Turkiye Politik: Bitmeyen Fısıltı 100. Yılda Lozan Ortadan Kalkacak

14 mins read

Turkiye Politik: Bitmeyen Fısıltı 100. Yılda Lozan Ortadan Kalkacak

1923 yılında taraf ülkelerin vardığı anlaşma ile imzalanan Lozan Antlaşması gerçekleştiği gündün bugünlere kadar hep bir şekilde tartışma konusu oldu. Lozan’ın bir zafer olduğu teorisinin yanında bir kayıp ya da bir hezimet olduğu iddiası da savunuldu. Bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın, Lozan’a yönelik eleştirileri siyasette çok radikal ifadeler olarak yerini almış gündem oluşturmuştu. Erdoğan o gün yaptığı açıklamada şu sözleri kullanmıştı: “1923’te Lozan’a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada.”

Turkiye Politik: Bitmeyen Fısıltı 100. Yılda Lozan Ortadan Kalkacak

 

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace’ta imzalanmış barış antlaşmasıdır.

Dikkat ederseniz antlaşmayı kabul eden ülkeler arasında Yunanistan’da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu antlaşmadan Yunanistan’ın karlı çıktığını düşünüyor olmalı ki aynı açıklamanın devamında şu cümleleri kullanıyordu; “İşte şu an Ege’yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik. Zafer bu mu? . Erdoğan’ın bu cümlelerinin Yunanistan’a kaptırılan adalarla ilgili olduğu kesin. Tabii bir de Lozan’ın 100 yıl sonra geçersiz olacağı iddiaları da her dönem gündemimize girer.  Her ne kadar  diplomatlar, tarihçiler, akademi ve entelektüel çevreler bu duruma itiraz etseler de bir şekilde bu fısıldı yayılır ve hiç bitmez. Lozan antlaşmasının sona ermeyeceğini, geçersiz olmayacağını belirten Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Sevtap Demirci, bu fısıltılı gündeme itiraz olarak; “Hem Türkiye’de hem İngiliz arşivlerinde benim neredeyse görmediğim belge kalmadı. Bu belgelerin hiç birisinde bu antlaşma 100 yıl sonra sona erecektir veya bir bitiş tarihi vardır diye bir şey yok.”  sözleriyle açıklık getirse de bu fısıltı gündemimizden hiç düşmeyecek gibi. İlber Ortaylı’da Hürriyet‘deki köşesinde bu konuyu tekrar gündeme getiriyor. İlber Ortaylı’nın yazısının başlığı “2 yıl sonra, yani 100’üncü yıldönümünde ortadan kalkacağı konuşulan antlaşma: Lozan”

İşe o yazından bölümler….

İlber Ortaylı
İlber Ortaylı

Lord Curzon’un ihtiyat tedbirleri arasında antlaşmanın yeniden ele alınacağı konusunda verdiği beyanat açıktır. Ne var ki bu istek kabul görmüş değil. Birtakım grupların amali (emelleri) ve ham hayali için 100. yılın gelmesini boşuna bekleyenler hariç, bilimsel bir Lozan kutlamasına hazırlanmalıyız.

İKİ yıl sonra Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümü geliyor. 1922’nin 21 Kasım’ında Lozan Barış Görüşmeleri ismi geçen şehirdeki meşhur otelde başladı. Seksiyonlar ayrı yerlerdeydi. Göl kenarındaki Uşi bölgesinde de Yunanistan’la olan anlaşmalar, müzakereler yürütüldü. Şehrin idari yapısının harekete geçtiği anlaşılıyor. Müthiş tedbirler alındı. Otel personeli çok lisan bilenlerden ilave adamlarla zenginleştirildi.

MÜTHİŞ BİR SİNİR HARBİ

Türkiye bir geçişteydi. Delegelerin kalpakları yanında İsmet Paşa Avrupalı diplomatlar gibi frak ve silindir şapkayı tercih etmişti. Silahlarımızın girdiği kadar yeri aldık. Ne bir atiyye yapıldı ne de kaybettik. Asıl problem Musul ve boğazlardı… Lozan’ın boğazlar statüsü şüphesiz ki mütareke dönemine göre çok daha ileri bir adımdır. Fakat bugünkü, lehimizdeki rejim on sene sonraki Montrö ile geldi. Asıl büyük kavga kapitülasyonlardaydı. Bu yüzden de sulh görüşmeleri bir ara kesildi. Lord Curzon ile İsmet Paşa arasında müthiş bir sinir harbi vardı. Beyhude küstahlıkla tutarlı inatçılığın kavgası; inatçılık kazandı.

