaptığı konuşmadan çok etkilenmişti. Gece boyunca onu düşünmeden edemedi. Önceleri gıcık olduğu bu adamın birden kahramanına dönüşmesine inanamıyordu. Eski Hayrullah gitmiş bambaşka bir Hayrullah gelmişti. Hem artık ikisinin de ortak bir davası vardı; yazarın zorbalıklarından kurtulmak. Onları araçsallaştırarak emellerine ulaşmak isteyen yazarlar ve egemenleri ortadan kaldırmak. Bütün bunları doğru düzgün uyumadan, gün ağarıncaya kadar düşündü durdu. Okulda sınavlar başlamıştı. Bu nedenle erkenden yola çıktı. Okulun kampüsünde Abdulgaffar’la buluştu. Ona kendisine değer veriyorsa Hayrullah’ın yapmak istediklerine destek vermesi gerektiğini söyledi. 

-Artık Keykavus’a hizmet etmeyelim Hüseyin. Sen de ben de biliyoruz ki Hayrullah gerçekleştirmek istediği davasında tamamen samimi biri. Bu işten ne çıkarı var ne de bir beklentisi…

-Hayrullah’ı senden daha iyi tanıyorum Rüveyda. Onun çok samimi biri olduğunu biliyorum. Samimiyet her şeyi çözmüyor. İçerisinde bulunduğumuz bu sistemin sorunlarını, problemlerini bilmeyen mi var. Fakat Hayrullah’ın ve onun gibilerin buna gücü yetmez. Sadece bu düzeni kurgulanyalanların yapmak istedikleri değişikliklerin bir karakterine dönüşürler!

Konuşma sırasında Abdulgaffar’ın telefonu çaldı. Arayan Keykavus’du.

-Abdulgaffar, oğlum! Dün akşam ki gelişmelerden senin haberin yok büyük ihtimal.

 -Hangi gelişmeler abi?

-Dün Hayrullah ve arkadaşları yeni bir yapılanmaya gittiler. Hatta silahlı mücadele kararı aldılar. Artık işler farklılaştı. Kesinlikle Hayrullah’la ilişkilerini sıkılaştırmak, onun örgütüne dahil olman gerekli. İçeriden her şeyi bize haber vermelisin!

-Abi, bu çok zor!

-Bana zor mor anlatma lan! Artık bir yola girmişsin, sonuna kadar gitmen lazım. Korkmanı gerektiren bir şey yok. Arkanda koca bir devlet var!

-Abi, korktuğumdan değil. Hayrullah, beni istemez çünkü çok eleştirdim onun fikirlerini, düşüncelerini…

-Sen eski düşüncelerini eleştirdin oğlum. O şimdi kendisine yeni bir yol buldu. 

-Abi, sen bilirsin ama çok sıkıntılı bir durum

-Oğlum bize bırak o sıkıntılı durumu. Biz düşünelim… Sen sana denileni yap!

-Tamam abi…

Bu arada İzzeddin Cuma günü Ankara’ya gitmek için hazırlıklarını yapıyor. Rahnuma’nın iş yeri adresini, işyerine nasıl ve hangi saatte gittiğini, hangi güzergahı kullandığını anlatan bütün dökümanları ona verdim. Güzergahları, adresleri Google haritadan öğrenip ezberlemeye çalışıyor. 

