Josef Stalin: Sovyet Liderliği ve Tartışmalı Mirası

32 mins read
1

Sovyet lideri Josef Stalin’in hayatı, politik kariyeri ve ölümünden sonra başlayan tartışmalı mirası üzerine bir inceleme

Josef Stalin, asıl adı Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili, 18 Aralık 1878 – 5 Mart 1953 tarihleri arasında yaşamış, Gürcü kökenli bir Sovyet devlet adamıdır. Stalin, 1922-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak görev yaparak ülkeyi diktatörlük rejimiyle yönetmiştir. Bu dönemde Sovyetler Birliği’ni endüstriyel ve askeri bir süper güce dönüştürmüş, ancak bu süreçte totaliter politikalar uygulayarak milyonlarca Sovyet vatandaşının hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Stalin’ın liderliği altında, 3 ila 20 milyon arasında insan çalışma kampları, zorunlu kolektivizasyon, kıtlık ve yargısız infazlar nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Vladimir Lenin’in ölümünden sonra Komünist Parti Genel Sekreteri olarak yükselen Stalin, Sovyetler Birliği’ni kolektif bir liderlikle yönetmesine rağmen, dışarıdan bakıldığında diktatör olarak algılanmıştır.

İdeolojik olarak Marksizmin Leninist yorumuna bağlı bir komünist olan Stalin, bu ideolojiyi resmiyet kazandırarak Marksizm-Leninizm olarak adlandırmış, ancak kendi politika ve uygulamalarını Stalinizm olarak nitelendirmiştir.

Stalin döneminde Sovyetler Birliği, Komünist Enternasyonal aracılığıyla Marksizm-Leninizm’i yurtdışına taşımış ve anti-faşist hareketleri desteklemiş, ancak 1939’da Nazi Almanyası ile imzalanan saldırmazlık paktı Sovyetlerin Polonya’yı işgal etmesine yol açmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği, Nazi saldırısını püskürtüp Berlin’i ele geçirerek Avrupa’da zafer kazanmıştır. Ancak Stalin’in ölümünden sonra yerine gelen Nikita Kruşçev, destalinizasyon politikalarını benimseyerek Stalin’in politikalarına karşı çıkmıştır.

Stalin, 20. yüzyılın önemli figürlerinden biri olarak kabul edilirken, uluslararası Marksist-Leninist hareket içinde işçi sınıfının ve sosyalizmin şampiyonu olarak görülmüş ve kişilik kültü oluşturulmuştur. Ancak totaliter yönetimi nedeniyle geniş bir kesim tarafından kitlesel baskılar, etnik temizlik, sürgünler ve kıtlıklarla suçlanmıştır.

Çocukluk ve Gençlik Yılları

Yosif Cuğaşvili olarak 18 Aralık 1878’de Gori’de dünyaya gelmiş, ancak yaşamının ilk yılları zorluklarla geçmiştir. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalanması, yüzünde kalıcı izlere neden olmuştur. Eğitim hayatına 10 yaşında Gürcü çocukların Rusça eğitim aldığı rahip okulunda başlamıştır. Ancak 12 yaşında geçirdiği iki at arabası kazası sonucunda sol kolu sakatlanmış ve tam iyileşememiştir. 16 yaşında Gürcü Ortodoks Rahip Okulu’na kabul edilse de, otoriteye başkaldırıp huzursuzluk çıkardığı için 1899 yılında okuldan atılmıştır.

Josef Stalin: Sovyet Liderliği ve Tartışmalı Mirası 1
Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili (1894)
Josef Stalin: Sovyet Liderliği ve Tartışmalı Mirası 2
Stalin (1902)

Bu dönemde, Yosif Cuğaşvili, Lenin’in eserlerini okuyarak Marksist bir devrimci olma kararı almıştır. Tiflis’teki RSDİP örgütüne katılmış ve 1901 yılında Tiflis’te Çarlık askerleri tarafından bastırılan 1 Mayıs gösterilerini örgütlemiştir. Ardından Batum’a geçerek petrol işçilerinin örgütlenmesine liderlik etmiştir. Mart 1902’de petrol işçilerinin greve gitmesinde etkili bir rol oynamıştır. 1903 yılında Bolşeviklere katılmıştır. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 2. Kongresi’nde Lenin’in dikkatini çeken kararlı ve devrimci tavrıyla, RSDİP’in ve Bolşeviklerin Kafkas bölge temsilcisi olmuştur. Ohranka tarafından sürekli izlenmesine rağmen, illegal parti faaliyetlerini profesyonel bir devrimci olarak aksatmadan sürdürmüştür. Özellikle Kafkaslar’da propaganda, grev örgütlemesi, banka soygunları gibi alanlarda faaliyet göstermiştir.