‘MUDANYA’DAN GELDİK’

Fransa, antlaşma görüşmelerinin ortasında bu antlaşmanın yeni tartışmalar yaratacağını ve başka bir belirgin sonuç sağlamayacağını belirtti. Bu, Türk delegasyonunun Şubat 23’te toplantıyı terk etme nedenidir. Curzon isteklerini “Trenim akşam altıda kalkıyor, ya evet ya hayır” gibi kaba bir başöğretmen edasıyla ortaya koymuştu. Hatta bir ara CurzonMondros’ta Türklerin Birinci Harb’e girerken kaldırdıkları kapitülasyonları, İtilaf Devletleri’nin lehlerine çözüm için vaatte bulunmalarından söz ettiğinde, Paşa’nın cevabı “Biz buraya Mudanya’dan geldik” oldu.

Birinci Cihan Savaşı büyük devletlerin kızgınlığı ve bu harpte büyük devlet adamları gibi şahsiyetler ortaya koyamamasıyla bitmiştir. Yeni Türkiye savaşta ve barışta bu keşmekeşin dışında kalmayı ve devlet adamı kadrolarını önemli bir mirasın yarattığı zaferi kazanmasıyla bitmiştir. Fransız Başbakan Raymond daha başından İngiltere’yi yüzde yüz desteklemekten vazgeçti. Daha evvelki görüşmelerinde Benito Mussolini ise “bu görüşmelerin sonuç sağlayamayacak olduğunu ve hiç ilgilenmediğini” söylemişti.

MÜTHİŞ BİR SİNİR HARBİ

Türkiye bir geçişteydi. Delegelerin kalpakları yanında İsmet Paşa Avrupalı diplomatlar gibi frak ve silindir şapkayı tercih etmişti. Silahlarımızın girdiği kadar yeri aldık. Ne bir atiyye yapıldı ne de kaybettik. Asıl problem Musul ve boğazlardı… Lozan’ın boğazlar statüsü şüphesiz ki mütareke dönemine göre çok daha ileri bir adımdır. Fakat bugünkü, lehimizdeki rejim on sene sonraki Montrö ile geldi. Asıl büyük kavga kapitülasyonlardaydı. Bu yüzden de sulh görüşmeleri bir ara kesildi. Lord Curzon ile İsmet Paşa arasında müthiş bir sinir harbi vardı. Beyhude küstahlıkla tutarlı inatçılığın kavgası; inatçılık kazandı.

‘MUDANYA’DAN GELDİK’

Fransa, antlaşma görüşmelerinin ortasında bu antlaşmanın yeni tartışmalar yaratacağını ve başka bir belirgin sonuç sağlamayacağını belirtti. Bu, Türk delegasyonunun Şubat 23’te toplantıyı terk etme nedenidir. Curzon isteklerini “Trenim akşam altıda kalkıyor, ya evet ya hayır” gibi kaba bir başöğretmen edasıyla ortaya koymuştu. Hatta bir ara CurzonMondros’ta Türklerin Birinci Harb’e girerken kaldırdıkları kapitülasyonları, İtilaf Devletleri’nin lehlerine çözüm için vaatte bulunmalarından söz ettiğinde, Paşa’nın cevabı “Biz buraya Mudanya’dan geldik” oldu.

Birinci Cihan Savaşı büyük devletlerin kızgınlığı ve bu harpte büyük devlet adamları gibi şahsiyetler ortaya koyamamasıyla bitmiştir. Yeni Türkiye savaşta ve barışta bu keşmekeşin dışında kalmayı ve devlet adamı kadrolarını önemli bir mirasın yarattığı zaferi kazanmasıyla bitmiştir. Fransız Başbakan Raymond daha başından İngiltere’yi yüzde yüz desteklemekten vazgeçti. Daha evvelki görüşmelerinde Benito Mussolini ise “bu görüşmelerin sonuç sağlayamayacak olduğunu ve hiç ilgilenmediğini” söylemişti.

HÂLÂ KITLIK ÇEKİYORUZ

Türkiye, Sovyet Rusya’nın yaptığının aksine borçları ödememek gibi bir tavrı olmayacağını belirtmiştir. İki yıl sonra temmuz ayında Birinci Harb’i bitiren ünlü antlaşmanın 100. yılını kutlayacağız. Rahmetli Seha Meray Hoca’nın tam tercüme yayımladığı kongre zabıtları, metinleri ve nihai senet dışında hâlâ art planı araştıran literatürün kıtlığını çekiyoruz. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden önemli bir olayıdır, Lozan…

KUTLAMAYA HAZIRLANMALI

Antlaşmanın 100. yılında Lozan hükümlerinin bir ölçüde kalkacağı efsanesi Curzon’un ihtiyat tedbirleri arasında bu antlaşmanın yeniden ele alınacağı konusunda verdiği beyanat açıktır. Ne var ki bu istek kabul görmüş değil. Bir konferansın sonuçlarını tayin edecek tartışmalar sırasında her şey ileri sürülebilir. Birtakım grupların amali (emelleri) ve ham hayali için 100. yılın gelmesini boşuna bekleyenler hariç, biz bilimsel ve öğretici bir Lozan kutlamasına hazırlanmalıyız. Çünkü bırakınız milleti, politikacılar ve okumuşlar bile hâlâ Lozan’ı okumuş değil.

Kaynak link

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2381 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2381): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2141): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2381