NATO zirvesinde yapıcı muğlaklık günü kurtardı

8 mins read
Breaking news! Turkey, Sweden and Finland signed a trilateral memorandum on Finland and Sweden's NATO membership processes. After the signing of the joint statement, Finnish President Niinistö said that Turkey has agreed to support Sweden and Finland's NATO membership.

NATO zirvesinde yapıcı muğlaklık günü kurtardı 1

Geçtiğimiz hafta Madrid’de düzenlenen NATO zirvesi, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında varılan yapıcı bir uzlaşı ile gelecek için iyiye işaret ediyor.

Toplantıdan haftalar önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece (İsveç ve Finlandiya’nın) NATO’ya katılmasına ‘evet’ diyemeyiz” açıklamasında bulunmuştu.

Madrid’de tüm taraflar taviz verdi ve karşılıklı kabul edilebilir bir formüle ulaşıldı. Toplantının ilk somut sonucu, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine yönelik vetosunu geri çekmesi oldu.

The Economist’in haberine göre: “Recep Tayyip Erdoğan gençliğinde yarı profesyonel futbol oynardı. Türkiye’nin cumhurbaşkanı olarak, uluslararası politikada istediğini elde etmek için profesyonel fauller yapmaktan çekinmiyor.”

Dört saat süren tartışmaların sonunda, Türkiye için çeşitli vaatler içeren bir memorandum kabul edildi: İsveç ve Finlandiya PKK’nın yasaklı bir terör örgütü olduğunu teyit etti; Suriyeli Kürtlerin partisi YPG’yi ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgütü desteklemeyecekler; Türkiye’nin iade taleplerine olumlu yanıt vermek için iyi niyetle harekete geçecekler; Türkiye’ye silah satışına getirdikleri yasakları kaldıracaklarına söz verdiler; ve fon toplama ve militan devşirme faaliyetlerine karışan PKK aktivistleri hakkında kamu davası açacaklarına ve adli makamlarının bu tür faaliyetleri yasaklayacaklarına söz verdiler.

Bu taahhütlerin çoğu sadece gerçeklerin ifadesidir, ancak metinde yer alan yapıcı muğlaklık günü kurtardı ve Erdoğan toplantıdan sonra Türkiye’nin istediği her şeyi elde ettiğini belirtti.
Anlaşma sadece bir memorandum niteliğinde olup çeşitli parlamentolar tarafından onaylanmayacaktır, yani tüm taraflar gereken özeni gösterdiği ölçüde uygulanacaktır. Ancak Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın katılımını parlamento onayı aşamasında yine engelleyebilir.

Türkiye geçmişte hem PKK hem de PYD/YPG’yi terör örgütü olarak nitelendiriyordu. Görünüşe göre İsveç ve Finlandiya, PKK’nın bir terör örgütü olduğunu kabul ederken, PYD/YPG’yi bu şekilde nitelendirmekten kaçınmışlardır. Türkiye yıllarca PYD’nin PKK’nın Suriye topraklarındaki uzantısı olduğunu ve bu nedenle de tanımı gereği bir terör örgütü olduğunu savunmuştur. Ankara, PKK ve PYD/YPG’yi farklı kategorilere koymayı kabul ederek, artık bunların aynı türden terör örgütleri olmadığını kabul ettiği izlenimini vermiştir. Bu Ankara’nın pozisyonunda bir geriye gidiştir.

Hem İsveç hem de Finlandiya Türkiye’nin iade talebi konusunda harekete geçme sözü vermiştir, ancak uygunluk kriterleri aynı olmayabilir. Bu da uygulamada bir anlaşmazlığa neden olabilir. Hukuki uygunluk kriterlerinin yanı sıra siyasi kriterler de var. Örneğin Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi’nin 2012 yılında Türkiye’den sığınma talep etmesinin ardından Ankara, Bağdat’ın iade talebini siyasi gerekçelerle reddetmişti.

Başından beri pek çok analist Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya yönelik tehditkâr açıklamalarının mümkün olduğunca çok taviz koparmaya yönelik olduğunu düşünüyordu. Tüm tarafların bu mutabakatı nasıl uygulayacağını zaman gösterecek ancak Türkiye için en iyi politika beklentileri daha fazla yükseltmekten kaçınmak olacaktır.

Anlaşmanın sonrası da çok önemli. Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden zirve sırasında yaklaşık 75 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme, Türkiye’de yaklaşan genel seçimler öncesinde Erdoğan’ın iç kamuoyuna hitap etmesi açısından önemliydi.

NATO’nun İsveç ve Finlandiya’nın katılım sürecini başlatmasıyla Rusya’nın tutumu kesinlikle değişecektir. Moskova ilk kez Finlandiya gibi bir NATO üyesiyle uzun bir kara sınırına sahip olacak. Helsinki, Rusya’nın komşusu olmaktan memnun olmayabilir ama coğrafya kader olduğuna göre, Finliler bir NATO ülkesi olmaya hazırlandıkları için kendilerini daha güvende hissedeceklerdir.

Moskova’nın gözünde İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılması, NATO topraklarının kendi nüfuz alanına doğru tecavüzünden başka bir şey değildir. Bu, Avrupa savunma mimarisindeki ilk somut değişiklik olarak görülmelidir.

Türkiye-Rusya ilişkileri de bu önemli karardan şu ya da bu şekilde olumsuz etkilenecektir. Rusya, Ankara’nın Avrupa-Atlantik toplumunun baskısına boyun eğmesi nedeniyle Türkiye ile ilişkilerini kesmeyecek, ancak ikili ilişkiler artık daha az samimi hale gelebilir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, sınırlarına yakın bir yerde askeri altyapının genişletilmesi halinde Moskova’nın buna tepki göstereceğini açıkladı. Bu, muhtemelen önümüzdeki yıllarda da devam edecek bir tırmanmanın başlangıcı olacaktır. Sovyetler Birliği’nin parçalanmasının ardından Rusya bir zamanlar “stratejik ortak” olarak görülüyordu. Ancak NATO’nun yeni stratejik konsepti artık onu güvenlik açısından “en önemli ve doğrudan tehdit” olarak görmektedir.

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine onay vermesinden bağımsız olarak ittifak ayrıca Avrupa’daki NATO Mukabele Gücü’nü 40.000’den 300.000 askere çıkarma kararı aldı.

NATO ile Rusya arasında tansiyon şimdiden yükselmeye başladı ve bunun ne zaman duracağına dair bir tarih verilemiyor.

kaynak link Arab news

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.