Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Sanat ve Bir Eser Okuması

16 mins read
Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Sanat ve Bir Eser Okuması

Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Sanat ve Bir Eser Okuması

Avrupa’da kültür ve sanat çevrelerinde ilerlemenin lokomotifi gibi görünen Fütürizm, yirminci yüzyılın başında, pek çok tartışmayla ve ilerleme tutkusuyla gündeme geldi. Dönemine umulandan öte etkileri olduğu gibi, günümüzdeki düşünce ve açılımların temellenmesinde de etkileri fark görülmektedir. Fütürizm’in siyasi ortama etkileri yanında sanat dünyasına verdiği umulmadık ivme, ardından gelen savaş yıllarını ve kendinden sonraki dönemleri aşarak, göz önüne alınmaya değer veriler de bıraktı.

Fütürist manifesto ve ardındaki karmaşa, tartışmalar, sanatsal alanda her zaman var olan tartışmaların yeniden üretilmiş biçimleri midir? Diğer deyişle, sanatın kaynağına dönük olarak sürekli tartışılan, sanat; sanatçının iç dünyasını mı, yoksa Fütürizmde olduğu gibi dış dünyanın biçimlerini mi merkeze almalı gibi klasik konuların farklı şekilde ele alınışı mıdır, bilmiyoruz. Sanat felsefesine ait görünen bu yönü bir kenara bırakıyoruz. Ancak gelenekçilerin ve yenilikçilerin karşı karşıya olması durumu, toplumumuzda bugün de devam eden çekişmeleri hatırlatmaktadır. Bu durumun Avrupalı sanatçıların kendilerini yol ayırımında hissetmiş olmalarıyla benzerliği dikkat çekicidir. Fakat burada benzerlik makinanın gücüne ve hızına yetişmek isteyen içerikte değil, gelenek-yenilik ikileminden doğan bölünmede görülmektedir. 

Toplumumuzda bugünkü ikilem, batılılaşma döneminden beri gelişme ve ilerlemenin modeli görülen batıyı yakalama çabaları ile baş göstermiştir. Yenilikçi kanada ait görülen bu çabalar zamanla taklide dönüşmüş ve özgünlükten uzaklaşmaya sebep olmuştur. Gelenekçilerin bu duruma tepkileri ise batıya ait gördükleri değerlerin; estetik bilimi ve sanatın da dışlamasına sebep olmuş, ilahi ve aşkın olanın (Aristoteles ideasına benzetilebilir), gerçek sanatın yerine konmasıyla sanat olanın değersizleşmesi gibi bir eğilime sebep olmuştur.  Bu çekişmede geçen zamana rağmen, sanatı merkeze alan samimi bir yaklaşımı hala yakalamış değiliz. 

Avrupa’da1909’un gergin ve coşkulu sanat ortamına dönecek olursak söylenenler iki başlıkta toplanıyordu. Modern sanatçı ya geleneğin yerleşmiş sınırları içinde kalıp, var olan ilginin içinde kalmaya devam edebilirdi, ya da insanlığın bilgi birikimi olan teknolojik dünyanın anlayış ve kültürünü merkeze alan arayışlar ve yapılanma içinde olabilirdi. Klasik gelenekte temel ölçü olarak kullanılan insan vücudu yerine makine konmuş, P. Cezanne makinaya sevgiyi değil ama nesnelerin fizikselliğine çoktan dikkat çekmiş, doğayı temel geometrik formlarda görmek gerektiğini salık vermişti. Braque ve Picasso’nun kompozisyonlarına geometri hakimdi ve bu makinaların formuna elverişli bir akımdı. Kübizm farklı malzeme ve tekniklerle biçim diliyle uğraşırken Fütürizm ise hız faktörünü öne çıkarıyordu. Bu dönemde Fütürist akım içinde, Kübizmin biçim diliyle devinimi birleştiren sanatçılardan söz edilebilir. Bu sanatçılardan birisini,1914 kuşağı ressamlarından bazılarının da hocası olan Fernand Léger’i  “Kağıt Oyuncuları” adlı eseriyle tanıyalım. 

