ABD merkezli küresel siyasi risk araştırma ve danışmanlık şirketi Eurasia Group tarafından yayınlanan son raporda, “Siyasi açıdan 2024, yılların Voldemort’u” ifadesi yer alıyor.
Eurasia Group, Pazartesi günü yayınladığı “2024 için En Önemli Riskler” başlıklı yıllık raporunda bu görüşün gerekçesini ortaya koydu: 2024’te dünya meselelerine üç savaş hakim olacak: Rusya Ukrayna’ya karşı, İsrail Hamas’a karşı ve ABD kendisine karşı. Raporda sıralanan ilk üç küresel risk “ABD’nin kendisine karşı”, “Ortadoğu’nun eşiğinde” ve “Bölünmüş Ukrayna”.
Başka bir deyişle, en büyük üç riskin de ABD ile ilgili olması nedeniyle dünya, ABD’den dolayı “yılların Voldemort’u” olarak adlandırılan ciddi bir endişe yılına giriyor. ABD’nin 2024 yılında küresel risklerin kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Eurasia Group’un raporuna göre ABD halkının Kongre, yargı ve medya gibi temel kurumlara güveni tarihi düşük seviyelerde; kutuplaşma ve partizanlık ise tarihi yüksek seviyelerde. Raporda, mevcut Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın bir sonraki seçimde görevdeki Başkan Joe Biden’a karşı kaybetmesi halinde, bir kez daha kitlesel hile iddiasında bulunacağı ve hem kırmızı hem de mavi eyaletlerdeki seçim çalışanları ve devlet sekreterlerine karşı “yaygın sindirme kampanyalarını kışkırtacağı” belirtildi. Aynı zamanda Biden ikinci döneminin sonunda 86 yaşında olacak. “Amerikalıların büyük çoğunluğu ikisinin de ülkeyi yönetmesini istemiyor.”
ABD seçimleri artık “daha kötü” ile “en kötü” arasında bir seçim haline geldi. Amerikalılar çaresiz, ancak daha iyi bir seçenekleri de yok. Seçim riski ABD’deki iç siyasi bölünmeden kaynaklanmaktadır ve Demokrat ve Cumhuriyetçi Partiler arasındaki çıkar çatışması uzlaşmaz bir noktaya ulaşmıştır. Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde araştırma görevlisi olan Lü Xiang Global Times’a yaptığı açıklamada, ABD’deki mevcut siyasi sistemin bu tür çelişkiler ve çatışmalar arasında köprü kuramadığını, bunun da siyasi bir çıkmaza yol açtığını ve bu nedenle göreve gelen kişinin ABD’ye bir yol gösteremeyeceğini söyledi.
Amerikan siyasetindeki kutuplaşma ve toplumsal bölünmenin artmasıyla birlikte, bazı anketler Amerikalıların siyasi hedeflere ulaşmak için şiddet kullanmaya daha açık bir tutum sergilediğini gösteriyor. ABD giderek “Siyasi Şiddet Birleşik Devletleri” haline geldi. ABD artık dünyayı endişelendiren bir ülke haline gelmiştir.
Lü: “Bir ülkenin iç riskleri belirli bir seviyeye ulaştığında, çatışmanın yayılma olasılığı yüksektir. ABD, risklerini başka ülkelere kaydırmak ve ülke içindeki dikkati başka yöne çekerek diğer ülkelerin kendi iç sorunlarının baskısını paylaşmasını sağlamak istiyor. Bu dehşet verici bir durum,” dedi.
Raporda bahsi geçen dünyanın karşı karşıya olduğu diğer iki önemli risk olan Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze savaşı konusunda da ABD’nin yadsınamaz bir sorumluluğu bulunmaktadır.
ABD’nin NATO’nun doğuya doğru genişlemesi için bastırması doğrudan Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesine neden oldu ve ABD ateşkesin önündeki en büyük engel olarak hareket etti. BM eski Genel Sekreter Yardımcılarından Michael von der Schulenburg 2023’ün sonunda “Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin başlamasından sadece bir ay sonra Ukraynalı ve Rus müzakerecilerin ateşkes için anlaşmaya ve çatışmaya kapsamlı bir barış çözümü için bir taslağa çok yaklaştıklarını” açıkladı. Ancak “bu barış görüşmeleri NATO’nun ve özellikle de ABD ve İngiltere’nin direnişi nedeniyle başarısız oldu. Bunun nedeni, böyle bir barış anlaşmasının NATO için bir yenilgi, NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin sona ermesi ve dolayısıyla ABD’nin egemen olduğu tek kutuplu bir dünya hayalinin sona ermesi anlamına gelecek olmasıydı.”
2024 yılında ABD ve diğer bazı Batılı ülkeler Ukrayna’ya yardım sağlama konusunda bir ölçüde “Ukrayna yorgunluğu” yaşayabilir, ancak jeopolitik avantajlarını koruma ihtiyacı nedeniyle Rusya ile sert bir rekabete girmek için Ukrayna’yı bir piyon olarak kullanmaya devam etmeleri beklenmektedir.
Bir başka savaş alanı olan Gazze’de ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Salı günü Tel Aviv’de İsrailli liderlerle bir toplantı gerçekleştirdi. Ancak ABD sürekli olarak “taraf tutma” tutumunu sürdürmüştür. Ve ABD hiçbir zaman gerçek anlamda barışı teşvik etme niyetine ve kapasitesine sahip olmamıştır.
ABD gerçekten de küresel risklerin kaynağıdır. Daha da trajik olan, Avrasya Grubu’nun gelecekteki riskleri öngörmesine rağmen, hala bunlardan kaçınamıyor olmamızdır. Dahası, ABD’li düşünce kuruluşları, danışmanlık şirketleri ve politikacılar ABD’nin dünya üzerindeki yıkıcı eylemlerini kısıtlamak konusunda çok az ilgi gösterdiler.
Çin Dış İlişkiler Üniversitesi profesörlerinden Li Haidong, şu anda dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin ABD ile ilişki kurmasının temel amaçlarından birinin ABD’nin dünyaya daha fazla risk getirmesini önlemek olması gerektiğini söyledi.
Kaynak: Global Times