1905 ve sonrası

Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili, 1905 Devrimi sırasında Tiflis’teydi. Aralık ayında, önce Sankt-Peterburg’da yapılması planlanan ancak sonradan Finlandiya’ya alınan Bolşevik Konferansına delege seçildi ve 24 Aralık 1905’te Tampere’de düzenlenen toplantıya katıldı.

Tiflis’e döndüğünde, Çarlık askerlerinin ve Karayüzlerin devrimi bastırdığını ve katliamlara başladığını gördü. Tiflis’i kana bulayan Çarlık Ordusu komutanı General Fyodor Griyazanov’a düzenlenen başarılı suikast saldırısında yer aldı. 1906 yılı Nisan ayında Stockholm’de düzenlenen 4. Kongreye katıldı. Bu kongrede, Kliment Voroşilov, Feliks Dzerjinski, Grigori Zinovyev, Aleksey İvanoviç Rikov gibi isimlerle tanıştı ve eski dostları Mihail Kalinin ve Stepan Şaumyan ile yeniden bir araya geldi.

Stalin, 15-16 Temmuz 1906 akşamı Yekaterina Svanidze ile evlendi. Bu evlilikten ilk oğlu Yakov dünyaya geldi. Bolşevik Parti’nin banka soygunlarını yasaklaması nedeniyle kısa bir süre parti üyeliğinden istifa etti ve Bakü’de bir banka soygunu düzenleyerek şehirden kaçtı. Bakü’de yeraltı faaliyetlerini sürdüren Stalin, Çarlık yanlısı Karayüzler örgütüyle mücadele etti ve Bolşevikler için petrol madeni sahibi zenginlerden zorla para topladı. Bu dönemde Kafkasya’da Lenin’den sonra en etkili kişi olduğu belirtilir.

1911 yılında, ilk kez Bolşeviklerin büyük örgütlerinin bulunduğu Moskova veya St. Petersburg’a gitmek istedi. Bu nedenle 1911 Eylül ayında Sankt-Petersburg örgütüne katıldı.Ocak 1912’de yapılan Prag Parti Konferansına delege olmasına rağmen katılamasa da ilk kez Merkez Komitesine seçildi. Bu dönemde, Ohranka ajanı Roman Malinovski sayesinde Çarlık rejimi tüm Bolşevik liderlerini yakaladı. Nisan 1912’de Sankt-Petersburg’da Pravda’nın yayınlanmasında görev aldı ve yazılarında artık Stalin mahlasını kullanmaya başladı. Temmuz ayında yakalansa da, sürgün edildiği Sibirya’daki Narym kasabasından kısa sürede firar etmeyi başardı.

Bu dönemde Bolşevikler ile Menşevikler arasında birlik sağlanmasını savundu ve Lenin tarafından Polonya sınırları içinde bulunan Kraków’a çağrıldı. Lenin, kesinlikle Bolşeviklerin ayrı bir siyasi hatta kalmasını savunuyordu ve Rusya’daki Merkez Komitesi üyelerinden Stalin’i bu görüşe ikna etmeye çalıştı. Stalin, Kraków’da bulunduğu bu dönemde Viyana’daki Bolşeviklerin yanına gitti. Burada Mart 1913’te yayınlanacak ünlü eseri “Marksizm ve Ulusal Sorun” (Rusça: Марксизм и национальный вопрос)’u yazdı.

Şubat 1913’te Sankt-Petersburg’a döndü. Malinovski tarafından burada tuzağa düşürüldü ve 4 yıl sürecek son sürgünü olan Kuzey Kutup dairesindeki çok soğuk bir yer olan Turhansk bölgesi küçük Kureika köyüne gönderildi. 1916 yılının Aralık ayında I. Dünya Savaşı’ndan zor durumdaki Çarlık rejimi tarafından orduya alınmak üzere diğer siyasi sürgünlerle birlikte çağrıldı. Ancak çocukluğundan beri sakat olan sol kolu nedeniyle askere alınmadı. Şubat Devrimi’nin patlak vermesiyle özgür kaldı ve 12 Mart günü Sankt-Petersburg’a geldi.

