/

1990’ların müzik ruhu Şebnem Ferah

11 mins read
1990'ların müzik ruhu Şebnem Ferah

1990’ların müzik ruhu Şebnem Ferah

1990'ların müzik ruhu Şebnem Ferah
Şebnem Ferah

“Sil Baştan” Şebnem Ferah’ın unutulmaz şarkılarından biri… Her insanın hayatında bir dönem olur ki yeniden sıfırlayak başlamak ister. Belki bir zorluktan belki bir ayrılıktan çıkmıştır. İşte böyle zamanlarda dinlenesi bir şarkı. Ruhunun derinliklerinde hissedeceğin, yeniden doğuşun başlangıç müziği. Sonrasında bir şeyleri değiştirmeyecek ama o an güç verecek bir şarkı. Ben de zaman zaman dinlerim. İlla büyük bir kırılma olması gerekmiyor. Canımı sıkacak bir şeyler olduğunda bana güç veren şarkıdır. Zamanın içinde kaybolduğunda elinden tutan bir dost gibi dinlersin. Kırılmış, yıkılmış hissettiğimde bir dua gibi… Ve size bir şey daha söyleyeyim bu şarkıyı pek çok defa dinlediğimde aynı şeylere tekrar dönerim. Yani yarım kalan hayatına; “Sil baştan” diye birşey olması mümkün değildir. Zaten, şarkı sana her şeyi silmeyi değil içindeki gücü keşfetmeni söylüyor. 

Bu evrende bazı insanların yetenekleri bizi şaşırtacak derecededir. Şebnem Ferah da bunlardan biri. Kendine özgü tarzının yanında özel bir yaratıcılık barındırıyor. Yani Barış Manço, Cem Karaca ve Sezen Aksu da hissettiğimiz bizim ruhumuza kalbimize dokunan sanatçı ruhu Şebnem Ferah’da da mevcut. Onlar 1970 ve 80’lerde çıktıysa 1990’ların müzik açısından ruhu Şebnem Ferah. Elbette o dönem bir çok değerli sanatçı çıktı. Ama kendi eserleriyle ve bu eserlerin etkisiyle bambaşka bir yerde duruyor. 

“Vazgeçtim dünyadan” sorgulamaları ile varoluşu anlamaya çalışan bir şarkı. Şimdi dünyadan vazgeçerken nasıl sorguluyor diyecekseniz. Her ne kadar bitiş ve karamsarlık imgeleriyle örülmüş olsa da varlığı ve hayatı anlama çabası var;

“Yürekler alınmaz pulla parayla

Kim yenmiş kaderi duayla”  

“Nerden geldim of, yolculuk nereye

Belki söyler of, sorarsam kadere” 

sözlerinden ben böyle sezinledim. Tabi ki herkes kendi duymamalarını hisseder. Bu arada Şebnem Ferah’ın kadınlık temalarını, kadın gücü, kadın varlığını şarkılarında işlediğini görürüz. 

 

“Yok sevenim arzuyla

Mezarlar bile küsmüş of, kadınca ölene” 

Yine “Deli kızım uyan” şarkısında özellikle kadın varoluşunun ağır bastığını hissedilir. 

Şarkılarında karamsarlık ve isyanın olduğu izlenimi olsa da “Sil Baştan” şarkısında olduğu gibi başlamak için insanın içindeki karamsarlıkları, kırgınlıklar, isyanı atmak gerekir. Bunu şarkılarına yansıtıyor.

“Mayın tarlası” kendiyle bir hesaplaşma  ve bunun sonucu bir farkındalık şarkısı. Kendi hayatımızı bir savaş alanına benzetmesi ve bu doğrultuda yaptığı her benzetim şarkıyı vurucu hale getiriyor.

“Mayın tarlasında dolaşıp durmuşum aşk sanıp da

Herkes arkamdan bağırmış kimseyi duymamışım” 

“Mayın tarlasında yürüyüp durmuşum aşk sanıp da

Tel örgülerde durmamış bir delikten geçmişim” 

“Sonunda, bedenim sağlam bulunmuş, yüreğim paramparça”

Bu şarkı bu havaya uygun gerilim içeriyor. Bir an mayın patlayacak duygusu veriyor. Zaten Şebnem Ferah, şarkının bir yerinde volümü artırıp bağırarak bizim o gerilimli bekleyişimizi bir oh diyerek sona erdiriyor. 

