Uçan araba dünyayı değiştirebilir
Yerde daha az araba trafikte tıkanıklığı azaltacak, yollara ihtiyaç kalmayacak. Bu durum Parklara ve yeşil alanların artışına neden olabilir
Orijinal Blade Runner filmi, 2019’un hayali bir Los Angeles şehrinde, “hava araçları” ile dolu göklerden asit yağmurunun düştüğü fütüristik bir şehirde çekildi. Filmin 1982’deki ilk çıkışından bu yana teknoloji, Hollywood’un asla tahmin edemeyeceği şekillerde gelişti -selfie çubukları, cinayet dronları, hashtag politikası – yine de hoverkraft taksiler, bilim-kurgu romanları ve tema parkı gezileri için ayrılmış alanlar- hala çok uzak bir fantezi gibi görünüyor o dönem yazarları için.
Aslında, uçan arabalar gerçektir – ve önümüzdeki yıllarda nasıl gidip geldiğimizi, çalıştığımızı ve yaşayacağımızı şekillendirebilirler. Pil enerjisi yoğunluğu, malzeme bilimi ve bilgisayar simülasyonundaki gelişmeler, elektrikli planörlerden sabit kanatlı araçlara ve dört pervaneli dronlara kadar bir dizi kişisel uçan aracın (ve onların çalışmasına izin verecek navigasyon sistemlerinin) geliştirilmesini teşvik etti.
Bu uçaklar, Blade Runner’ın hayallerine tam olarak benzemeyebilir. Ama o kadar da uzakta değiller. Ticari bir uçaktan çok daha küçük olanların çoğu, dikey kalkış ve inişe izin veren kanatlar yerine rotorlarla tasarlanmıştır. Örneğin eğimli rotorlar, daha uzun mesafelerde ileri uçuşta verimlilik sağlarken, çoklu motorlar havada uçuş sırasında gürültüyü azaltmak için tasarlanmıştır. En önemlisi, bu araçlar, özellikle trafiğin tıkandığı şehirlerde, bireyler için geleneksel ulaşım yöntemlerinden daha hızlı işe gidip gelme imkanı sunmak üzere tasarlanmıştır.
Şu anda, otonom kentsel uçak pazarı hala biraz Vahşi Batı gibi sitemsiz, düzensiz. Düzinelerce start-up şirketi ticari jetpack’ler, uçan motosikletler ve kişisel hava taksileri geliştirmek için yarışıyor. Girişim kapitalistleri, otomobil ve havacılık şirketleri (hatta hırslı Uber Elevate ile birlikte araç paylaşma şirketi Uber), 2040 yılına kadar 1.5 trilyon dolar (1.1 trilyon sterlin) değerinde olabilecek gelişen endüstride iddialı çalışmalarda bulunuyor. Bu yeni ulaşım alanını yönetecek politikalar ve güvenlik standartları için.
Örneğin, Massachusetts merkezli Terrafugia tarafından üretilen Transition isimli uçan araba kalkış için onaylandı. Forbes raporlarına göre şirket uçuşa elverişlilik sertifikasını aldı. Bu onay ardından, 2006 yılından bu yana uçan araçlar üzerinde çalışan Terrafugia, otomobillerin tasarımı üzerine yapılan 80 günlük testin de tamamlandığını bildirdi.
Ancak, uçan arabalar piyasaya çıksa da onlara sahip olmak biraz daha zaman alacak. İlk çıkan uçan arabaların, pilotlar ve spor pilotu sertifikasına sahip kişiler tarafından sürülebileceği söylenmekte.
Terrafugia, ürettikleri araç ile ilgili şöyle diyor: ’’Transition, dünyanın ilk pratik uçan arabası. İki koltuğu olan araç yola uygun ve hafif. Ayrıca, bir dakikadan kısa bir süre içinde uçuş ve yerde sürüş modları arasında geçiş sağlayabiliyor.’’
Terrafugia’nın başkan yardımcısı ve genel müdürü Kevin Colburn’e göre araç 2022’de piyasaya sürülmeye hazır olabilir.
Uçan Arabalar Otonom Olacak mı?
Otonom uçuş, otonom sürüşten daha kolaydır çünkü gökyüzündeki engeller daha azdır ve basit bir radarla tespit edilebilirler. İlk çıkan uçan arabalar insan sürüşlü olsa da hava trafiğindeki yerleri arttıkça ve teknoloji geliştikçe otonom olmaları mümkündür.