Ekim Devrimine Giden Yol

1917 Şubat Devrimi’nin ardından sürgünde bulunan Lev Kamenev ve Matvei Muranov ile birlikte Petrograd’a dönen Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili, Bolşeviklerin Şubat Devrimi’ne hazırlıksız yakalandığı bir döneme denk gelmiştir. O dönemde, önde gelen liderlerin çoğu, Lenin dahil, Batı Avrupa ülkelerinde veya yurt içinde sürgündeydi. İkinci derecedeki liderlerden Vyaçeslav Molotov ve Aleksandr Şlyapnikov yönetimi devraldı.

Josef Stalin: Sovyet Liderliği ve Tartışmalı Mirası 3
“Kafkasya üçlüsü”, Mikoyan, Stalin ve Ordzhonikidze

Bolşevik yayın organı Pravda, Geçici Hükümet’i şiddetle eleştiriyordu. Stalin, Kamenev ve Muranov şehre döndüklerinde Pravda’nın başına geçti ve Geçici Hükümete karşı ılımlı bir siyaset izlemeye başladı. Ayrıca Menşeviklerle birlik yapılmasını önerdi. Sürgünde bulunan Lenin, İsviçre’den durumu izlemekteyken bu siyasi çizgiye karşı çıkmaktaydı, ancak müdahale edemiyordu. Lenin, ülkeye acilen dönmek istiyordu, ancak devam etmekte olan savaş nedeniyle İsviçre’den çıkamıyordu.

Bu sırada İsviçreli komünist Fritz Platten’in aracılığıyla Alman İmparatorluğu ile görüşmelere başlandı. Anlaşma sağlandı ve Mühürlü Tren olarak adlandırılan yolculukla Lenin ve diğer Rus sürgünleri Nisan ayının başında Petrograd’a döndüler. Lenin, Pravda’nın hükümet yanlısı politikasını reddetti ve Nisan Tezleri olarak bilinen kararlarını ilan etti. Buna göre parti, Geçici Hükümete kesinlikle destek vermeyecek, aksine tüm iktidarın Sovyetlere devredilmesi için örgütlenilecekti. Temmuz Günleri adı verilen tabandaki işçi ve asker ayaklanmasının ardından Geçici Hükümet, Bolşevikleri kovuşturmaya başladı.

Stalin, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 6. Kongresi’nde Lenin’in Geçici Hükümet tarafından aranması konusunda teklif edilen ve Lenin’in teslim olmasını içeren görüşlere şiddetle karşı çıktı. Kovuşturulan Bolşeviklerin toparlanmasını ve Lenin’in gizlice saklanmasını sağladı. Bu dönemde, Lenin’in Finlandiya’da yeraltında olduğu sırada Sverdlov ile birlikte partinin yönetimini üstlendi. Kornilov Olayı’nın bastırılmasının ardından Bolşeviklerin popülerliği olağanüstü derecede arttı, ve Ekim Devrimi ile iktidarı ele geçirdiler. Petrograd’da toplanan 2. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’nde iktidar, Lenin liderliğindeki Bolşeviklere bırakıldı. Bolşeviklerin ve müttefikleri Sol SR’ların çoğunlukta olduğu kongre, Lenin’in başkanlığındaki ilk Sovyet hükümeti olan Sovnarkom’u onayladı. Gürcü asıllı Stalin de bu kabinede Milliyetler Halk Komiseri olarak görev aldı.

İktidarı Ele Geçirme

1922’de Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri seçilen Stalin’in bu pozisyonu, onun iktidara yürümesinde önemli bir etken olmuştur. Stalin’in genel sekreterlikle birlikte Sovyetler Birliği’nin en üst yönetim mercii haline gelmesi, 1922 yılında Beyaz Terör’ü kesin olarak yenilgiye uğratan Bolşeviklerin devletin federal yapısı konusunda tartışmalar başlatmasına neden oldu. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin, diğer cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savundu.

Ancak Lenin, tüm cumhuriyetlerin eşit statüde olduğu, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırlayarak buna karşı çıktı. Gürcistan Komünist Partisi’nin özerk hareket talepleri, Stalin’in sert müdahalesine neden oldu. Lenin, Stalin’in genel sekreterlikten alınmasını önerdi, ancak Stalin’in önerisiyle Abhazya ve Güney Osetya bölgeleri Gürcistan’da özerk cumhuriyetler olma hakkını kazandı.

