Birahane darbesi ve Hitlerin Doğuşu

12 mins read
Munich Marienplatz during the failed

Birahane darbesi ve Hitlerin Doğuşu

Dünya tarihinde Hitler ve Nazizimden bahsediyorsak bunun ilk tarihi görüntüsü veya doğuşu diyelim Birahane darbesi ( Bürgerbräukellerputsch ) olarak isimlendirilen; Adolf Hitler, General Erich Ludendorff ve diğer Kampfbund liderleri tarafından Bavyera eyâletinin yönetimine el koymak amacıyla 8-9 Kasım 1923 tarihinde gerçekleştirilen başarısız bir darbe girişimidir. Çoğu insanın önemsemediği bu olayın nasıl meydana geldiğini araştırmamız aslında  Hitler ve partisini nasıl değiştirdiğini anlamamıza imkan tanıyacaktır.

Birahane darbesi ve Hitlerin Doğuşu
1923 Darbesi sırasında iktidarı ele geçirme girişimine katılan ilk Naziler

Almanya, galip devletlerin kendisine dayattığı Versay Antlaşması’nın ağır koşullarını yerine getirmeye çalışırken, bozulan ekonomiyi bir türlü toparlayamadı. Savaş sonrası kurulan Weimar Cumhuriyeti’nin halk nezdinde bir karşılığı yoktu. Çünkü dünya savaşı sonrasında aşağılanmış ve kaderine terk edilmişti ve ayrıca galip devletler tarafından kurulan bir devletti. Varlığı bile Alman halkını rahatsız etmekteydi. Weimar Cumhuriyeti’nin sağlam bir temeli de yoktu.  İnsanlar açlıkla boğuşuyor, yeni bir çözüm bulmak istiyordu. O yıllarda tüm dünyada deprem etkisi yaratmış olan Komünizm Almanya’da güç kazanmaya başladı. Nihayetinde, halkın üzerinde hiçbir otorite kuramamış bu yeni devlet, şiddeti giderek artan sokak savaşlarına engel olamadı.

Birahane Darbesi bu karmaşık dönemin sonucu ortaya çıktı. Hitler, parti üyeleri ve SA örgütü eşliğinde önce Bavyera hükümetini ele geçirecek ardından Berlin’e yürüyüp Weimar Cumhuriyeti’ni yıkacaktı. Bu plan başarısız oldu, önemli parti üyelerinin bir kısmı başka ülkeye kaçtı ancak Hitler, hemen tutuklanmaktan kurtuldu ve kırsal kesimde güvenli bir yere götürüldü. İki gün sonra tutuklandı ve vatana ihanetle suçlandı.

Birahane Darbesi Adolf Hitler, General Erich Ludendorff ve diğer Kampfbund liderleri tarafından Bavyera eyâletinin yönetimine el koymak amacıyla 8-9 Kasım 1923 tarihinde gerçekleştirdiği başarısız bir darbe girişimidir. Yaklaşık iki bin Nazi, şehir merkezindeki (Feldherrnhalle’ye yürüdü, ancak bir polis kordonuyla karşı karşıya kaldılar, bu da 16 Nazi Partisi üyesi ve dört polis memurunun ölümüyle sonuçlandı.

Hitlerin Doğuşu

Darbe, Hitler’i ilk kez Alman ulusunun dikkatini çekti ve dünyanın dört bir yanındaki gazetelerde manşetlere çıktı. Hitler, 24 gün süren yargılanmasında, tutuklanmasını, geniş çapta duyurulan ve kendi milliyetçi duygularını ulusa ifade etmesi için bir platform sağladı. Hitler vatana ihanetten suçlu bulundu ve Landsberg Hapishanesinde beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Burada mahkum arkadaşları Emil Maurice ve Rudolf Hess’e Mein Kampf’ı dikte ettirdi. 20 Aralık 1924’te, yalnızca dokuz ay yatmış olan Hitler serbest bırakıldı. Hitler, serbest bırakıldıktan sonra, odağını devrim veya kuvvet yerine yasal yollardan gücü elde etmeye yöneldi ve buna göre taktiklerini değiştirerek Nazi propagandasını daha da geliştirdi.

Hapse giren Hitler, bu başarısızlığın ardından bambaşka bir insana döndü. En önemli ve gelecek için belirleyici olacak değişiklik, iktidarın zorla değil siyasetle kazanılacağının anlaşılmasıydı. Nazilerin o zamana kadar Almanya’da yarattıkları imaj ciddiyetten uzaktı, her yerde olay çıkaran öfkeli bir gruptular sadece.

