Mustafa Everdi: Dini Var Parası Yok (II)

8 mins read

Mustafa Everdi: Dini Var Parası Yok (II)

Toplumlar üçe ayrılır. (Dumezil’e göre)

  1. Yöneticiler

  2. Dua edenler, danışmanlar, memurlar, öğretim üyeleri, gazeteciler, asker ve polisler

3.Bunların dışındaki herkes. Yani üretenler, çiftçi, esnaf, zanaatçı, işçi ve hizmetliler. Çalışarak diğer iki gruptakilerin geçinmesini sağlamakla yükümlüdür bunlar. Dua etmeye veya jop ile kılıç sallamaya zaman bulamayan köleler.

Onun için 3. sınıf para göremez. Görse de elinde tutamaz. Para ilk kaynağa yönelir, oradan 2. Sınıfa dağılır, üçer beşer maaş, ulufe ihale olarak. Bu düzeni bozmak zor ama imkânsız değildir. Keynes bize kapitalizmi sona erdirecek şifreyi vermiştir ama dolar basan Kaddafi ve Saddam’ın akıbetine bakınca o kadar kolay olmadığı açık.

Para şehirde geçer. Köylerde herkes ihtiyaç duyduklarını üretir, eksik olanları mal takası ile karşılar. Şehirde işbölümü vardır. Malın malla takas ve trampası sorunlar doğurur. O halde malların değerini ölçen bir “şey”e yaslanması gerekir, takasın. Ona ‘para’ diyoruz. Elimizde iken götürüp başkasına verdiğimizde tartışmasız kabul ediliyorsa işte o “karşılık değer” yani paradır.

Önce Tanrıların metali olan altınla ölçülür değer. Çil çil altınlardaki “sarı”yı hiç kimse hor görmez. Zor bulunan bir metal olunca, Charlemagne gelir gümüş parayı tedavüle sokar. Her zaman altın/gümüş arasında oransal bir karşılık vardır. Alman markının anasıdır bu gümüş. Zamanla Euro olarak bütün Avrupa’yı belirleyen bir “değer” olmayı sürdürür, Charlemagne’ın gümüşü. İngilizler gümüş paraya ‘taler’ derken zamanla yeşil “dolar”a ulaşırlar.

Doğuda parayı düzgün basacak darphane tekemmül etmediği için parası eciş bücüştür. Başka milletlerle ticarette dinar, florin, düka, Bizans sikkesi karşısında mangır’ı vardır sadece. Bakırdan yapılmış, iki buçuk para değerinde sikkedir mangır. Osmanlı’da cumhuriyete kadar kullanılmış.

Türkçede para birimlerinden ‘akçe’, ‘kuruş’, ‘mangır’, ‘metelik’, ‘para’ ve ‘pul’ ile ilgili deyimler değerden çok değersizliği anlatır. Bu deyimlerde yoğunlukla ‘değersiz;‘ değersiz olmak, değersizleşmek’; ‘değersiz etmek, değersizleştirmek’; ‘değer vermemek’; ‘yoksul, parasız’, bir mesele üzerinde yerli yersiz fikir yürütme’ kavramları, paraya bakışımızı gösterir.

Para: Farsça, Lira İtalyanca, Kuruş Almanca, Kayme: Arapça, Mangır: Arapça, Dirhem: Farsça, Sikke: Arapça. Türkçe karşılığı sadece akçede var. Gümüş paradır.

Tarih içinde darbettiğimiz paraya “bürgus” denmiş mesela. Arapçada “pire” anlamına gelen bu paranın küçüklüğü nedeniyle elden kolaylıkla düşmesinden dolayı. Pire gibi görünmez oluyor anında. Ara ki bulasın.

Düşük ayarlarda gümüş para basılmış, bu paralar halk tarafından kullanıldıkça içeriğindeki yüksek bakır oranından kararmaya başlamış ve bu kuruş’a ‘kara kuruş’ denmiştir.

Darphaneler istenen değerde altın bulunmayan, tağşişli para bastığı için sık sık kapatılır. Nümismatikler bilirler, İslam ve Türk paraları zor bulunur. Çünkü zamana karşı dayanıklı değildir. Müzelerde görülenler de anında bir hükme zorlar insanı, doğuda neden para değersiz!

Tipinden bile belli.

Oysaki XIV. Louis’nin darphanesi Luis parası denen gümüş bir para darbeder. Zamanla Osmanlı kadınları küpe, kolye, bilezik yaptıkları için gerçek değerinden on katına çıkar. Bugün sandıklarda dolar/Euro sakladığımız gibi. Osmanlı’nın cebe konmayan parası yanında Fransız gümüşleri kadınlarımıza süs olur, kulağına küpe. Geldik mi “ak akçe kara gün içindir” sözüne.

Srebrenitza bugün katliamla anılır. Aslında Sırpça srebro (altın) kelimesinden gelir, altın kent. Osmanlı Bosna’yı fethedince gümüş madenlerine sahip olur. Zaten Gümüşhane, Niğde (Maden) gümüş yatağıdır. Kadınların küpe yapacağı bir gümüşü hiçbir zaman basamaz Sultanlar.

John Maynard Keynes, kapitalist sistemi yok etmenin en iyi yolu, paranın değerini düşürmektir, der. Bu sırrın önemini Türk Hükümeti anlamıştır ama doların değil, kendi parasının değerini düşürmekte azimlidir.
Bugünler kapitalizme açılmış büyük savaşların tarihidir. Ülkemiz de savaş meydanı. Tarih tekerrür eder sözünü tersinden anladığımız için kendi cüzdanlarımızı boşaltıyoruz. Oysa Keynes doların pul olmasını kastetmişti.

(Devam edecek)

Mustafa Everdi: Dini Var Parası Yok! (I)

Mustafa Everdi

Yazar, düşünür ve Noter'dir. Siyasetle ilgilenir, yayın dünyasıyla içli dışlı biri olarak bilinir...