Karınca İle Eşek Arısı

10 mins read
Karınca İle Eşek Arısı

Karınca İle Eşek Arısı

Karınca İle Eşek Arısı

Çok eski zamanlarda birkaç karıncanın harabe bir evde yuvaları vardı ve yıllarca orada yaşıyorlardı. Bir gün birkaç kırmızı eşek arısı da oraya vardılar ve duvarın yarığında yuva yaptılar; karıncalar ve arıların her birisi kendi işleri ve yaşantıları ile uğraşıyorlardı.

Karıncaların sayısı oldukça fazlaydı; babalar, anneler, oğullar, kız çocukları, torunlar, torunların çocukları ve torunların torunlarının hepsi büyük bir yuvada, iç içe ve hep bir arada yaşıyorlardı; karıncalar adetleri üzere yazları bahçeye, sahraya kıyıya köşeye yayılıyorlar, sabahtan akşama dek tane topluyorlar, ambarlarını dolduruyorlar ve kışın istirahat ediyorlardı.

Bir gün eşek arısı duvarın üzerinde konmuş, etrafı seyrediyordu. Karıncalardan birinin bir kuru dut tanesini ağzına alıp yuvaya getirmek istediğini, gücü yetmediğinden tepetaklak olduğunu ve geri geri taneyi kendisiyle beraber duvarın üzerine çekiyor olduğunu fakat yolun yarısına varır varmaz kuru dutun ağzından düştüğünü, birkaç kez karıncanın onu yerden yolun yarısına dek getirip düştüğünü ve sonunda bir defa kuru dutu duvarın üstüne çıkarabildiğini, taneyi damın kenarında yere bıraktığını, onun yanında durduğunu, yorgunluğun şiddetinden bir ah çektiğini ve “Of! Ya rabbim, yoruldum!” dediğini gördü.

Karıncanın sabır ve tahammülünden hayrete düşen arı uçarak karıncanın yanına geldi ve kondu; sonra “Kolay gelsin! Şüphesiz komşu olduğumuzu ve bizim de işte bu duvarın yarığında yuvamızın bulunduğunu biliyorsun” dedi.

Karınca “Teşekkür ederim, evet biliyorum, herkes kendi yaşantısıyla uğraşıyor” dedi.

Arı “Evet, yaşam, fakat sizin bu yaptığınız iş nedir?” dedi.

Karınca “Hangi iş? Biz ne yapıyoruz ki?” dedi.

Arı “Hiçbir şey, sizin işiniz sene boyunca şurdan burdan yiyecek taneleri bulmanız, bin bir zahmet ve güçlükle onları yuvaya taşıyıp depolamanızdır; ben sizin bu küçücük midenize rağmen ne kadar da tamahkar ve harissiniz, hayret ediyorum” dedi.

Karınca “Ne söylemek istediğini anlamıyorum, yoksa bizim yaptığımız işin dışında başka bir iş mi var? Biz yazları çalışır kışları yuvada uyuruz ve biriktirdiklerimizi yeriz. Acaba siz arılar ne iş yaparsınız?” dedi.

Arı “Biz hiçbir zaman tane çekme ve depolama zahmetini kendimize yüklemeyiz. Biz yazın en iyi yiyecekleri yeriz ve kış boyunca yeniden yaz gelene kadar tok oluruz ve uyuruz.

Karınca “Pekala, siz böylesiniz, biz de böyle. Herkes istediği gibi yaşamakta hürdür, herkesin aynı şekilde olması gerekmez. Herkesin bir zevki, yaşam alışkanlıkları var. Siz zahmet çekmiyorsunuz, insanların malını yiyorsunuz; insanlar da sizin elinizden rahatta değiller. Herkes size beddua ediyor fakat bizim rızkımız helaldir; sahradaki tanelerden, dökülmüş şekerlerden, hayvanların ve kuşların yiyeceklerinin artıklarındandır. İnsanların işiyle de bir işimiz yok, bu sonuçta şair de bizi şöyle tarif etmiştir:”

میازار موری که دانهکش است

که جان دارد و جانِ شیرین خوش است

Tane çeken karıncayı incitme,

Çünkü onun da bir canı var ve tatlı can hoştur.

Fakat sizi kötülük ile anarlar; şair şöyle söylemiş:

زنبورِ درشتِ بی مروّت را گوی

باری چو عسل نمی دهی نیش مزن

Mürüvvetsiz eşek arısına de ki

Madem ki bal yapmıyorsun bari sokma.

Arı “Bu sözler güçsüz kimselerin sözüdür, sizler gönlünüzü karınca olmak ve zararsız olmakla eğliyorsunuz; şair sizi tarif etmiş fakat asla hayattan bir şey anlamamışsınız. Asla kasap dükkanındaki etten yememişsiniz, asla asmada asılı duran bir üzümden tatmamışsınız. 

Karınca “Yoksa siz kasap dükkanındaki etten mi yiyorsunuz?”

Arı “Aman ne güzel! Haberiniz yoksa eğer o halde bugün benimle gelin ve bizim ne işler yaptığımızı görün” dedi.

Karınca ben seninle beraber uçamam. Eğer doğru söylüyorsan beni yanında götür ki izleyip öğreneyim.

İftihar ettiği şeyleri karıncaya göstermek isteyen mağrur arı karıncayı ağzına aldı ve kasap dükkanının yanına getirip yere bıraktı ve “Burada dur ve seyret” dedi. Sonra arı uçarak kancada asılı duran bir koyunun kuyruğuna kondu; kasap et almak için gelince  arı korkup daha yukarıya uçtu. Fakat arıların vızıltısından öfkelenen kasap satırını kaldırdı ve koyunun bedenine vurdu; birkaç tane arıyı öldürdü, yarı canlı arılar yere döküldüler; karıncaya komşu olan arı da onlardan biriydi.

O sırada bir köşede olup bitenleri izleyen karınca yavaşça ilerledi ve arkadaşı olan arıyı buldu ve ona şöyle dedi: “Çok üzgünüm, biz içinde her an can tehlikesi olan böyle bir hayatı beğenmiyoruz”. Fakat arı ölmüştü ve bir cevap vermedi.

Karınca da arının ayağını tuttu, onu çeke çeke yuvaya götürdü; o duvardan yukarı çıkardı ve o kuru dutun yanına bıraktı; karıncalara haber verdi ve şöyle dedi: “Gelin bu arının bedenini parçalayın, zehirini uzak bir yere dökün, etini yuvaya götürün, kışın bir işe yarar.”

Uyarlayan: Mehdî ÂZERYEZDÎ

Güzel Çocuklara Güzel Hikayeler (قصّههای خوب برای بچّههای خوب)

Sindbâdnâme’den Seçmeler

Farsçadan çeviren: Ersin SELÇUK

 

Ersin Selçuk

Ersin Selçuk, Dicle Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi, 1969 İstanbul doğumlu, Evli, dört çocuk babası


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386