Uluslararası statü devletler için önemli bir yumuşak güç kaynağıdır: sıralamadaki yerleri yükseldikçe etkilerini arttırmak ve çıkarlarını desteklemek için daha fazla fırsata sahip olurlar. Önümüzdeki hafta Endonezya’da yıllık zirvesi gerçekleşecek olan G20 gibi küresel platformlar, devletlerin uluslararası statülerini arttırmaları için önemli bir araçtır.
G20 aynı zamanda Türk-Suudi ekonomik işbirliği için ortak bir zemin yaratabilir, zira iki ülke bu platformda benzer hedefleri paylaşıyor.
Son aylarda Ankara ve Riyad ekonomik ilişkilerini güçlendirmek için çaba sarf ediyor. Geçtiğimiz hafta Suudi Kabinesi Yatırım Bakanı Khalid Al-Falih’i Türkiye’ye doğrudan yatırımları teşvik etmekle görevlendirdi. Suudi Ticaret Bakanı Majid Bin Abdullah Al-Qasabi’ye göre Türkiye’deki Suudi yatırımları 18 milyar doları buluyor.
Politika açıklamaları da iki ülkenin uluslararası konularda ortak pozisyonlar paylaştığını gösteriyor. Ankara’nın OPEC+’nın petrol üretimini azaltma kararını desteklemesi üç nedenden ötürü önemliydi. Birincisi, ABD söz konusu olduğunda Ankara’nın Riyad ile aynı görüşte olmasıdır. İkincisi, Ankara ve Riyad’ın Rusya-Ukrayna savaşının benzer olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıya olması. Üçüncüsü ise Avrupa için bir enerji merkezi olmayı planlayan Ankara’nın Riyad ile daha fazla işbirliği arayışında olması.
G20, Ankara ve Riyad için uzun vadeli hedeflerine ulaşmada nasıl bir platform olabilir?
2008 krizinden sonra G20, Türk politika yapıcıların algısında ülkenin küresel ekonomik yönetişim ve uluslararası ilişkilerdeki rolünü güçlendirmek açısından daha fazla önem kazandı. G20’yi güvenlikle ilgili uluslararası sorunlara küresel yanıtlar üretmede diğer küresel örgütlere bir alternatif olarak gördüler. Suudi politika yapıcılar için G20, Krallığın 2030 Vizyonunu tamamlamasına yardımcı olabilir. Bu platformun bir parçası olmak Riyad için sadece ekonomik nedenlerle değil diplomatik nedenlerle de önemli. G20 üyesi olmak, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin küresel ekonominin karşı karşıya olduğu zorlukların üstesinden gelmek için politikaların şekillendirilmesine tam olarak katılmalarını sağlar.
Bu bağlamda, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın G20’den üç ortak hedefi bulunmaktadır. Bunlardan ilki G20 ülkeleriyle ekonomik işbirliğini güçlendirmektir. İkincisi, uluslararası finans kuruluşlarında kapsayıcılığın ve temsiliyetin güçlendirilmesidir. Üçüncüsü ise kalkınma, enerji ve çevre politikaları gibi alanlarda işbirliği yapmak.
İki ülkenin G20 dönem başkanlığına ev sahipliği yapması, diğer G20 üye ülkelerinin G20 gündemine katkı ve rollerine ilişkin beklentilerini arttırmıştır. Ancak Türkiye’de kötüleşen ekonomik durum, Türkiye’nin yapabileceği olumlu ekonomik katkıyı olumsuz etkilemiş görünmektedir. Bu bağlamda, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında son dönemde gelişen ekonomik işbirliği karşılıklı fayda sağlamaktadır. Riyad, 2030 Vizyonu’nu göz önünde bulundurarak sosyo-ekonomik işbirliği arayışında ve Türkiye önemli bir pazar olarak görünüyor. Farklı alanlardaki işbirliklerini güçlendiren Türkiye ve Suudi Arabistan, G20 platformundaki uzun vadeli hedeflerine ulaşabilir ve son dönemdeki yakınlaşmalarını daha sürdürülebilir bir raya oturtabilir.