Lenin’in 1924’teki erken ölümünden sonra, kolektif bir yönetim idareyi devraldı. Ancak parti içindeki rekabeti gizlemek için atılan onca demeçe rağmen, Troçki’nin uzlaşmaz tavrına karşın Zinovyev ve Kamenev de Stalin ile ittifak kurdu. Bu ittifak, Troçki’yi sürgün etmeyi başardı. 1927’de Stalin’in mutlak iktidarına geçilirken ekonomik alanda I. Beş Yıllık Plan kabul edildi. Sanayi ve tarım alanında belirlenen normlar, hızlı bir kalkınmayı hedefliyordu.

Lenin’in enerjiyi kalkınmanın temeli olarak kabul ettiği komünizm sözüne dayanarak, enerji yatırımlarına ağırlık verildi. Hidroelektrik santralleri ülkenin dört bir yanında kuruldu ve ağır sanayi üretimine öncelik verildi. Tarımsal alanda kolektivizasyona geçilerek topraklar sovhoz ve kolhoz olarak iki kısma ayrıldı. 210 bin kolhoz çiftliği ve 6 bin tarım istasyonu kuruldu, bu istasyonlarda 500 bin traktör kullanılmaya başlandı. Kolektif üretim, tarımsal üretimi artırmakla birlikte, bazı bölgelerde eski toprak aristokratlarının koletivizasyona katılmayı reddetmeleri nedeniyle sabotaj ve yağma faaliyetlerine yol açtı.

Özellikle Batı Ukrayna’da kolektif çiftlikler yağmalandı, tarlalar ve istasyonlar ateşe verildi. Bu durum bölgede kıtlığa neden oldu ve Stalin, sert tedbirler almak zorunda kaldı. Yağma ve talan hareketlerine katılanlar çalışma kamplarına gönderildi. Böylece Birinci Beş Yıllık Planın hedeflerine dört yıl üç ay gibi kısa bir sürede ulaşıldı.

1933’te başlatılan İkinci Beş Yıllık Plan döneminde, SSCB’de 4500 fabrika ve enerji tesisi inşa edilerek hizmete açıldı. Üçüncü Beş Yıllık Planın 1938-1941 arasındaki döneminde ise 3000’e yakın sanayi tesisi kuruldu. Bu, II. Dünya Savaşı öncesinde planlı dönemde 9000 dolayında büyük ölçekli sanayi tesisi açılmasını sağladı ve 1940 yılı sonunda SSCB’nin ağır sanayi üretimi 1913 seviyesinin 12 katına ulaştı.

II. Dünya Savaşı Nazilere Karşı Savaş

II. Dünya Savaşı sırasında Stalin, parti liderliği, hükûmet başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939’da Adolf Hitler’in Nazi Almanyası’yla Molotov-Ribbentrop Paktı olarak bilinen bir saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu anlaşma, Nazi ordularına karşı savaş hazırlığı yapmak için vakit kazanmalarına olanak tanıdı. Anlaşma müzakereleri sırasında Stalin, Hitler’den Polonya’nın doğusunun, Finlandiya’nın güneyinin ve Baltık ülkelerinin Nazi ordularının güzergahları dışında bırakılmasında ısrar etti. Bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında olduğunu belirterek diplomatik bir manevrayla Nazilere karşı tampon bölgeler oluşturdu.

Josef Stalin: Sovyet Liderliği ve Tartışmalı Mirası 4
Stalin, Roosevelt ve Churchill (Tahran Konferansı)

Savaş sırasında Stalin’in Türkiye’den toprak talepleri olduğu iddiası savaşın çeşitli taraflarınca propagandada kullanıldı. Bu iddia, Türk-Sovyet ilişkilerini germek ve farklı amaçlarla kullanmak amacıyla ortaya atıldı. Bu propagandanın savaş sonrası dönemde ABD’nin Türkiye’deki etkisini artırması ve Türkiye’nin NATO’ya üye yapılmasındaki etkisi büyük oldu.

