En Güçlü Ruhlar Daima Kurallara Uymak Yerine Kalplerinin Sesini Dinlerler

6 mins read
En Güçlü Ruhlar Daima Kurallara Uymak Yerine Kalplerinin Sesini Dinlerler

Toplumda, iyi bir vatandaş olmak için kurallara uymamız ve otoriteyi ve statükoyu körü körüne dinlememiz öğretilir. Ancak, dünyanın en iyi ve en güçlü insanlarından bazıları, kalbini dinlemenin daha iyi olduğunu bilir.

En Güçlü Ruhlar Daima Kurallara Uymak Yerine Kalplerinin Sesini Dinlerler

Sadece şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, bazen bir şeyin kanuni olarak üstün olması  veya insanların büyük çoğunluğu tarafından onun kabul edilmesi durumunun doğru olmadığını görebiliriz. Bir zamanlar doğa bilgisi, bitkilerden özler elde etmek için çalışan akıllı kadınları kanunlar,  cadı oldukları iddiasıyla kazıkta yakılması için düzenlenmişti. 

Tarihte daha sonra, işletmeler insanları ırklarına göre ayırdı ve kurallar ve yasalar bu ayrımları destekledi. Doğru mu yaptı? Hayır. Ve iyi kalpli güçlü insanlar, onları değiştirmek için bu kurallara karşı savaştı.

Güçlü insanlar her zaman vizyonerler, devrimciler oldular ve herkesin karşısında durmasına rağmen inandıklarını savunmak için mücadele ettiler.

Birçok insan söyleneni yapmaya devam ederken, en güçlülerimiz ayağa kalkar ve kalbinin peşinden gider.

Asi olmak istediklerinden veya kurallara uymayı sevmediklerinden değil. Kurallar nezih ve ahlaki olduğunda ve kalplerindeki iyilikle uyumlu olduğunda, güçlü insanların kurallara uymakta hiçbir sorunu yoktur. Ancak kurallar yanlış, ahlaksız ve acımasız olduğunda, güçlü insanlar sadece kendileri için değil, sesi olmayan insanlar için de ayağa kalkmaları gerektiğini bilirler.

Güçlü insanlar ayağa kalkmadan, kalplerini dinlemeden ve kurallara karşı gelmeden, marjinalleştirilmiş ve ezilmiş birçok insan ve hayvan grubu acı çekmeye terk edilecektir.

Bazıları tanrılaşmış otoriteye karşı çıkan biri hakkında hemen küçümseyici, alay edici bir tavrı takınabilir oysa altın kalpli, iradeli bir kişinin gücüne ihtiyaçları olsaydı, o zaman onları küçümseyeceklerinden şüpheli olmalıyız.

Bize çok erken yaşlardan itibaren, nasıl hissedersek hissedelim, kurallara körü körüne uymamız öğretildi ve bunu size kimileri yanlış çiğnemeniz gerekli diyen birinden nefret etmeniz, düşmanlık etmeniz de öğretildi, ama hepimizin kötü ve ahlaksız kurallara boyun eğip, onları kalbimizin üstünde tutarak takip ettiğimiz an, kendimizi kaybettiğimiz andır.

Hepimizin etrafta dolaşıp, ne istersek onu yapmamız gerektiğini söylemiyorum. Doğru ve ahlaki bir yaşam biçimi olarak birçok evrensel kural gereklidir ve hepimizin yüreğinde geçerlidir. Ancak, toplumun sizin için sahip olduğu her kuralı kabul etmek yerine, en güçlü insanlarla aynı yolu izlememiz ve kendimiz için doğruyu yanlışı ayırt etmeyi öğrenmemiz gerektiğine inanıyorum.

Güçlü insanlar, bir vahşet yapıldığına inandıklarında otoriteyi sorgulamaktan veya ayağa kalkmaktan korkmazlar. Yanlış bir şey olduğunda ilk ayağa kalkıp işaret eden onlardır. Kendilerini gülünç düşmekten, hatta dışlanmaktan endişe duymazlar.

Onlar doğru olanı savunmazlarsa kimsenin olmayacağını derinden biliyorlar. Ve ne olursa olsun inançlarından geri adım atmazlar. Bu konuda kaba veya nefret dolu değiller ve doğru olanın arkasında dimdik durmak için başkalarına zarar vermiyorlar.

Yanlış düşündüklerinde veya davrandıkların bunu kabul edebilirler ve iyimser olma eğilimindedirler ve tüm insanlara her türlü şüphenin avantajının verilmesi gerektiğine inanırlar. Her şeyden önce, dünyadaki gerçek değişimi görmek için görmek istedikleri değişimin kendileri olması gerektiğini biliyorlar. Ve bu, yapmaktan asla vazgeçmeyecekleri bir şey.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.