Muiniddin, Atakan Can Efendi’ye intisap etti. Romanda öldürülme korkusu ile başlayan anksiyetik davranışlar, iç dünyasında yaşadığı bunalımlar; onu metafiziksel bir arayışa sürükledi. Bu süreçte ben de onun tasavvufa yönelmesini sağlamak için bayağı subliminal mesajlar gönderdim. Tasavvufa yönelmesi ve aşkın olanla kendisi arasında kurmak istediği ilişkinin benim tarafımdan ona ilham edildiğinin farkında değil. Tasavvufun kendisine inanılmaz imkanlar sunacağı kanaatine vardı. Çevresindeki insanların mistik dünyayla ilgilenmelerinin ardından ulaştıkları maddi gelişimin boyutlarını görmesi, onun bu yola heves etmesinde çok etkili oldu. Bu arada söylemeden edemeyeceğim; ona romanda yer vermem, fizik bölümü bitirmesini sağlamam tamamen bilinçsizce oldu. Aklıma böyle bir karakter yaratmak geldi. Nerden geldiyse? Ama bir defa yazmıştım. Ne onun, romanın kahramanlarından biri olması ne de böyle spesifik işlere karışması vardı aklımda. Zaten İzzeddin’e o nedenle öldürtüp erkenden romandan atacaktım. Ama Sümeyye denen o kadın durmadı ve roman bambaşka yerlere ilerledi. Sonra bir baktım ki Muiniddin’in fizik bilmesi çok işime yarayabilir. Çünkü hayal alemine gitmek için fizik ve metafizik bilmek gerekliydi. Elimizde hazır fizik bilen biri varken neden aynı zamanda metafizik bir şeyler öğrenmesini sağlayıp, yazarın kilit karakteri olmasın ki diye düşündüm. Benim kurguda vardığım sonuç; Sümeyye’yi hayal aleminde yakalamanın ancak Muiniddin’le gerçekleşebileceği oldu. Fiziği bilmesi ve tasavvuf aracılığıyla da metafizik dünyanın kavramlarını öğrenmesinin; hayal dünyasının duvarını aşma da yol gösterici olacağı kesin. Ayrıca hayal aleminin kapılarının açılmasının manevi doygunlukla mümkün olacağına inanıyorum. Artık onun adının İbn Muiniddin olması gerektiğini dahi düşünüyorum.

Muiniddin’in Kuantum mekaniğini bilmesi ve onu tasavvufla buluşturması durumunda hayal dünyasıyla ilişki kurmamızda çok büyük imkanlar sunacak. Sümeyye’nin hayal dünyasında olduğunu bildiğimize göre onu etkisi altına alabilmesi, yönlendirmesi ve bana teslim edebilmesi için Kuantum gözlemci etkisini kullanabilir. Belki de Kuantum Süperpozisyonu’nu kullanır. Neden olmasın! Bunlar hep ona kalmış işler…

Romanda farklı senaryoların eş zamanlı olarak vücut bulduğunu ve okurun hikaye ilerledikçe ortaya çıkan unsurların seçiminde, okurun kendisinin etkili olduğunu düşünmesini sağlayabilir. Böylece okurun etkisi onun hayal dünyasından bizim dünyamıza gelmesini sağlayacaktır. Zaten bu dünya ile hayal dünyasını aynı etkileşim alanında buluşturursak onu elime geçirdim demektir. Sümeyye Kuantum mekaniğini kullanarak romanın karakterlerini, gidişatını, kontrolümden çıkarıp yönlendiriyor ama ben onu etkileyemiyorum. Çünkü o hayal dünyasından Kuantum’un imkanlarını çok kolay hayata geçirebiliyor. Biz de bir yolunu bulmalıyız.

Bu arada Rüveyda Keykavus’u aradı ve İzzeddin’in yazarın talimatıyla Rahnuma’yı öldüreceğini, onun bir polis olarak bu durumu engellemesi gerektiğini söyledi. Keykavus bunun kesin olup olmadığını sorduğunda “Keykavus Abi, bu romanın her yerini benim okuyabildiğimi biliyorsun değil mi? Neden bana bunları soruyorsun!” dedi. Keykavus “Şerrine lanet, bıktırdın beni! Asayişdeki arkadaşları arayayım. Olayı takip etsinler.” dedi. İşin doğrusu Keykavus zaten dün geceki dinlemede Hayrullah’ın, Rahnuma’nın öldürülmesini engellemek için eylem yapacağını anlamıştı. Böylece Keykavus, hem İzzettin tarafından gerçekleştirilecek bir cinayetin işlenmesini engellemiş hem de Hayrullah’ı eylemi gerçekleştirirken tutuklamış olacaktı.

Sümeyye şimdi telefonuma mesaj attı. “Ne yaparsan yap, beni engelleyemeyeceksin yazar… Senin hakkından geleceğim. Yaptığın alçaklığın bedelini ödeyeceksin. Tanrı doğruların yanındadır. Sizin düzeninizi yıkacağız!” diye yazmış.

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.