Cogito, ötekiyle diyaloğu iptal eden bir monologdur -Varlık ve Hiçlik (III)

12 mins read
Cogito, ötekiyle diyaloğu iptal eden bir monologdur -Varlık ve Hiçlik (II)

İşte Levinas bu iletişimsizliği, tıkanıklığı ötekiyle karşılaşmayla, yüz yüze gelmekle aşmaya çalışmıştır. Ben ancak başkasına yönelerek kendini tanımlayabiliyor” der. Levinas’ın ifadesiyle;  “İnsanlığın kaynağı belki de bir başkasıdır.” 

Levinas’da ben ve ötekinin birbirlerine karşılıklı yönelmeleri birinin diğerini ortadan kaldırmaya çalışması, karşıtların savaşı veya aynileştirme şeklinde değildir. Karşılıklı sorumluluk duygusu çerçevesinde etik bir temele sahiptir. Her ikisi de birbirinin yüz yüze gelebileceği gönüllü bir uğrak alanı olmalıdır.

Levinas, çokluğu, farklılığı aynılaştırma ile aşmaya çalışan batı metafizikçilere karşı çıkarak insanın ancak iktidarı olmayan bir ilişkide kendini sunabileceğini söyler. Bu sav aynı zamanda Hegel’in özdeşleşmeye dayalı diyalektiğinin de yadsınmasıdır. Derrida’da bu aynılaş(tırıl)ma diyalektiğini ‘différance’ kavramıyla reddeder. Ona göre farklılık ortadan kaldırılması gereken bir durum değil, bilakis sürüp gitmesi gereken bir durumdur. Çünkü aynılaştırma ile başkasının bir başka özneye indirgenmesiyle bağımsızlığı tehlike altına girmiş olacak dahası başkası, varlık sahasından kısmen ya da tamamen dışlanmış olacaktır.

İşte Aydınlanmacılık tam olarak aklın sekülerleştirilmesi girişimidir. 

Aydınlanmanın tanrıyı anan, inanan bir çok düşünürü ve sanatçısı vardır. Ancak tanrıyı anmak kişiyi dindar kılmaz. Din bütünsellik gerektirir. Dindeki tüm ibadetler, ritüeller insanın kendini ilahi kontrole açıp teslim olarak ilahi kontrolü kaldırabilecek duruma gelmesi için bir alıştırma, bir egzersizdir. 

Gördük ki aydınlanmacı düşünce sistemleri aksiyomatik sistemlerdir. Aksiyom ise, filozofun ‘artık bundan sonrası kanıtlanamaz‘ deyip, kesinliğinin zoraki kabulüne dayandığı, ‘buraya mutlaka dayanmalıyım ki sistemimi tutarlı bir şekilde, absürde düşmeden kurabileyim’ dediği önermesidir. Bir anlamda filozofun dogmasıdır

Peki bir sistemin tutarlı olması doğru olması anlamına da gelir mi? Eğer doğruluğu kesin olsaydı, neden her filozofun aksiyomatik düşünce sistemi birbirinin aynı olmuyordu? Aklın etimolojik anlamı Arapça’da; devenin bağlandığı kazıktır. Bu bağlama, bağlantı kurma anlamlarına evrilmiştir. Peki tanrısal hakikatten kopartılma pahasına aklını sağlam bir kazığa bağlamaya çalışan aydınlanmacı zihnin, eylem sahası olan dünyaya neden bu kadar yıkıcı etkileri oldu? İlerlemeci tarih anlayışı hala bugün insanlık tarihi ve psikolojisinde onarılamaz yaralar açarak ilerliyor!

Modern akıl kendine duyduğu bu sonsuz güvenle, dünyayı rasyonel olarak düzenleyebileceği, yeryüzünde bir cennet kurabileceği iyimserliği ile yola çıktı ancak tüm bu rasyonel yaptırımlar tahakkümcü, sömürgen bir güç gösterisine dönüştü. Postmodernizm işte bu katı rasyonalizmin eleştirisi olarak doğuyor. Kendi aklını otorite yapan aydınlanmacı anlayışa, Adorno ve Horkheimer tarafından aklın araçsallaştırıldığı eleştirisi yapılırken, Foucault gibi düşünürler de modernizmin farklılıkları yok etmeye, ötekileştirmeye çalıştığını ve azınlıkları hapishanelere tıkarak toplumdan tecrit ettiğini anlatır.