Fernand Léger- Kağıt Oynayanlar

20.yüzyıla damgasını vuran ressamlardan biri olan Fernand Léger, sanat yaşamı boyunca çağdaşlarından ve çağının dinamiklerinden beslenen bir sanatçı olmuştur. Fütüriz’in sanat anlayışını Kübizm ile birleştiren çalışmalarından birisi de onun  “Kâğıt Oyuncuları” adlı resmidir.

Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Sanat ve Bir Eser Okuması
Fernand Léger, Kâğıt Oyuncuları, 1917, T.Ü.Y.B.,129×193 cm., Kröller-Müller Müzesi, Otterlo.

Léger’in resmi ilk bakışta geometrik kurgusu ile dikkat çekiyor. Bir makinanın veya bir robotun parçalarını çağrıştıran resim yüzeyine dağılmış parçalarla karşı karşıyayız. Bu parçaların kollar, eller, parmaklar, baş olduğunu ve hatta dikkatlice bakınca burun, göz gibi parçaların da bulunduğunu görüyoruz. Resmin sağ alt bölümünde ve gerideki bölümlerde iş anında giyilen baret veya askerlerin giydiği miğfer olabilecek küresel formları görüyoruz. Sol üst köşedeki kırmızı silindirin altında, dikkatle bakınca, tüm bu geometriden ayrı odaklanmış bir göz fark ediyoruz. Fonda sarı zemin, gri geometrik formların arasında merdiven basamağını hatırlatan ritmik kırmızların dağılımı var. Tam bu arada ortada ve yukarı yakın bir alanda net bir pipo görünüyor. Ardından sağdaki miğferli figürün de piposu olduğunu fark ediyoruz. Burada çocukluğumuzda çok sevdiğimiz. bazı gazetelerin hafta sonu eklerinde rastladığımız; kaç tane pipo olduğunu bulun diyen bulmacaları hatırlıyoruz ve emin olduktan sonra, pipo aramayı bırakıyoruz. Bu resimde robot gibi işlenmiş figürler olduğuna kanaat getiriyoruz.

Bu resmin kompozisyonuna geometrik formlar, siyah ve gri renkler hakimdir. Bundan başka zeminin fonunda sıcak renk olan sarı rengi ve basamak ritminde araya dağılmış kırmızı renkleri görüyoruz. Resmin ön planındaki büyük parçaların arasında iskambil kağıtlarını şüphe bırakmayacak şekilde algılıyoruz ve figürlerin kağıt oynadığını anlıyoruz. Ardından askerlerin rütbelerini hatırlatan simgeleri de görmeye başlıyoruz Mekanın, yani oyun oynanan yerin ise askerlerin ranzaları ve sarı renginde yatak örtüsü; battaniye olabileceğini düşünüyoruz. İlerdeki yuvarlakları da, sigara ve pipolardan çıkan dumanların baloncukları olabileceği düşüncesi ile birleştiriyoruz. 

Burada savaşla ilgili trajik olan ya da savaşa dair net olarak bir şeyler anlatan hiçbir şey yoktur. Askerlerin yüzü ve dolayısıyla herhangi bir ifadeleri de bulunmamaktadır. Resimdeki askerler koni, namlu, piramit ve borulara indirgenmiş ve yalnızca rütbeleri ve nişanlarıyla ayırt edilecek hale gelmiştir. Askerlerin kâğıt oynadığı alan dardır ve etrafı arka plandaki dikey çizgiler, merkezdeki kırık çizgiler ve geometrik şekillerle çevrelenmiştir. Resimdeki miğferler, askerlerin kolları, bacakları ve pipolarından tüten dumanlar makine ürünü biçimlerin diliyle ele alınmıştır. Gri ve tonlarının baskın olduğu eserde, parçalanmış bu metal malzemeler yüzeyde birçok noktada tekrar edilmiştir. Askerler, askerlerin miğferleri, kolları bacakları, pipolarından tüten duman, üzerinde kağıt oynadıkları battaniye-bütün bunlar makine ürünü biçimlerin diliyle bize seslenir. Biçimlerin tekrarında uçak motorunun ve makinalı tüfeğin kesik kesik atışlarını duyar gibi oluruz.

