/

Pis Roman: Sümeyye’ye yaklaşırken Rahnüma’nın Tavsiyesi-XVIII

7 mins read

-Alo! Rahnuma nasılsın?  Üç gün oldu… senden haber gelmeyince ben seni arayayım, dedim. Rahatsız etmemişimdir umarım.

-Rica ederim abi, iyiyim. Senin benden istediğin iş üzerinde çalışıyorum halen ama beklediğimden çok karmaşık çıktı bu iş. Hatta ilk defa böyle inanılmaz birşeyle karşılaştım. Senin sorduğun mesaj; aynı anda 7 farklı ülkeden, 36 ayrı lokasyondan kopyalama yöntemiyle gönderilmiş görünüyor. Ana mesajı yani kopya olmayanı çözmemiz zaman alacak. Şu ana kadar halen ana lokasyonu bulamadık. Bulamayabiliriz de abi, sana söyleyeyim.

-Hım.. Bu kadın nerden öğrenmiş böyle teknolojik bilgiyi. Bu tam bir istihbaratçı işi gibi geldi bana Rahnuma. Ne zaman böyle girift ilişkilere girdi bu kadın?

-Haklısın abi, tam profesyonelce. Dünyada böyle bir teknolojiyi kullanan bir ülke var mı inan onu da bilmiyorum. Ben de böyle bir teknoloji ile ilk defa karşılaştım. Senin için gizli şekilde araştırıyor olmasam bunu, istihbarat birimlerine rapor etmem gerekir. Fakat işte o zaman da “Sen neden bu kadını takip ediyorsun?” diye sorarlar bana. Ama inanılmaz bir teknoloji bu!

-Ee, nasıl olacak bu iş! Bu kadını bulacak mıyız?

-Bulamayabiliriz. Son kararı verecek noktaya gelmedim. Kesinlikle bir ipucu, bir dijital iz bırakmıştır ana kaynakta. Onu bulamadık. Bulursak tamamdır. Yok bulamazsak inanılmaz bir teknolojiyle karşı karşıyayız, demektir. Ve sana tavsiyem eğer bulamazsak bu kadına dikkat et, sana her şeyi yapabilir…

-Hadi be!

-Valla!

-Birkaç gün içinde yine senden haber bekleyeceğim o zaman.

Yazdığım bu bölüm üzerinde karartma devam ediyor. Ne Rüveyda ne de Sümeyye yazdıklarımı okuyamaz. Fakat Rahnuma’nın Sümeyye’nin elindeki teknolojinin inanılmazlığından bahsetmesi, beni ürküttü. Acaba gerçekten bu bölümde yazdıklarımı ondan koruyabiliyor muyum? Ya okuyabiliyorsa bütün bu yazdıklarımı… O zaman sıçtık, demektir.

Hayrullah, Sümeyye’nin Youtube üzerinden kendisine anlattıkları ve hemen ardından Rüveyda’nın telefonla arayıp gerçekten onun bir roman kahramanı olduğunu uzunca açıklamasının ardından; inandığı her şeyin bir kurgu olduğu gerçeğiyle karşılaşmıştı. Aradan birkaç saat geçtikten sonra ancak üzerindeki şoku atlatmıştı. Bütün bu olup bitene rağmen ne olursa olsun savunduğu şeylerden vazgeçemezdi. Zira, onlar kendisiydi. Nasıl olurdu da adalet, özgürlük, eşitçe paylaşımdan vazgeçebilirdi? Diyelim ki bir romanın kahramanı olarak tamamen hayatı bir kurgudan ibaretti. Fakat naslı oluyordu da kendi kararlarını kendisi alıyordu? Sümeyye’nin anlattıklarına göre yeri geldiğinde Rüveyda’yla romanın yazarını eleştirmekten geri kalmıyorlardı. Kendisine anlatılanlarda bir tuhaflık vardı. Birden aklına geldi. Eğer kendisi bir roman karakteriyse o zaman Adulgaffar’da bir roman karakteriydi ve gör daha ne kadar bilmediği roman karakteri vardı… Yanından geçtiği yüzlerce binlerce insan, gittiği üniversite, kaldığı şehir, yaşadığı ülke; bütün bunlar romanın birer parçası mıydı peki(?) Bir yazar nasıl olur da bu kadar karakteri yazıp yönetebilir di ki?  Belki de yüzlerce, binlerce yazarın romanları ile çevrili bir dünyada yaşıyordu. Her roman yazarının karakterleri, bu dünyada birbiriyle karşılaşıyor, birbirini görüyor ama birbirinden ayrı hayatlar, birbirinden farklı maceralar yaşıyorlardı. Mesela yan komşusunun yazarı kimdi acaba? Hangi yazar o karakteri yaratmıştı? Üçüncü katta yıllardır hiç karşılaşmadığı komşusu… Mahalledeki Tevfik Abi, Sinekli Bakkal’ın kahramanı olan Tevfik Abi miydi acaba? Ama karısının adı Rabia değil ki…  Acaba Günay Rodoplu’da buralarda mı yaşıyordu. Viva La Muerte, bu dünyanın neresinde kendine sahne bulup varlığını sürdürüyordu…

Zihninden geçenlerin ardından kendi kararını verdi.. Binlerce insan, arkadaşlıklar, aşklar, ideolojiler, savaşlar, ölümler… Bu kadar şeyi sadece bir yazar kurgulayamayacağına göre binlerce yazarın oluşturduğu bir dünyaydı burası. Kendi misyonu, bu kurgulanmış dünyanın gizemini çözmekti. Amacı bu olmalıydı, yazar onu bu görev için yaratmıştı!

Sonra hemen telefonuna sarıldı. Bütün dava arkadaşlarını tek tek aradı. Onlara her zamanki yerde buluşmaları gerektiğini söyledi. Telefonun hattını değiştireceğini, yeni bir ev ayarlaması gerektiğinden bahsetti. Arkadaşlarına yapmaları gerekenlerin ne olduğunu geldiğinde anlatacağını söyleyerek telefonu kapattı. Telefonun diğer tarafında ise onu dinleyen istihbaratçı Keykavus bulunuyordu…

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.