“Türkiye-Körfez ilişkilerini geleneksel sınırların ötesine taşıma zamanı”

10 mins read
"Türkiye-Körfez ilişkilerini geleneksel sınırların ötesine taşıma zamanı" olarak atılmış.

“Türkiye-Körfez ilişkilerini geleneksel sınırların ötesine taşıma zamanı”

Türkiye son dönemde değişen bölgesel dengelerle birlikte Körfez ülkeleriyle ilişkilerini tekrardan geliştirme yalına yöneldi. Bu bağlamda geçen içerisinde önemli isimleri ağırladı. Bunlar Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif bin Rashid Al-Zayani ve BAE’nin fiili veliaht prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al-Nahyan’dı.

Türkiye’nin bu atılıları hem bölgede hem de bölge dışında çok ses getirdi ve aktörlerce de dikkatlice takip ediliyor. Özellikle BEA ile yakınlaşmanın körfez de kimi dengeleri değiştirebileceği konuşulsa da Türkiye’de önemli sorunlardan biri Körfez ülkelerinin siyasiler ve tomlum tarafından yeterince tanınmaması. ArapNews yazarı Sinem CENGIZ’de köşesinde bu konuya değiniyor. Yazının başlığı “Türkiye-Körfez ilişkilerini geleneksel sınırların ötesine taşıma zamanı” olarak atılmış.

Author
Sinem CENGIZ

Neredeyse on yıllık gergin ilişkilerden sonra, geçen ay Ankara iki üst düzey Körfez yetkilisini misafir etti: Birincisi, Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif bin Rashid Al-Zayani ve ardından Abu Dabi ve BAE’nin fiili veliaht prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al-Nahyan. İkincinin ziyareti, özellikle Körfez ülkesinin yapması beklenen yatırımlara odaklanarak, siyasi ve ekonomik açılardan Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerde son zamanlarda yaşanan çözülmeyi ele alan medyada büyük ilgi gördü.

Ancak Türkiye-Körfez ilişkilerinde yeni bir dönem başlayacaksa, yakınlaşma sürecini hızlandırmak ve her iki taraf için uzun vadeli faydalar sağlamak için siyaset ve ekonominin ötesine geçmeli ve sosyal, kültürel ve medya boyutlarını da içermeli.

Ne yazık ki Türk tarafında, Körfez’le ilgili analizlerin çoğu petrol ve ekonomi ya da güvenlik paradigmaları üzerine odaklanmakta ve nihayetinde bu eşsiz bölgedeki iç ve sosyopolitik boyutların kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını engelleyen indirgemeci bir görüşe yol açmaktadır. Körfez, sahip olduğu enerji kaynakları ve coğrafi konumu nedeniyle gerçekten büyük önem taşımaktadır. Ancak bu ülkeleri farklı açılardan okumak söz konusu olduğunda, halkı, kültürü ve dili eşit derecede önemlidir.

Körfez bölgesi Türkiye’de tartışmalara ancak kriz zamanlarında ya da iki taraf arasında ekonomik ya da güvenlik temelli büyük anlaşmalar imzalandığında gündeme geldi. Türk-Körfez ilişkilerine yönelik bu gelenekçi görüşün ötesine geçmek için ne yapılabilir ve yeni işbirliği alanları nasıl keşfedilebilir?

İkili ilişkiler, potansiyel işbirliğine kapı açabilecek birçok seviyeye sahip. En görünür seviye devlet başkanları ve yetkililer arasındaki resmi temas iken, diğer seviyeler sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, iş adamları ve medya arasındaki resmi ilişkileri destekleyecek ve güçlendirmeye yardımcı olabilecek temasları da içermelidir. Bu aktörler arasında gayri resmi diyaloğu içeren bu seviyeler, sadece ülkeler arasında köprüler kurmakla kalmaz, aynı zamanda yeni bakış açılarını da teşvik eder.

