Berlin’in Kiev’e askeri yardım sunmaması nedeniyle yapılan eleştirilere yanıt veren Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Kiev’e 5 bin miğfer gönderdiklerini hatırlatırken çatışma bölgelerine silah tedarikine dair kriterlere sıkı sıkıya bağlı olduklarını belirtti.
Bugün Washington’da ABD Başkanı Joe Biden’la bir araya gelerek Ukrayna’daki durumu istişare edecek olan Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ziyaret öncesinde Washington Post’a demeç verdi.
‘Almanya’nın genel politikası’
Şansölye Scholz, Almanya’nın Ukrayna’ya askeri yardım sunmaması nedeniyle yapılan eleştiriler hatırlatıldığında, şunları söyledi:
“Birincisi, Ukrayna bize miğfer gönderme talebiyle başvurdu ve bu talebe yanıt verdik. İkincisi, kriz bölgelerine silah ihraç ederken bağlı olduğumuz sert ihracat kriterleri var. Almanya’nın silahlara yönelik ihracat kısıtlamaları uzun süredir devam ediyor ve bir önceki hükümet de bunu yaptı.”
‘Ukrayna’nın en büyük ekonomik destekçisiyiz’
Almanya’nın Ukrayna’nın en büyük ekonomik destekçisi olduğunu kaydeden Scholz, son 7 yıl içinde Kiev’e 1.75 milyar euro tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.
Merkel, Zelenskiy’in talebini bizzat geri çevirmişti
Bölgede tırmanan gerilime rağmen Ukrayna’ya silah tedariki yapmayı reddeden Almanya, giderek sertleşen eleştirilerin hedefinde kalıyor.
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Kiev’e silah tedarik edilmesi yönündeki talebini bizzat reddettiği Alman basınına yansımıştı.
Hollanda’yı da aynı yöne itmişti
Bild’e konuşan bir kaynak, Merkel’in mayıs ayında veto hakkını kullanarak Kiev tarafından parası ödenen ABD yapımı Barrett tüfeklerinin ve Litvanya yapımı İHA-savar silahların tedarikini engellediğiniaktarmıştı. Kaynak, “Merkel hükümeti, satışa karşı çıkan tek ülke oldukları yönünde izlenim bırakmamak için Hollanda’yı bu kararı desteklemeye zorladı” demişti.
Almanya’da hükümet, prensip olarak çatışma yaşanan bölgeleri bulunan ülkelere silah sevkiyatı yapmıyor.
Almanya’nın Ukrayna’ya silah göndermemesinin diğer nedenlerinden birisi de silah temininin diplomatik çabalara zarar verebileceği endişesinden kaynaklanıyor.