“Deli kızım uyan” şarkısı bence kadın temasının yanında Anadolu deyişlerinden izler ve ezgiler barındırıyor. Yerel ve mitolojik bir havası var. Sanki dağların ardından bir kurtarıcı gelecek. O kurtarıcı aslında -bence- insanın kendisine kendi gücüne işaret ediyor. İnsan kendi içinden, kendi evreninden güç alır .

 “Gönül uslanmayı bilmez

Düşlerim gerçek, gerçeğim yalan

Karlı dağların ardında biri yaşarmış

Bulut olur, yağmur olur, bize bakarmış

Hem yakın, hem uzakmış

Yanakları al almış” 

“Can kırıkları” kendi iç sesini hissettiğim şarkı. Elbette bütün şarkıları kendinden bir parça taşır ama bu şarkıda bunu daha fazla hissediyorum. 

“Benim belki de

Gizli bir bildiğim var

Elbette ağlarım

Benim can kırıklarım var

Senin gördüğün

Yanağımdan süzülenler

Asıl içimde

İçinde yüzdüğüm bir deniz var, var, var, var” 

Can kırıklarını onun hayatta kaybettiği yakınları. Gözyaşı bir denize dönüşmüş. Büyümüş ve artık acılardan ferahlığa, metanete ve üretmeye bir yönelim var. Şebnem Ferah diyor ki çok acılıyım ama acılarımdan bir güzellik yaratıyorum. Sanat ne garip değil mi? Ben bunu böyle algılıyorum ama başkası çok farklı bir yorum getirebilir. Bu şarkının sevdiğim bir yönü de nakarat kısmına kadar sanki dibe iniyorsun nakarat kısmında hızlıca tekrar tepeye cikiyormuşsun gibi oluyor. Bazen sırf bunun için; dibe vurup tekrar çıkmak için dinlerim. 

“Hoşçakal” en güzel veda şarkılarından. Hayatın sürüp gittiğini ve bizim devam etmemiz gerektiğini düşündürüyor. Bir şeylerin sona erebileceğini ve bunun doğal olduğunu söylüyor. “Bir kısrak gibi gelmişim dünyaya, şahlanıp gitmek içimde var… Hoşçakal…” Kadınlığa ve kendi içimizdeki güce yine bir vurgu var. Hoşçakal derken yakıp yıkıp yok saymak yok. “Bu garip bir veda olacak, çünkü aslında hep içimdesin

Ne kadar uzağa gitsem de, gittiğim her yerde benimlesin” Bu şarkı Şebnem Ferah’ın hayata bakışının tınılarını dinliyoruz. 

Biraz su biraz yeşillik, her yer benim evimdir

Taşırım dünyayı sırtımda, her dil benim dilimdir” 

Yazıyı sonlandırırken Şebnem Ferah’ in 10 Mart 2007 İstanbul konserine deginmek istiyorum. Bu konseri yazmasam eksik kalırdı. Konserde olanlar çok şanslı. Bir daha o atmosfer oluşur  mu bilemem. Videolardan izlediğimde konseri oluşturan herşey tam bir bütünlük içinde olduğunu görüyorum. Herhalde müzik tarihinde üzerinde cok yazılması ve tahlil edilmesi gereken bir olay. Herkesin Şebnem Ferah olduğu, Şebnem Ferah’ın binlerce seyirci olduğu mükemmel bir etkileşim. Müzisyeninden seyircisine müziğin büyüsüne kapılmış. Ama bu kapılmışlık diğer rock konserlerindeki kendinden geçme gibi değil. Herkesin birbirini fark ettiği ve aynı paydada buluşarak bütünleştiği ve bir yandan kendini anladığı bu yüzden de Şebnem Ferahlaştığı bir konserdi.

Esen Güney

Esen Güney Married She has a son and was born in Giresun. She lives in Istanbul. Since 2014, she has been working as a writer and publication editor at fikrikadim.com. She has published essays, stories and interviews. He still continues to write and conduct interviews.