Bize Vahiyle Değil Akılla Gelin Erenler
Gel bir konuşalım tartışalım şu felsefeyi, İslam’ı, aklı, doğuyu batıyı diyoruz. Kuran’ı, vahyi aklı, hatta Allah’ı yanlarına alarak çıkıp geliyorlar.
Nereden bulmuşlarsa bu hakkı? Sanki biz kitabı okumuyoruz, biz de keskin bir ayet alıp silahlanmayı bilmiyoruz. Daha işin başında devreden çıkarmak için, yok Yunan’da şöyle, Çin’de böyle İslam’da böyle diye AKLI itibarsızlaştırarak geliyorlar karşımıza. Akıl akıldır. Doğunun ve Batının rabbinin bahşettiği akıl. Her dönemde, ülkede, iklimde, ortamda, kişide tezahür eden AKIL.
Onlara Musa benim, Hızır sen misin deyince sadece iltifat sanıyorlar. Kuranda Musa- Hızır kıssasında; Musa aklı; evrensel insan aklıdır. Su yokuş aşağı akar; ateş yakar su boğar. Hz. İbrahim’i yakmamış, Yunus’u boğmamış, tamam. Bu teolojiye girer. Kelam, mucize, iman, inanç konuşursak bunları anlatabiliriz.
Ne zaman dünyaya, halimize, diğer milletler ve düşüncelerle bir mukayeseye, kıyasa gidecek olsak;
Sanki yanlarında Hızır’ın bilgisi var; Kuran, gaybın bilgisi ve hatta Allah var!
Biz tek başınayız; insan olarak. İnsan aklıyla konuşalım. Hızır bile sonunda Musa aklı ile Musa’ya sebep ve illetleri açıklayıp akla uygun gerekçeler gösterdi.
Sizin yanınızda Hızır bilgisi, gayba dair illetler, Kuran mı var? Yetmezse ‘’vahiy aklı’’ diye kitaptan kendi anladığınız kadarını bize Allah katından diye dayatan.
Gelecekseniz, bir fikir ileri sürecekseniz; tartışıp konuşacaksak Musa aklı ile geliniz. Yoksa bırakın diğer silahları! Zaten sahip değilsiniz.
İnsan aklı ve diliyle konuşmaya başlamayınca yok hükmündesiniz! Bizi safdışı edemezsiniz…
Yoksa; Vahyi akıl, Tevhidi İslam, Kuran İslam’ı, Hızır kıssası diye gelenler; İbrahim gibi ateşe girip yanmazlarsa, Yunus Nebi gibi suya düşüp boğulmazlarsa eğer; söylediklerini baştan kabul edeceğiz. Teslim olup tabi olacağız onlara.
Ateşe girip yanmayı , suya düşüp boğulmayı göze alacak cesaretleri yoksa ; çekilsinler kenara. Biz Musa aklı ile bir yol arıyoruz…