Bu dönemde, Stalin karşıtları ve destekçileri arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Stalin karşıtlarına göre, Hitler ile yapılan gizli anlaşma doğrultusunda Sovyetler Birliği, Polonya ve diğer ülkelerin Nazi Almanyası veya Sovyetler tarafından işgal edilmesine zemin hazırladı. Stalin destekçileri ise, Batılı devletlerin Nazi Almanyası’nı kışkırttığını, Sovyetler Birliği’ne karşı saldırılarını özendirdiklerini ve bu tehdidi bertaraf etmek için bu protokolü imzaladıklarını savunur. Stalin’in amacına göre, Polonya ve Baltık ülkelerinde oluşturulan tampon bölgeler, Nazilerin Sovyetler Birliği’ne ulaşmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, Nazi işgali sonrasında Sovyetler Birliği, Polonya’nın kalan yarısını işgal etti, Estonya, Litvanya ve Letonya’yı sınırlarına kattı. Ayrıca, Sovyetler, Finlandiya’ya saldırdı ve Mart 1940’ta Kış Savaşı olarak bilinen çatışmayı kazandı. Polonya’nın Kızıl Ordu tarafından işgal edilen bölgelerindeki Katyn Ormanları’nda, yaklaşık 22.000 silahsız savaş esiri Polonyalı subay Stalin’in emriyle katledildi.

İnsan hakları ihlalleri

1939’da ve 1940’ların başlarında, 300.000 Polonyalı tutsak alındıktan sonra,Lavrenti Beriya’nın Stalin’e gönderdiği bir nota sonucunda 25.700 Polonyalı tutsağın idam edildiği iddia ediliyor.Bu dehşet verici olay, tarihe Katyn Katliamı olarak geçti.Stalin’in kaybolduklarını iddia ettiği bir Polonyalı generalle bizzat görüştüğü iddiasına rağmen,Polonya demiryolu işçileri, 1941 Nazi istilasından sonra toplu mezarı buldu.

Barbarossa Harekâtı sırasında, 1941 yılında Naziler, Smolensk şehrini ele geçirdi. Ardından, birkaç tanık ifadesine dayanarak ormanda kazılar yapıldı ve sıra halinde gömülmüş Polonyalı askerlerin cesetleri bulundu. Naziler, katliamı dünya kamuoyuna basın yoluyla duyurdu. Sovyet yönetimi ise 1990 yılına kadar katliamı reddedip suçu Nazilere atarken, 1990’da Mihail Gorbaçov, yaşananların Sovyet Birliği tarafından gerçekleştirildiğini kabul etti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, 1992 yılında Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Polonya Devlet Başkanı Lech Walesa’ya Josef Stalin’in imzaladığı infaz emrine dair orijinal belgeleri sundu. 2010 yılında Rusya Parlamentosu, katliam emrinin Stalin tarafından verildiğini açıklayan bir deklarasyon yayınladı.

Ölümü

Ölümünden sonra, Josef Stalin’in ölümü 5 Mart 1953 tarihinde gerçekleşti. Stalin’in ölümünden sonra, Nikita Kruşçev ünlü 20. Kongre’de Stalin’in yanlışlarını iddia ederek anti-Stalinizasyon kampanyasını başlattı. Kongrede, Stalin’in portreleri ve heykellerinin halkta tepki uyandırmamak ve infial yaratmamak amacıyla sessizce ve yavaşça kaldırılması kararı alındı. Bu kampanya, Kruşçev’in liderliğindeki dönemden Brejnev dönemine kadar devam etti.

1977 yılında, Sovyetler Birliği Marşı’nın sözleri de yeniden düzenlendi, ve Stalin’e yönelik atıflar marştan çıkarıldı. Daha sonra, Mihail Gorbaçov’un liderliğindeki dönemde Sovyetler Birliği’nin içinde bulunduğu sorunlar Stalin’e atfedildi. Anti-Stalinist bir yaklaşım benimseyen Gorbaçov, 1987’de Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin 70. yıldönümü kutlamasında yaptığı konuşmada, 1930’lu yıllardaki tasfiyelerin parti ve devlete büyük zarar verdiğini belirtti, ancak aynı zamanda Stalin’in Sovyetler Birliği’nin ekonomik kalkınmasındaki önemli rolünü de kabul etti. Gorbaçov’un liderliği altında, Sovyet tarihinde açıklık ve yeniden yapılanma anlamına gelen “Glasnost” ve “Perestroyka” kavramları gündeme geldi. Stalin’in liderliğindeki dönemin eleştirisi ve Stalin’in uygulamalarının olumsuz etkileri bu dönemde daha geniş bir şekilde tartışıldı.

