Geçtiğimiz hafta İstanbul’da meydana gelen ve en az altı kişinin ölümüne, altısı ağır olmak üzere 80 kişinin de yaralanmasına neden olan terör saldırısının faili, patlamadan sadece 10 saat sonra yakalandı. Kimliği Ahlam Albashir olarak açıklandı. Albashir, Suriye’deki en güçlü Kürt partisi olan ve PYD olarak bilinen Demokratik Birlik Partisi üyesi olduğunu itiraf etti.
Saldırıya karıştığı düşünülen en az 46 kişi tutuklandı. Önümüzdeki günlerde daha fazla kişinin tutuklanması söz konusu olabilir. Türk yetkililer Albashir’in Suriye’nin Kobani kentinde eğitim aldığını ve Ankara’nın askeri kontrolü altında olması gereken Afrin üzerinden Türkiye’ye giriş yaptığını itiraf ettiğini açıkladı. Saldırıdan önce dört ay boyunca Suriyeli mülteciler tarafından işletilen bir tekstil atölyesinde çalışıyordu (ya da en azından zamanını burada geçiriyordu).
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha önce, yetkililerin Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı teröristlerin faaliyetlerinin her ayrıntısından, botlarının boyutuna kadar haberdar olduklarını söylemekten gurur duyuyordu. Eskiden şöyle derdi: “Bizim bilgimiz olmadan sınırımızdan kuş bile uçamaz.” Bunun boş bir iddia olduğu ortaya çıktı. Terör eylemleri her ülkede yapılıyor ama bu olay bazı yorumlara davetiye çıkarıyor. Patlamanın gerçekleştiği Beyoğlu ilçesindeki İstiklal Caddesi polislerle dolu. Yabancı konsolosluklar ve onların özel korumaları da var. Binlerce sokak kamerası her bireyin hareketlerini izliyor.
Albashir yaklaşık 40 dakika boyunca son derece işlek bir caddede yol kenarındaki bir bankta, bankın üzerine koyduğu çantasıyla birlikte oturdu. Görünüşe göre hiçbir polis ya da istihbarat görevlisi onun davranışının şüpheli olduğunu düşünmemiş ya da ona yaklaşma ihtiyacı hissetmemiş. Güvenlik kameraları patlama saati yaklaşırken kadının kaçtığını gösteriyor. Daha sonra bir taksiye binerek tahliye edileceği yere gitmiş. Suriye ve İstanbul arasındaki iletişim, saldırıyı düzenleyenlerin, konuşamaması için onu hemen ortadan kaldırmaya karar verdiklerini gösteriyor, ancak bunu yapmaya fırsat bulamamış olmalılar.
Suriye’deki komuta merkezi daha çok Albashir’in kocası gibi davranan Bilal Hassan’ı Bulgaristan’a tahliye etmekle ilgileniyordu. Hasan’ın Bulgaristan’a ulaştığına inanılıyor. Bu olayla bağlantılı olarak Bulgaristan’da beş Moldova vatandaşının tutuklanması, şebekenin boyutlarını gözler önüne sermektedir.
Birçok büyükelçilik Türk yetkililere taziye mesajı gönderdi. Ancak Soylu, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin taziyelerini kabul etmeyi reddetti çünkü bu teröristlerin ABD yetkilileri tarafından eğitildiğini söyledi.
Patlamadan birkaç saat sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan G20 toplantısına katılmak üzere Endonezya’nın Bali kentine uçtu. Muhtemelen ABD Başkanı Joe Biden ile esaslı görüşmeler yapmayı umuyordu, ancak zirve marjında sadece 15 dakikalık kısa bir konuşma yaptılar. İçişleri Bakanının aksine Erdoğan ABD’li yetkililerin taziye dileklerini reddetmedi.
Bu olay, iktidardaki AKP’nin Türkiye’nin başlıca Kürt yanlısı siyasi partisi HDP ile işbirliği yapma yönündeki çekingen girişimiyle aynı zamana denk geldi. Bu işbirliğinin temel amacı, mümkün olduğunca çok sayıda Kürt seçmeni gelecek yıl yapılacak seçimlerde iktidar partisi lehine oy kullanmaya ikna etmekti. AKP’nin Kürt yanlısı partiyle temas kurmasının bir başka cazibesi de başörtüsü konusundaki anayasa değişikliğine desteğini almaktı. Aşırı sağcı MHP, 10 gün öncesine kadar AKP’nin emriyle aynı Kürt yanlısı partiye beddua etmekten kaçınmıyordu.
Geçen hafta iktidar partisi, hukuken geçerli bir sebep olmaksızın hapis cezasına çarptırılan HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş için son derece olumlu bir jest yaptı. Demirtaş’ın babası kalp krizi geçirdiğinde, hükümet Demirtaş’ın Edirne cezaevinden Çorlu havaalanına nakledilmesi için bir helikopter ve babasını görmesi için Diyarbakır’a götürülmesi için özel bir uçak tahsis etti. Daha önce hiçbir siyasi tutuklu bu kadar iyi muameleden faydalanmamıştı. Erdoğan’ın bu jesti, mümkün olduğunca çok Kürt seçmeni AKP’ye çekmek için son çare olarak algılandı.
Ankara, Beşar Esad rejiminin son derece güçlü istihbarat servisi Muhaberat‘ın yanı sıra çok sayıda Kürt, aşırı dinci ve IŞİD grubunun da Türkiye’ye sızmış ve ülkenin her köşesinde uyuyan hücreler kurmuş olduğunu varsaymak zorunda. Geçen hafta İstanbul’da meydana gelen patlamanın ortaya çıkardığı karmaşık sonuçları herkes görebiliyor. Bu kadar derine nüfuz etmiş hücrelerin kökünü kazımak on yıllar alabilir.
Kaynak : https://www.arabnews.com