Her uçan araba ile sürekli iletişim halinde olacak bir otomatik hava trafik yöntemi sistemi, gökyüzündeki uçan araba sahasını kontrol etmek ve düzenlemek için kullanılabilir.
Uçan Arabaları Sürmek Pahalı Olmayacak mı?
Uçan arabaların çoğunda, pervanelerin enerjisi onları havada tutmak yerine kalkıştan sonra ileriye doğru itmek için kullanılmakta. Elektrikli bir uçan VTOL (Vertical Take-Off and Landing) aracının mil başına enerji kullanımı ise teorik olarak elektrikli bir arabanınki ile karşılaştırılabilir. Yani, bizi aşırı yüksek fiyatlar beklemiyor.
Uçan arabalar üzerinde çalışan Uber de belirli rotalar için uçan bir arabaya binmenin aslında oldukça ucuz ve hızlı olabileceğini gösteren raporlara sahip.
Uçan Arabalar Üzerine İddialı Olan Şirketler
Terrafugia gibi bir düzineden fazla şirket, uçan araba fikirleri üzerine senelerdir çalışmalar sürdürüyor. Bu şirketlerden bazıları ise şu şekilde:
Uber
Havacılıkta lider olan Boeing ile ortaklık kuran Uber, uçan arabalar üzerine çalışan şirketlerden. Çalışmalarının başlangıç noktası ise bir hava taksi hizmetleri kurabilmek. Tasarladıkları bu ticari araçlar, geleneksel araç çağırma hizmetleri ile aynı anda birden fazla yolcu taşıyabilen uçan taksiler olarak görev alacak.
Şirketin araçları piyasaya sürmeyi planladığı tarih ise 2023.
SkyDrive
2012 yılında Japonya’da başlayan SkyDrive projesi yerden dikey olarak kalkabilen bir tek kişilik aracı temsil ediyor. Geçtiğimiz haftalarda araştırmacılar, SkyDrive ile ilk başarılı uçuşu gerçekleştirdi. Araç, dikey kalkış ve kesintisiz iniş yapabildiği için uzun iniş pistlerine ihtiyaç duymuyor.
Projeye devam etmek için 37 milyon dolarlık finansman edinen şirket, uçan aracı 2023’te piyasaya sürmeyi 2030’da ise ticari kullanıma açmayı umuyor.
Porsche
Kısa süre önce, Uber ile birlikte çalışan Boeing şirketi, Porsche ile de bir işbirliği kurdu. Şirketlerin hedefi; birinci sınıf kentsel hava mobilite pazarı oluşturmak ve şehir trafiğinin hava sahasını sınırların ötesine taşımak. Kısacası ulaşımdaki bu iki lider dikey kalkış ve iniş kabiliyetlerine sahip tamamen elektrikli bir araç geliştirmek için bir araya geliyor.
Porsche ve Boeing tüm kaynaklarını bu proje için kullanırken Boeing’in yan kuruluşu Aurora Flight Sciences da çalışmalara katılacak. Henüz bir üretim tarihi açıklanmasa da önümüzdeki yıllarda şirketlerin uçan aracı tamamlaması ve piyasaya sürmesi bekleniyor.
Artan sayıda uçan araba doğal olarak şehirlerimizin yapılandırılma biçiminde değişen bir düzene yol açacak; şehirler uzadıkça, çatı katındaki inişler genişleyecek ve hava yolları süper gök sıyırıcıları birbirine bağlayarak aşağıda yer açacak. Yerde daha az araba trafikte tıkanıklığı azaltacak, yollara ihtiyaç kalmayacak. Bu durum Parklara ve yeşil alanların artışına neden olabilir. Kopardekar, “Uzun vadede – 2045 ve sonrası – işletmeler ve yeşil alanlar çok daha entegre hale gelecek” diyor. “Metroları ve yolları hiçbir zaman ortadan kaldırmasak da, bu makinelerle onların ayak izlerini azaltabiliriz.”
VTOL’lerin ulaşımın, iş hayatının, tüketimin, kentsel tasarımın ve hatta sağlık hizmetlerinin ve ekolojinin geleceği için büyük etkileri vardır. 2030’da tüketiciler bir düğmeye basıp doğrudan bulut bağlantılı ofislerine hava taksi siparişi verebilir. Takip eden on yıllarda, nihayetinde aşağıdaki dünyaya inmek, işimizi ve hayatlarımızı gökyüzündeki bir şehrin tepesinde yürütmek için gittikçe daha az nedenimiz olabilir.