Kaynakça:

  1. ^ a b Devlet kayıtlarına göre Stalin’in Gori’deki Uspenski Kilisesi’ndeki doğum kaydı eski takvimde 6, yeni takvimde 18 Aralık 1878 olarak verilir. Stalin ise eski takvimle 9, yeni takvimle 21 Aralık 1879 günü doğduğunu söylemiştir.İlgili kayıt bilgileri 12 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 11 Kasım 2015 tarihinde erişilmiştir
  2. ^ Henry Rousso (1999). Stalinisme et nazisme: histoire et mémoire comparées (Fransızca). Editions Complexe. s. 61. ISBN 9782870277522. 1 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  3. ^ a b c “Joseph Stalin”. History Channel. 19 Eylül 2019. 12 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  4. ^ a b “Joseph Stalin: National hero or cold-blooded murderer?”. BBC Teach. 2020. 7 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  5. ^ Keller, Bill (4 Aralık 1989). “Major Soviet Paper Says 20 Million Died As Victims of Stalin”. The New York Times. 3 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  6. ^ “Hitler vs. Stalin: Who Killed More?”. The New York Review of Books. 10 Mart 2011. 28 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  7. ^ “How Joseph Stalin Starved Millions in the Ukrainian Famine”Cruel efforts under Stalin to impose collectivism and tamp down Ukrainian nationalism left an estimated 3.9 million dead. History Channel. 16 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  8. ^ “Stalin killed millions. A Stanford historian answers the question, was it genocide?”When it comes to use of the word “genocide,” public opinion has been kinder to Stalin than Hitler. But one historian looks at Stalin’s mass killings and urges that the definition of genocide be widened. Stanford University. 23 Eylül 2010. 11 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020.
  9. ^ “Sovyet Rejim değişikliği hakkında” (PDF). Sovyet Rejim Değişikliği Hakkında Yorumlar. CIA. 22 Nisan 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
  10. ^ Montefiore, s. 164
  11. ^ “Arşivlenmiş kopya”. 20 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2015.
  12. ^ Mawdsley (1998), s. 73
  13. ^ Montefiore, s. 82
  14. ^ Montefiore, s. 95
  15. ^ Montefiore, s. 142
  16. ^ Montefiore, s. 146
  17. ^ Montefiore, s. 149
  18. ^ Montefiore, s. 158
  19. ^ Montefiore, s. 160
  20. ^ Montefiore, s. 168
  21. ^ Montefiore, s. 191
  22. ^ Gelecekteki ünlü Sovyet savcısı Andrey Vışinski ile bu sırada tanıştı ve dost oldu.
  23. ^ Montefiore, s. 199
  24. ^ Montefiore, s.236
  25. ^ Viyana’da bulunduğu sırada Nikolay Buharin ile tanışacaktır.
  26. ^ Bu son sürgün onun hayatını derinden etkiledi. Korkunç kış koşullarında hayatta kalma mücadelesi verdi ve çok az sayıdaki yerel Sibiryalı ile kaynaşarak onlardan avcılık öğrendi
  27. ^ Montefiore, s. 304
  28. ^ Montefiore, s.322-323
  29. ^ Stalin bu dönemde saklanmakta olan Lenin’in güvenliğinden ve onunla Merkez Komitesi arasındaki irtibattan sorumludur. Özellikle Troçki tarafından Ekim Devrimi döneminde hiçbir şey yapmamış olmakla eleştirilen Stalin, Lenin ile ilgili görevinden başka Pravda’nın çıkartılmasından sorumludur. Lenin’in Ekim Devrimi günlerinde muhafızlarına yazmış olduğu ve sadece Troçki ile Stalin’in önceden randevu almaksızın odasına girebileceğine dair talimatı Stalin ile ilişkilerinin seviyesini anlatmaktadır. (Montefiore, s. 338)
  30. ^ Orlando Figes The Whisperers: Private Life in Stalin’s Russia, 2007, ISBN 0312428030, pages 227-315.
  31. ^ Lenin, Stalin, and Hitler: The Age of Social Catastrophe. By Robert Gellately. 2007. Knopf. 720 pages ISBN 1400040051

Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386