Yaşar Yakış: Türkiye’nin NATO ile ilişkilerinde taviz arayışı

8 mins read
Yaşar Yakış: Türkiye'nin NATO ile ilişkilerinde taviz arayışı
Yaşar Yakış: Türkiye'nin NATO ile ilişkilerinde taviz arayışı 1
Yaşar Yakış

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Finlandiya ve İsveç NATO’ya katılmak için başvuruda bulundu. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ay, Ankara’nın bu iki ülkenin ittifaka katılmasına yaklaşımının “olumlu olmayacağını” söyleyerek, onları PKK teröristlerini barındırmakla suçladı.

Tarih tekerrür ediyor. Yetmiş yıl önce Türkiye de benzer bir nedenle NATO üyeliğine başvurmuştu. Dönemin Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin, Türk Boğazlarının ortak kontrolünü ve iki doğu Türk ilinin – Kars ve Ardahan’ın Moskova’ya iade edilmesini istemişti. Bu tehditten korkan Türkiye, NATO ile zahmetli bir ittifak arayışına girdi ve 1952’de NATO’ya katıldı.

Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım başvurularına yönelik olumsuz tutumunun olası nedenleri üzerine spekülasyonlar bol.

Bunlardan biri, Kuzey ülkelerinin PKK üyelerinin ve çeşitli Türk karşıtı eylemcilerin faaliyetlerine hoşgörü göstermesi nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığıdır. Türkiye’nin ifade özgürlüğü algısı, Kuzey ülkelerinden önemli ölçüde farklılık göstermektedir. İsveç ve Finlandiya’da, şiddet içermeyen fikir beyanı cezalandırılabilir bir eylem değildir. Bu arada Türkiye’de çok sayıda insan hakları aktivisti, hükümet politikasını eleştiren bir bildiriyi imzaladıkları için uzun hapis cezalarını çekiyor.

Erdoğan’ın uzlaşmazlığının bir başka nedeni de 2019’da birçok İskandinav ülkesinin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosundan kaynaklanıyor. Erdoğan, Suriye’deki askeri operasyonu sonucunda ülkesine silah ihracatını yasaklayan ülkelerin NATO’ya üyeliğini veto edeceğinin altını çizdi.

Bu konuya daha yakından bakıldığında, birkaç nüans olduğu ortaya çıkıyor. 2019’da Türkiye’nin Suriye’ye “Barış Baharı” adını verdiği askeri operasyon başlatmasıyla AB’de tartışma başladı. O dönemde İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Türkiye’nin askeri operasyonunu eleştirdi ve “bu operasyon uluslararası hukuku ihlal ediyor, istikrarsızlığa neden oluyor ve insani krize yol açması muhtemel” dedi.

Bu açıklamalara rağmen, silah tedarikine resmi olarak yasak getirilmesine ilişkin kayıtlı bir karar yoktu. Ancak aralarında İsveç, Norveç ve Finlandiya’nın da bulunduğu bazı ülkeler, istikrarsızlığı daha da artırmak istemedikleri için Türkiye’ye silah satmaktan kaçındı. Ankara, resmi bir ambargo dayatması ile bir ülkenin egemenlik kararının belirli bir ülkeye silah satmaktan kaçınması arasında bir ayrım yapmak istemiyor.

NATO’daki konsensüs kuralına göre, yeni üyelerin kabulü de dahil olmak üzere bir kararın alınması için tüm üye ülkelerin rızası gerekir.

Türkiye’nin, NATO’dan tavizler elde etmek amacıyla İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvurularını veto etmeye başvurmuş olabileceğine dair yaygın bir spekülasyon var. Ancak Türkiye, ittifaka katılmadan önce bu iki ülke ile müzakere etmek istiyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine kapıyı kapatmadığını söyledi. Bu ülkelerdeki terör faaliyetlerine kısıtlama getirilmesini istedi.

İskandinav ülkeleri daha önceki olaylarda ya Türkiye’ye terörist grupların faaliyetlerini yasaklamak için herhangi bir somut önlem alacaklarına dair söz vermekten kaçınmış ya da bu vaatlerin uygulanmasını sulandırmıştır. Türkiye, benzer bir hayal kırıklığını bir daha yaşamak istemiyor.

Türkiye’nin itirazının ana konusu İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik hedefleri ile ilgili olsa da, ABD muhtemelen NATO ile ilgili tüm meselelerde ana arabulucu olarak bu müzakerelere derinden dahil olacak. Böyle bir sorun F-16 savaş uçağı paketidir. Türkiye’nin F-35 gelişmiş savaş uçağı projesinden çıkarılmasının ardından Ankara, F-16 filosunun güncellenmesi ve ilave 20 adet daha satın alınması için ayrı bir talepte bulundu. Bu talep ABD Kongresi’nde tartışılıyor ve onaylanacağının garantisi yok.

Türkiye’nin İsveç’i ve Finlandiya’nın üyeliğini veto etme potansiyeli tartışması sürerken, Erdoğan geçtiğimiz Pazartesi günü Türkiye’nin Suriye’de yeni bir askeri operasyon gerçekleştirmeye hazırlandığını açıklayarak herkesi şaşırttı. Bunun önceki operasyonların yarım kalan işlerini tamamlayacağını söyledi. Görünüşe göre müzakerelerin kapsamını, Suriye’nin yanı sıra NATO genişlemesini ve Ankara’nın Ukrayna krizinde oynadığı aktif rolü de içerecek şekilde genişletmeyi hedefliyor. Ayrıca, bu büyük pazarlıktan, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2023 seçimlerinde oylarını artırmak için kullanabileceği bir taviz vermeyi de bekliyor olabilir.

Wall Street Journal gazetesi üç ABD’li yetkilinin Türkiye’nin Washington’dan tavizler almaya çalıştığını bildirdiğini aktardı. Bunlar arasında F-16’ların satın alınması ve telefon görüşmesi de dahil olmak üzere ABD Başkanı Joe Biden ile daha sık görüşme yer alıyor.

Tüm bu senaryolar mümkün ve mantıklı. Bunlardan biri başarısız olursa, diğeri başarılı olabilir.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.