F.Léger, hastanede kaldığı süreyle, cephede geçirdiği zaman arasındaki yaşantılarını 1917’de yaptığı “Kağıt Oyuncuları adlı en büyük tablosunda ortaya koymuştur. Bu resim; aynı amaç, aynı üniforma içinde bir araya gelmiş, birbirine benzeyen askerlerin kurduğu yakın bağları yansıtmaktadır.  

Fütürizm ve Diğer Sanatlar

Bir düşünce hareketi ve atılım çabasının uzantısı olarak doğan Fütürizm sadece resim alanını değil, plastik sanatların tümünü, görsel ve sahne sanatlarını, tiyatro, sinema ve hatta edebiyatı etkilemiş ve günümüze kadar da zaman zaman Mussolini İtalya’sında olduğu gibi çeşitli toplumlarda, tekrar canlandırılmaya çalışılmıştır. 

 Kübizmin popülerliğinden yaralanan Fütürist resim, dünyanın güzelliğini onu betimleyerek değil, teknolojinin benzeşimlerinin yerine geçecek renkleri ve ritimleri yansıtarak göstermeyi amaçlıyordu. Fütüristler bu etkiyi sinemada da yapmaya çalışmışlar ve etkileyici sonuçlara ulaşmışlardır. Sinemada geçmişin imkansızlıklarından kurtulma çabası ve bilim-kurgu gibi konuları gerçekleştirme eğilimi hakim olmuştur.  Bu açıdan filmlerde yaratılan kurgusal teknolojilerin günümüzde kullandığımız araçlara dönüşmesi, bilimsel ve kültürel alanlarda ki değişimleri etkilemesi açısından büyük önem taşımaktadır. 

Birinci Dünya savaşı sonrası, savaşın beklenen çözümü getirmemesi, sanatın ise beklenen katkıyı yapamadığı, her şeyin boş ve anlamsız olduğu anlayışının, karamsarlığın yıllarıdır.  Bu yılgınlık ve tepkisellik Dada sanat hareketinin doğumunu hazırlayacaktır. Mrscell Duchap’ın 1917’de pisuarı “Çeşme”adıyla sergilediği ve sanattaki büyük kırılmanın yaşandığı sanat nedir? Sorusunu gündeme getirdiği arayış yıllarıdır.

Birinci Dünya Savaşı ve Türkiye Sanat Ortamı

Geriye dönük değerlendirme yaptığımız bu çalışmada, yukarıda anlattığımız olaylar ve olgular gerçekleşirken ülkemizdeki sanat ortamında neler olduğu sorusu akla gelebilir. 

Birinci Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı sonrası süreçte plastik sanatlar alanı Savaş sonrası dönemin sanatını değerlendirebilme gibi konularda beklentileri karşılayabilme olgunluğuna henüz ulaşamamıştır. Sanayi-i Nefise Mektebinden Avrupa’ya eğitim için gönderilen ve resim sanatı tarihimizde 1914 kuşağı olarak anılan sanatçılar savaşın başlamasıyla yurda döndüler. Avrupa’da gerek görüşleri gerekse eserleri ile pek çok sanatçıyı etkileyen F. Leger’in birçok sanatçımızı da etkilemiş olduğu, atölyesinde eğitim görmüş Cemal Tollu, Nurullah Berk, Erol Akyavaş, Salih Urallı gibi sanatçılarımızın resimlerinde de hissedilmiştir.  Bu sanatçılarımızla estetik yaklaşımı değiştirmeye yönelik çabalar önem kazanır. 

Sanatla haşır neşir olduğumuz günler dileğimle

Kaynak:  Adnan Turani Dünya Sanat Tarihi –Norbert Lynton Modern Sanatın Öyküsü

Yazarın diğer yazısı için TIKLA

Mukadder Özdemir Balakoğlu

Sanat eğitimi uzmanı.  Yıldız Teknik Üniversitesi Temel Eğitim Bölümünde Öğretim Görevlisi. Alanında “Sanat Eğitiminde Duyusal Algı ve Estetik” ve “Duyusal Algı Eğitiminde Resim Uygulaması” adlı kitapları vardır. Bazı resimleri bazı özel kolleksiyonlarda bulunmaktadır.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386