//

Pis Roman: Duygular, Stefan Zweig’ın Dediği Gibi Değil Ben Daha İyiyim-6

8 mins read

Sevgili okur, insanın günü gününü tutmuyor. “Her gün bir başka duyguyla hayatı karşılıyoruz ve hep duyguya açızdır.” Bu kurduğum harika bir cümle. Her ne kadar  sabah gözlerimizi açtığımızda duygularımızın tam olarak farkında olmasak da… Yalnız, iyi bir uykunun verdiği enerji ya da huzursuz uykunun verdiği yorgunluk arasında güne merhaba deriz. Uyanmanın ardından ilerleyen her saniye, dakika ve saatte bir şekilde duyguya aç olarak güne devam ederiz.  Sevilmek, sevmek, üzülmek, hüzünlenmek, mutlu olmak, aşık olmak, nefret etmek, öfkelenmek, küsmek, darılmak… Gün içinde yaşadığımız duygularımız. Bir günde ne kadar çok duyguyu yaşarız. Siz de farketmişsinizdir; dilimizde duygularımızı ifade eden ne kadar çok kelime var.  Bütün diller böyle… İnsanın en çok uydurduğu kelimeler kendi duyguları hakkında.  Nesneler dünyasında bize yaşadığımızı hissettiren şeydir duygularımız. Bizden duygularımızı alsalar hiçbir şey bizim kendimizi fark etmemizi sağlamaz. Anne karnından çıktığımızdan itibaren duygularımızı sergileriz. Ağlamayan bir bebek var mı anne karnından çıktığında? Çok azdır. Şu son cümleyi kurunca aklıma geldi. Ağlamak en duygusal yanımız. İnsanı ifade eden belki de tanımlayan en önemli duygulardan biri. Üzüntüden ağlarız, sevinçten ağlarız. Bazen insan ağlayarak da mutlu olur. Bu nedenle yazarlar  kahramanlarını ağlatmayı, onları psikolojik problemlere sürüklemeyi sever.

Farkındaysanız hemen hemen her yazarın ortaya attığı kahramanlar hep bir varoluş çabasındadır. Var olma duygusu aslında en insani çaba olarak karşımızda durur. İnsan var olmaya çalışır.  Var olmanın yolu anlamaya çalışmaktır. Belki de bu nedenle duygularımızı anlamak bizi yaşama bağlayan en önemli şeydir. Romanda duygu ve varoluş denince insan duygusunu ve arayışını romanlarında harika bir şekilde ifade eden kuşkusuz Dostoyevski akla gelir. Roman kahramanlarının hemen hepsi ince bir işçilikle işlenmiş duyguları ve bu duyguların sonucunda bir arayış içinde olan kahramanlardır.  Stefan Zweig’ın dediği gibi “Dostoyevski’nin insanları yaşamları boyunca arayış halinde olmak ister. Gerçekliği bulacaklarını bilirler, girmek istemezler. Elde ettikleri gerçeklikle tatmin olmayan karakterler sonsuz duygulara yönelir. İnsan yaşamak için varlığını bir nedene dayandırmak ister. Somut nedenlerle varlığının dayanılmaz sancısını hafifletmek ister. Bu yüzden mevki, makam, kudret, para, iktidar gibi görünür zenginliklerin peşine düşer. Dostoyevski’nin insanları maddi zenginlikleri elinin tersiyle iter. Hepsi Petersburg’un şaşalı ve lüks yaşamını gördükten sonra elinin tersiyle itip arka sokaklarda, nemli çatı katlarında, meyhanelerde, daracık sokaklarda yaşamlarına devam eder. Her insanda dünyanın bütün sorunlarını vücuda geçiren Dostoyevski varoluş kaygısını, iyi ve kötü arasındaki sınırları zorlar. Dostoyevski’nin insanları iyi ya da kötü olarak ayrılmaz. Karakterlerini şeffaflığıyla sunar. Kendilerini samimi duygularımızla anlamamızı isterler. Duyguların en derinini, yaşamın sunduğunun hep bir fazlasını beklerler.”

Romanımı yazarken kendime rakip olarak hatta aşmam gereken bir yazar olarak Dostoyevski’yi koydum. Farkındayım buna inanmayacaksınız fakat öyle. Her ne kadar buna layık olmadığımı bilsem de. Sorun şu benim karakterlerim kendilerini benim yerime koyup bana yazarlık yapmaya, bana akıl verip, yönlendirmeye çalışan birbirinden çok bilmiş tipler. Belki de karakterlerimin Türk olmasından kaynaklanıyor. Acaba araya ecnebi karakterler mi eklesem? İleride öyle değişik karakterler ortaya çıkabilir ki tamamen bu romanı yazdığıma pişman edebilir hatta lanet edebilirim. Belki de sizden destek almam lazım. Ya da siz bu romanı yazma çabama burnunuzu soksanız ve bana akıl verseniz. Biliyorum içinizde çok zeki, çok yetenekli hatta benim bu yazdıklarımı beğenmeyen insanlar olacak. Fakat, bu işe ben soyundum ne yazık ki. Mesela romanın ana karakteri kim olabilir. Gerçi daha yazmadığım sizin haberinizin olmadığı başka karakterler var. Özellikle bir otobüs şöförü var ki harika bir adam. İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu. Yüksek lisansı olan ama otobüs sürmeyi, trafiğe karışıp araçları sollamayı, insanlarla muhabbet etmeyi çok daha fazla sevdiği için belediye kadrosuna torpil bularak giren biri. Ona göre fizik hayatın gerçeklerini kabul etmek ve bu gerçeklerden biri de yapılacak her işte bir torpil bulmak. Muiniddin! Gerçekten harika bir adam ve aile babası. Onu bir tanısanız. Kesin çok beğeneceksiniz.

Aklıma gelmişken söyleyeyim; Abdulgaffar’la Rüveyda gittikleri tiyatrodan kavga ederek çıktılar. Abdulgaffar tiyatroyu beğenmeyince Rüveyda çıldırdı.

Tiyatronun hemen çıkışında, elindeki kestaneleri çizen ise romanımın psikopat kahramanı İzzeddin. Çok pis kesiyor onları çakal…

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386