/

İktidar Muhalefet Arasında Siyasetin Nefret Dili

6 mins read
İktidar, Muhalefet Arasında Siyasetin Nefret Dili

İktidar Muhalefet Arasında Siyasetin Nefret Dili

Siyasetin nefret dili Türkiye’nin sorunlarını çözemeyeceğine göre bu dilin siyaset ve siyasetçiye ne kazandırdığı sorusunu sormamız gerek mi?

İktidar, Muhalefet Arasında Siyasetin Nefret DiliTürkiye’de ne zaman ekonomik sorunlar halkın alım gücüne yahut cüzdanına ciddi şekilde yansımaya başladığında iktidarların ülkeyi iyi yönetip yönetmediği sorgulanmaya başlar. Bu durum sadece Türkiye’ye mahsus değil, bütün dünyada seçmenler önceliklerini refah seviyelerine göre belirlerler. Çünkü ekonomik refah, toplumların farklı beklentilerinin de gerçekleşmesine imkanlar aralar. Toplumsal davranış bunu entelektüel olarak ifade edemez ama sandıklar kurulduğunda düşünsel tavrını ortay koyar.  Bu tavrın ortaya konması içinse sağlıklı bir seçim ortamı sağlanmalıdır. Siyasal propaganda imkanının her siyasal parti için maksimum düzeyde sağlandığı, partilerin projelerini, vizyonlarını kadrolarını halka ulaştırabildiği bir ortam. Eğer bunun tersine bir uygulamaya gidilirse ve siyasal gerginlik, çatışma alanlarının artması gibi durumlar; seçmeni ideolojik refleksler geliştirmeye yöneltir. Bu durum iktidarların pragmatist tutumlarının gelişip palazlandığı imkanları da kendiliğinden getirir. Peki ya muhalefetin nefret dilini körüklemesindeki kazanç nedir?

Muhalefetten beklenen ortaya çıkan geçici veya yapısal sorunların çözümlerini, toplumun maruz kaldığı problemlerin çözülmesinde gereken siyasal, ekonomik, sosyal projelerin iktidarın karşısında bir alternatif olarak sunmasıdır. Muhalefetin durum tespiti, soruların çözülmesinde ilk yaklaşım olarak görülebilir fakat durumun tespiti bir çözüm olmadığı için kitleler tarafından alım gücüne sahip değildir. Toplumun durumun tesbitini bir çözüm gibi alıp sahiplenmesi için yapılması gerekenlerden biri, durum tespitine ideolojik bir dil geliştirmektir. Bu dil teorik olarak beslenemiyorsa yapılması gereken en basit yöntem kendi seçmenine “ötekinden nefret” edeceği bir dil geliştirmektir. Böylece iktidara gelinemese dahi iktidarın hırpalanması sağlanabilir. Buna ek olarak seçmenin sorunların çözülmesi noktasındaki iradi beklentisi tek bir sebebe indirilerek iktidar nefretine dönüşmüş olur.

Her ekonomik kriz döneminde Türkiye’de yapılan seçim çalışmalarının temel stratejisi budur. Yorulmuş iktidarın çözülüp seçmen indindeki itibarının kaybedilmesi ve muhalefetin bekleyen sorunların çözümleri hakkında alternatifler geliştirme çabasına girmeden bu sorunların devlet bürokrasinin eliyle çözme çabalarına devam etme arzusudur. Türkiye’de iktidarlar zayıfladığında sorunların çözüm adresi olarak bürokrasinin egemenlik alanı genişlemeye başlar ve böylece nefret dili katı devletçi hegemonyanın da kurulmasını sağlar. Siyaset bürokrasinin hegemonyasıyla iktidar alanını kaybeder ve iktidardan düşür. Muhalefet iktidara geldiğinde iki şeyle mücadele etmeye başlar biri bürokratik hegemonyanın oluşturduğu antidemokratik uygulamaları düzenlemek ikincisi daralan ekonomik çarkı finanse edecek kaynaklar bulmak. Bu iki sorun çözme çabasına girdiğinde Türkiye tekrar refah toplumuymuş gibi bir görünüm kazanır. Bu kısır döngü iktidarlardan iktidarlara devredilerek devam eder. Böylece nefret, siyasetin dili olarak merkezi bir rol alır.  Türkiye’de yaşanan ve kronikleşmiş hale gelen yapısal sorunların çözümü başka bahara kalmış olur. Türkiye’de sorunların çözümü, iktidarın yorularak kaybetmesi konusunda muhalefetin tutumunu ifade eden cümleleri Şeref Oğuz aktarıyor. İşte o satırlar

“MUHALEFETNİN ÇÖZÜM ÖNERMESİ GEREKMEZ, İKTİDARDAN YORULUNCA BİZE GELİRLER

Bu cümle, geçmiş yılarda ana muhalefet partisi lideriyle yaptığım mülakatta, liderin soruma verdiği cevaptı… “İktidar özelleştirmede, bütçede, maaş, asgari ücret, yatırım, faiz, döviz, enflasyonda… şu, şu politikaları öneriyor. Sizin ekonominin bu temel konularındaki alternatif çözümünüz nedir?”

Şeref bey, muhalefetin uygulanan politikalara alternatif üretmek, öneri getirmek diye bir zorunluluğu yoktur. İktidardan yorulan seçmen, bize gelecektir. O zaman ne yapacağız, görürsünüz…” Göremedim, zaten halk da çözüm üretmeyeni iktidarda göremedi. Şimdi durum farklı mı?

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2381 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2381): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2141): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2381