//

İktidarı Bekleyen Uzun Kış..

7 mins read

Yine güneşin battığı sessiz bir gündü. Akşam karanlığı sokağın her yanını sarıyor… Kış mevsiminde güneş batığında aniden karanlık çöküyor etrafa… Veya kış karanlığı daha mı çok seviyor yaza göre? Bilinen jeneriklerin aksine kış ve karanlık ikisi de kötülüğü, kötü haberleri engelleyen zamanlar. Kötü haberler yazın ya da yaza doğru gelir. Doğal afetler; deprem, sel, yangın… Veya savaş, ekonomik buhran; hepsi yazı bekler. Kış, kıtlığı ve hastalıkları getirir… ya da bilemiyorum; tecrübelerim bana mevsimleri böyle hatırlatırlatıyor…

Siyasetin yükselen ateşi toplumun çeşitli katmanlarını etkilemeye devam ediyor. İktidar ve muhalefet çekişmesi ardı ardına vaatleri gündemimize getiriyor. Bu aralar iktidar elinden geldiğince toplumun ekonomik sıkıntılarla başlayan homurdanmasını bir şekilde susturmak için; EYT gibi ya da sözleşmeli personele kadro verilmesi gibi pek çok yeni projeyi hayata geçirme hazırlıklarıyla bir yandan da milliyetçi damarı konsolide etmek için ülke dışı ve ülke içindeki askeri operasyonlarını hızlandırmış durumda. Türkiye’nin Suriye, Irak ve İran kaynaklı bölgesel sorunlarını göz ardı etmeden bu cümleleri kuruyorum. Televizyon kanallarında hemen her gün Türk ordusunun bölgede gerçekleştirdiği operasyonları ve ardından da hükümetin Türkiye’ye kazandırdığı silah sanayinin büyüklüğünü izleyerek zaman geçiriyorum.  Yapılmadık silah yok gibi… Bir de 5. Nesil uçağımızı yaparsak önümüzde kimse durmayacak(!) Bu programlardan birinde Türkiye’nin 6. nesil uçaklar üzerinde çalışması gerektiğini ve İngiltere’nin Türkiye ile bu uçakları üretebileceği, ürütmek istediği cümlelerini duyuyorum bir medya stratejistinden. Türkiye’nin ulusal stratejisi mi konuşuluyor yoksa dediğim gibi silah sanayinin reklamı mı yapılıyor pek anlamıyorum. Anlıyorum da anlamıyorum; anlayın işte…

Bu aralar Azerbaycan’ın Türkiye’deki lobi çalışmaları dikkatimi çekiyor. Bazen Azerbaycan’ın sadece Aysa’da partnerimiz olarak işimizi kolaylaştıran bir ülke değil, Avrupa’da da elimizi güçlendiren hatta uzun zamandır içe kapanık ve AB ülkeleriye yaşadığımız sorunları aşmamız için ara bir ülke hatta anahtar bir ülke konumuna mı geldiğini düşünüyorum ve aslında gözlemliyorum da… AB’nin enerji ihtiyacı ve Azeri doğal gazının bir kaynak olarak kulanılması fikri aslında AB ülkelerince satın alınmış gibi ve bu konuda Türkiye’nin aracı ülke olarak kullanılması… Acaba bu aynı zamanda Azerbaycan’ın Türkiye’yi kuşatması anlamına da mı geliyor? Kardeş ülke derken farklı bir sıkışmışlık içine mi gireceğiz. Bu konuda ben pek güvenemiyorum Azerbaycan’a aramızda kalsın… Çok kötü niyetliyim sanırım ama bazen kötü niyet hayat kurtarır…

Bu arada 6’lı masanın ne yaptığını takip etmeye çalışıyorum. Sahi ne durumda diye de arada hatta hemen her vakit bakıyorum. Ne göreyim; medyada dedi koduların ötesine geçemeyen bir gündemleri var. İmamoğlu ve İl Başkanı Kaftancıoğlu arasında geçen çekişmenin dedikoduları en önde gideni…

Benim en çok dikkatimi çekense yıllardır eleştirdiğim ve konu hakkında pek çok yazılar yayınladığım Suriye politikasında Hükümetin Esad’la görüşmeye yönelik açıklamasının ardından muhalefetin doğru düzgün bir açıklama ya da bu konudaki tezlerini tekrardan gündeme getirmeyişleri oldu.  Pek çok muhalif bunun Rusya’nın aracılığıyla olduğu yani Rusya’ya fazla yaklaştığımız için gerçekleştiğini düşünüyor. O neden mesafeli duruyorlar. Türkiye’de muhalefetin umudu anlaşılan Amerikan hükümeti… Ve Amerika’nın Esad’la ilişkilerin geliştirilmesine karşı çıktığı bilinen bir gerçek. İlginç değil mi? Dün İktidarı Suriye ile kötü ilişkileri var diye eleştirenler bugün sadece sessiz kalıyorlar ya da ağızlarının ucuyla destekliyorlar. Yoksa ben mi yanılıyorum…

Mısırla ve İranla ilgili sorunlarımızı ise yarın ele alacağım. Ve tabi ki İran’da yaklaşık üç aydır süren gösterilerin neye gebe olduğunu da… Ama şimdiden bir şey söyleyeyim; sanırım İran rejimi, dünyayı ve özellikle İslam dünyasını, eğer yıkılırsam Ortadoğu’da bitmeyen bir mezhep savaşını başlatırım sinyallerini vererek tehdit etmeye başladı bile.

Bölgesel sorunlar artarak ve büyüyerek devam ediyor; iktidarı uzun bir kış bekliyor sanki…

 

 

 

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.