Çoğunlukla Track II diplomasisi olarak adlandırılan bu süreç, özellikle kriz zamanlarında ve sonrasında ülkeler arasında anlayışı geliştirmede çok önemli bir rol oynar. Böyle bir süreci başlatmak, devlet seviyesinin ötesinde daha yakın bağlantıları teşvik eder ve ayrıca her ülkenin bölgedeki etkinliği ve öncelikleri hakkında daha derin bir anlayış sağlayabilir. Ancak kurumlar arasında etkin ve verimli gayri resmi diyalog kanallarının açılabilmesi için doğru bilgi, birikim ve deneyime sahip akademisyenler, gazeteciler ve STK’ların bir araya getirilerek Türkiye-Körfez ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlanması gerekmektedir.

STK işbirliği, medya alışverişleri ve iş bağlantılarının yanı sıra, öğrenciler ve akademisyenler için dil bursları da her iki tarafın kültürel ve sosyal dinamiklerinin anlaşılmasına yardımcı olabilir. Kültürel temas, değişen zamanlarda bağları yeniden ayarlamaya yardımcı olabilecek resmi olmayan ilişkiler için bir fırsat sağlar. Kültürel bağlamları anlamak, bu yakınlaşma sürecinde ilerleme kaydetmenin anahtarı olmaya devam ediyor. Hem Türkiye hem de Körfez ülkeleri, kurumlar ve halk arasında kültürel diyalog için etkili araçlara sahiptir. Özellikle halk diplomasisi olarak da bilinen kamu diplomasisi, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkileri yıllarca süren gerilimin ardından onarmanın önemli bir yoludur.

Ayrıca, Türkiye-Körfez ilişkilerinde gelecekteki fırsatların ve zorlukların tartışılması için toplumda önemli seslere sahip gençlerin dahil edilmesi önemlidir. Medya, bağların dönüştürülmesinde önemli bir rol oynadığı için diplomatik ilişkilerin de ayrılmaz bir parçası haline geldi. Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında son 10 yılda yaşanan gergin ilişkilerden en çok etkilenen alanlardan biri de medya oldu. İki tarafın devlete ait medya kuruluşları arasında bir forum oluşturmak için daha fazla çaba sarf edilebilir.

Akademi, daha fazla dikkat gerektiren başka bir alandır. Uzun yıllar boyunca hem Türk hem de Körfez akademisyenleri diğer tarafı anlamak için çoğunlukla Batı odaklı ikincil kaynaklara güvendiler. Ancak Körfez’deki veya Türkiye’deki gelişmeleri açıklamak için Batılı bir bakış açısına başvurmak, yalnızca gerçeklikten bir kopuşu göstermekle kalmaz, aynı zamanda iki tarafın daha fazla ilgiyi hak eden çalışmalarına da katkı sağlamaz.

Son on yılda, bölgedeki siyasi gelişmeler belirsizlik ve öngörülemezlik yaratmış ve geleneksel diplomatik ilişkilerde bir değişikliğe yol açmıştır. Devletleri ilgilendiren meseleler, hükümetlerin kolayca dolaşamayacakları kadar çekişmeli hale geldiğinde, diplomatik olmayan kanallar, ikili ilişkiler için kritik olan konularda devletler arasındaki iletişimi sürdürmeye yardımcı olabilir.

Geçtiğimiz on yıl, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında böyle bir kanalın var olmadığını göstermiştir. Bu yeni çağda, bir tane başlatmak çok önemli olacaktır

Bu kanal hiçbir şekilde devlet düzeyindeki ilişkilerin yerini tutmasa da, stratejik ulusal çıkarlara hizmet edebilecek ve ilgili hükümetlerin yapamayacağı şekilde ortak zemin bulabilecek tamamlayıcı bir forum olarak önemli olacağına inanıyorum. Bu nedenle, sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, gazeteciler ve iş adamları arasındaki gayri resmi toplantılar yoluyla, bu diyalog Türkiye ve Körfez ülkeleri arasındaki karşılıklı uzun vadeli faydalar için ikili çabaları tamamlayacaktır.

Kaynak Link

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.