Bize benzemeyen öteki yok edilmelidir.“

Böylece geç kapitalizm, yaratmak istediği tek tip tüketici toplum hedeflerine uygun steril-edilgen bir toplum inşa etmeye geçti bile. Son 20 yılda temellendirilen postmodern kuşkuculuk, kapitalizmin karşısında yer alan ve kapitalist sömürüden bunalanların tek umudu olarak görünen sosyalist bloğun çökmesi ve ideolojilere duyulan güvenin sarsılması ile çoktan popülerleşmeye başladı. Fakat yine iyi niyetle başlayan postmodernizm bu tahakkümcü, ötekileştirici modern akla karşı çıkarken bu kez de bilinemezci, muğlak, çoklu hakikatler kuramına dayanarak insanları yeni ruhsal buhranlara, nihilizme, bilinemezciliğe sürükledi. 

Tek olan hakikatin, her toplumda farklı şekillerde ortaya çıkan gizli güçlerin/güdülerin ve her insanın esma kodunun farklı yansımalarından dolayı, postmodern düşünürler hakikatin çoklu olduğu yanılgısına düşüyor. “Allah Bir” dir ve dolayısıyla hakikat de tektir. Tanrılar birden fazla olsaydı hakikat de birden fazla olacaktı. Tanrıların birden fazla olması demek ‘tanrıların savaşı’ demektir ki bu da kaosa işaret eder. Böyle bir durumda Kozmos hiç bir zaman oluşamazdı.

“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı kesinlikle yerin göğün düzeni bozulurdu. Demek ki arşın rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.!” (Kuran, Enbiya suresi, ayet 22)

Günümüzde çağdaş insanın anlam arayışına bir karşılık bulabildiği ‘New Age Hareketi’ nin tohumları böyle bir katı rasyonalizme bir tepki olup, çoklu hakikatler kuramının ifadesi olarak aynı postmodern bilinemezcilik ortamında atıldı. Rasyonalizme karşılık irrasyonalizm, tutarlılık yerine kuralsızlık, mantıksızlık, sistemsizlik, tekçilik yerine çoğulculuk kavramlarının konmasıyla çeşitli spiritüel (manevi) görünümlü inanç safsataları kitap raflarında yerini aldı; insanların inanç boşlukları metalaştırılarak sahte gurular, şeyhler, yaşam koçları tarafından sömürülmeye başlandı. Çoğu metafizik, sufizm, ya da uzakdoğu mistisizmi görüntüsüne bürünüp ama içerikçe hiç de öyle olmayan akımlardır. 

New Age hareketi gizlicilik (occultism) ya da olağandışı (preternatural) tarzında metafizik ya da dinsel tarzda olan düşünce ve inanç boşluklarını geçici olarak doldurabilir. Bu tür akımlar doğunun, binlerce yıl boyunca biriktirdiği ilim irfan birikimini hiçe sayarak, arayışı olan insanlara köklerine dayanmayan meditasyon, zihin boşaltma gibi teknikleri eksik ve bütünlüğünden kopararak sunar. Böylelikle dini yaşantılar da aynı şekilde sekülerleştirilerek, “insan için tanrı” düşünüşüne uyarlanmış şekilde sadece stres atılabilecek, sosyalleşme sağlayacak hoş bir aktiviteye dönüştürüldü. Tüm kadim öğretilerin nefse hoş gelen tarafları egosal tatmini sağlayacak şekilde, toplandı, çile ve zahmet gerektiren yönü ise yok sayıldı! 

İslam’ın ancak batıni boyutu olan Tasavvuf, İslami zeminden uzaklaştırıldı. Çile ve riyazet Hinduizm ve Budizm hobi alanına çekildi. İnsan nefsini tanrısal ruhla bütünleştirme çabası içinde olan aynı kutsal gelenekler özlerinden koparılırken, insan ilahi sistemin dışına itildi.

Modern insan kutsalla yitirdiği ilişkisini yeniden kurmak istiyor, merkezine geri dönmek telaşında. Ama yolu kaybetmiş, yolsuz kalmış. Şaşkın, mutsuz huzursuz… Unutmak istedikçe, hiç ummadığı anlarda o sır dolu varoluşunun sonsuz boyutlarındaki boşluklardan kutsalın ışığı sızıyor; Modern insan dağını kaybetmiş şehir gibi, dayanaksız. Kendi labirentlerinden çıkacak bir düzlük bulamıyor. Kimden medet umacağını bilmemenin telaşlı kaygısı içinde, manevi gibi görünen her şeye sarılmaya çalışıyor.

Kutsalın mesajı sisler puslar içinden bir belirip, bir kayboluyor.

Ahmet Turan Esin

-He is interested in theology, mysticism and philosophy. He publishes his writings on fikrikadim.com. He gives seminars and lectures.

-İlahiyat, tasavvuf ve felsefeyle ilgilenir. Yazılarını fikrikadim.com'da yayınlar. Seminer ve dersler verir.-


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386