Bildiğimiz Hitler’in, yani ateşli konuşan, kitleleri peşinden sürükleyen, halka kendi derdini ve öfkesini izah edebilen o liderin doğuşu aslında bu hapishane sürecinde başlar. Cezasını çeken Hitler’in ve partinin çehresi de değişmeye başlar. Hitler özgürlüğüne kavuştuğunda Almanya’da bir huzur dönemi başlamıştı çünkü hükümet Amerika’dan borç para alıyordu. Ekonomi bir nebze olsun iyiye gidiyordu. Yani kitlelerin enerjisini öfkeden türeten böyle bir partiyi tercih etmesini gerektirecek bir neden kalmamıştı. Ama Hitler, bu nekahet dönemini kendisini geliştirmek için bir fırsat olarak gördü.

Önce konuşma üslubunu değiştirme yoluna gitti. Öfkeyi konuşmanın başından sonuna yaymanın karşı tarafta gülünç bir etki yarattığını gördü. Onu, konuşmanın belli noktalarında vurgulamak gerektiğini idrak etti. Hitler’in halka hitap ettiği söylevlerde yavaş yavaş yükseldiğini ve en can alıcı anda kendisinden geçer gibi konuştuğunu fark edeceksiniz. Eski Hitler böyle değildi, hitabeti güçlüydü ama küçük detayları kaçırıyordu. Değişime önce buradan başladı. Halka hitap ederken yüzünün ve vücudunun aldığı şekil önemliydi, bunun da düzeltilmesi gerektiğini düşündü. Kapalı bir mekanda hitabet denemesi provası yaparken Heinrich Hoffman’a fotoğraflar çektirdi. Konuşma yaparken nasıl göründüğünü merak ediyordu. Bu provayı farklı kıyafetlerle gerçekleştirdi, hepsinin fotoğrafını çektirdi ve buna göre nasıl giyinmesi gerektiğini de öğrenmiş oldu. Bu kadarla sınırlı kalmadı, parti planını da başından aşağı değiştirdi. Elit ve saygın olmalıydılar, Almanya’nın azınlığına değil çoğunluğuna hitap etmeliydiler ve halkı, kendilerinin bir grup serseri olmadığına inandırmak mecburiyetindeydiler.

Yenilenmiş Hitler, eskisinden çok daha farklı, çok daha çekiciydi. Özel balolarda yemeklere hücum eden konuşma sırasında ağzından tükürük saçan o komik iş bilmez adam yoktu. Şık giyinen, az ve öz konuşmaya dikkat eden birisi doğmuştu. Parti toplantılarında ve mitinglerde sorunları dile getirmekten ziyade problemlere getirdiği çözümü anlatmaya başladı ki bu da partinin ciddiyeti için bir kırılma noktasıydı. Fotoğraflarla antrenman yapmasının meyvesini topladı, elini ayağını nereye koyacağını bilmeyen ve sürekli bağıran eski Hitler’e nazaran, konuşmanın can alıcı yerlerinde sesini yükselten, daha sakin kalmaya özen gösteren ve vücudunu dizginleyebilen bir lider görünümündeydi.

Kitlenin çoğunluğunu ikna etme mecburiyeti propagandaya olan ilgisini arttırdı. Ona bu kadar önem vermesinin nedeni buydu. Böyle takıntılara kapılmasaydı belki de propagandanın ne kadar önemli bir güç olduğu anlaşılmayacaktı. Birahane darbesinin Hitler’de yarattığı bir takıntı da elitlikti. Hemen her koşulda elit çizgiyi tutturmak isteyen Hitler’in bu kompleksi, Nazi Almanyası dendiğinde akla gelen bir çok sembolün ve organizasyonun oluşmasına sebebiyet verdi. SA örgütünün bir avuç serseri olduğunu idrak etmiş onun yerine daha elit daha klas bir grup kurmak istemiş ve SS’leri yaratmıştır. Bugün kendisine hayran bırakan Nazi askeri üniformaları Hitler’in bu elit olma takıntısından doğmuştur. Nazi mimarisini ve nizamını yine Hitler’in bu kompleksine borçluyuz. Elit olma kaygısı, partinin birahanelerle sınırlı kalan etki alanını da genişletmiş, onu ülke çapında bir noktaya taşımıştır. Mahalle yönetecek kalibresi olmayan grup, Hitler’in değişimiyle koca bir ülkeyi, sonra bütün Avrupa’yı yönetecek hale gelmiştir.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.