Geceleri dış mekan ışıklarına maruz kalmak diyabet riskini önemli ölçüde artırabilir

10 mins read

Geceleri iyi aydınlatılmış bir mahallede yapılan bir gezinti diyabete yol açabilir mi? Yeni bir araştırmaya göre evet, bu mümkün.

Çin’deki araştırmacılar, geceleri yapay dış mekan ışıklarının insan vücut saatini değiştirerek kan şekeri kontrolünü bozduğunu bildiriyor. Sokak lambaları, arabalar ve iyi aydınlatılmış vitrinler metabolik sağlık üzerinde zararlı bir etkiye sahip olabilir. Ekip, bulguların gece vardiyasında çalışanlar için sonuçları olduğunu belirtiyor.

Keşif, yatakta akıllı telefon ya da tablet kullanmayı seven kişiler için de önem taşıyor. Bulgular Çin’de yaklaşık 100.000 kadın ve erkek üzerinde yapılan bir incelemeden elde edilmiştir. En fazla ışığa maruz kalanların diyabet geliştirme olasılığı yüzde 28 daha fazlaydı.

Araştırmacılar bir basın açıklamasında “Dünya nüfusunun %80’inden fazlası geceleri ışık kirliliğine maruz kalmasına rağmen, bu sorun son yıllara kadar bilim insanlarının sınırlı ilgisini çekmiştir” dedi.

Diabetologia’daki çalışmada, Çinli yetişkinler arasında dokuz milyondan fazla vakanın gece ışığa maruz kalmaktan kaynaklandığı tahmin ediliyor.

7/24 yaşam tarzının melatonin üretimine müdahale ederek sağlığımıza zarar verdiğine dair kanıtlar giderek artıyor. Doğal olarak oluşan beyin hormonu, sirkadiyen ritimlerin düzenlenmesine ve vücudun hastalıklara karşı korunmasına yardımcı olur. Dış mekanda yapay ışığa kronik olarak maruz kalmak glikoz seviyelerinde artış, insülin direnci ve diyabet prevalansı ile bağlantı göstermiştir. Ayrıca, pankreasta depolanan bir hormon olan insülini salgılayarak kan şekerini kontrol eden beta hücrelerinin daha zayıf işlev görmesiyle de bağlantılıdır.

Işık kirliliği her yerde

Çalışmada, ülke genelinde 162 bölgede genel nüfusun temsili bir örneği olan Çin Bulaşıcı Olmayan Hastalık Gözetim Çalışması’ndan elde edilen veriler kullanılmıştır. Toplam 98.658 katılımcı ile demografik, tıbbi, hane geliri, yaşam tarzı, eğitim ve aile geçmişi bilgilerini toplamak için görüşmeler yapılmıştır.

Ekip, VKİ’yi hesaplamak için vücut ağırlığını ve boy uzunluğunu ölçmüş ve hem açlık hem de yemek sonrası glikoz seviyelerinin yanı sıra glikozlanmış hemoglobin (HbA1c) seviyelerini elde etmek için kan örnekleri toplamıştır. Bu, önceki sekiz ila 12 hafta boyunca kan şekerinin hareketli bir ortalaması olarak hareket eden kırmızı kan hücrelerine bağlı bir glikoz şeklidir.

Araştırmacılar, uydu görüntülerini kullanarak katılımcılara o konum için ortalama bir yapay dış mekan ışığına maruz kalma seviyesi atadı. Katılımcılar en yüksekten en düşüğe doğru beş gruba ayrılmıştır. Ortalama olarak, en fazla ışığa maruz kalan bölgelerde yaşayan her 42 kişi için bir diyabet vakası daha vardı.

Çalışmanın yazarları, dış mekan aydınlatmasının yaygınlığının, nüfusun maruz kalma ölçeğinin çok büyük olduğu anlamına geldiğini söylüyor. ABD ve Avrupa’da yaşayanların yüzde 99’undan fazlasının ışıkla kirlenmiş gökyüzü altında yaşıyor olması, bu durumun küresel niteliğini ortaya koymaktadır.

Araştırmacılar, geceleri yapay ışığa maruz kalmanın modern toplumlarda durdurulamaz bir çevresel risk faktörü olduğunu da ekliyor. Bu durumdan sadece büyük şehirlerde yaşayanlar değil, banliyöler ve parklar gibi ışık kaynaklarından yüzlerce kilometre uzaklıktaki uzak bölgelerde yaşayanlar da etkilenmektedir.

Işığa maruz kalmak vücudu nasıl değiştirir?

Dünyanın 24 saatlik gece-gündüz döngüsü, insanlar da dahil olmak üzere çoğu organizmanın yerleşik bir sirkadiyen zamanlama sistemine sahip olmasıyla sonuçlanmıştır. Bu sistem, aydınlık ve karanlık dönemlerin doğal sıralamasına uyum sağlar. Işık kirliliğinin böceklerin, kuşların ve diğer hayvanların sirkadiyen ritmini değiştirerek erken ölümlere ve biyoçeşitlilik kaybına yol açtığı tespit edilmiştir.

Yazarlar, “diyabet ile ilişkisinin nedensel olup olmadığını doğrulamak için LAN’a bireysel maruziyetin doğrudan ölçümünü içeren daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu” sonucuna varmıştır.

Çalışmalar, gıda alımının zamanlamasını değiştirerek metabolik düzensizliğin potansiyel bir nedeni olarak işaret etmektedir. Yapay ışığa maruz kalan sıçanlarda glikoz intoleransı gelişmiş, kan şekeri ve insülin yükselmiştir. Bir başka çalışmada, dört hafta boyunca gece minimum parlaklıkta loş beyaz ışığa maruz kalan farelerin vücut kütlesinin arttığı ve glikoz toleransının azaldığı tespit edilmiştir.

Bu durum, kabaca eşdeğer enerji tüketimi ve harcamasına sahip olmalarına rağmen, geceleri çevreleri tamamen karanlık olan hayvanlarla karşılaştırılmıştır. Işık kirliliği ile insanlarda sağlık sorunları arasında da ilişkiler bulunmuştur.

Gece vardiyasında çalışanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, daha parlak ışığa maruz kalanların sirkadiyen ritimlerinin bozulma olasılığının daha yüksek olduğu ve koroner kalp hastalığı riskinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Diğer çalışmalar, daha yüksek ışığa maruz kalmanın aşırı kilolu ve obez olma olasılığında sırasıyla yüzde 13 ve 22’lik bir artışla ilişkili olduğunu bulmuştur.

Akıllı telefon ve tabletlerin mavi ışığı gibi yatak odasındaki ışığa maruz kalma da yaşlı insanlar arasında diyabet gelişimiyle bir bağlantı göstermektedir.

Araştırmacılar, “Pozitif ilişkiler, ülkelerin ve hükümetlerin etkili önleme ve müdahale politikaları geliştirmeleri ve insanları geceleri ışık kirliliğinin olumsuz sağlık etkilerinden korumaları için acil bir ihtiyaca işaret ediyor” sonucuna varıyor.