Ticaret ve Cömertlik

11 mins read
Ticaret ve Cömertlik

Ticaret ve Cömertlik

Çok eski zamanlarda çarşıda bir bakkal ile alışveriş hesabı olan bir tacir vardı

Çok eski zamanlarda çarşıda bir bakkal ile alışveriş hesabı olan bir tacir vardı. Bakkala bazı mallar satmış ve paralar almıştı. Ne zaman ufak tefek şeyler lazım olsa bakkala sipariş veriyor, bakkal da çırağı aracılığıyla  onları tacirin evine gönderiyor ve faturasını tacire veriyordu. Sene sonunda hesaplarını tasfiye etmeyi planlamışlardı.

Sene sonu bir gün bakkal dükkanında geçen senenin hesabını yapmak için oturdular. Her iki kişi alacak ve vereceklerinin hesabını defterlerine yazmışlardı ve toplam hesap on bin tümen civarındaydı fakat defterlerindeki hesabın toplamı birbirlerininkinden farklıydı. Tacirin defterindeki hesaba göre bakkal on bir tümen borçluydu; bakkalın defterindeki hesaba göre on tümen hesap bakiyesi kalmıştı.

Bakkal on tümen vermek ve hesabını kapatmak istiyordu fakat tacir kabul etmiyor ve “Kalan miktar on bir tümen.” diyor ve hiç birisi vazgeçmiyordu. Bakkal şöyle diyordu: “ben sermayesi az olan bir adamım tam bir yıl küçük hesapları tuttum. Hak, sen tacir olduğundan dolayı bu bir tümenlik ihtilafı görmezden gelmendir.” Ama tacir şöyle diyordu: “Hesap hesaptır canım kardeşim. İhtilafı bulmak ve hesap etmek gerekir; bir tümeni görmezden gelmemin bir anlamı yok. Sana bağışlamama müstahak değilsin. Eğer bir tümenleri görmezden gelseydim zengin olamazdım. Servet ve zenginlik işte bu bir tümenlerdir. Toplanır bin tümen olur. Kendi hakkımdan vazgeçmem için hiçbir sebep yok.”

Sonunda çene yormak bir sonuç vermediğinden bütün küçük hesapları birbirlerine okumayı, karşılaştırmayı ve ihtilafı bulmayı kararlaştırdılar. Söylediklerini de yaptılar.

O gün sabahtan ikindiye kadar oturup küçük hesapları birer birer okudular ve yanlışı buldular. Tacirin defterinin doğru olduğu ve bakkalın hesabı toplamada yanlış yaptığı anlaşıldı. O zaman bakkal şöyle dedi: “Şimdi sen haklısın fakat bu bir tümeni görmezden gel, çünkü sen malı toptan sattın oysa ben ne kadar mal verdiysem küçük küçük idi ve onların hesabını tutmak zordu. Bu bir tümenin benim işimde bir değeri var ama senin yaşamına bir etkisi yok.”

Tacir şöyle dedi: “Bütün bu söylediklerin doğru ama hesap hesaptır ve hesabımı sıkı tutmak ve titiz olmak benim adetimdir. Eğer bir tümeni görmezden gelmek isteseydim sabahtan şimdiye dek inceleme yapmaya vakit harcamazdım.”

Sonunda bakkal teslim oldu ve on bir tümen hesap bakiyesini ödedi. Sonra hesap defterlerini kapattılar ve tacir vedalaşarak ticarethanesine gitmek için oradan ayrıldı.

Dükkanda hizmetçilik yapan bakkal çırağı ustasına şöyle dedi: “ben bir sene bu adamın evine mal götürdüm ve çıraklık parası almayı unuttum. Şimdi gidip alayım.”

Bakkal şöyle dedi: “benim gördüğüm bu adam bir şâhî bile vermez. Boşuna zahmet çekme ve yüz suyu dökme.”

Çırak şöyle dedi: “Hayır, ben hakkımı isteyeceğim. Vermezse vermesin.” Tacirin peşinden koştu ve çarşının ortasında ona yetişti.

Bakkal çırağı tacire şöyle dedi: “hesabın kapandı ama benim çıraklık ücretimi vermediniz. Ben sizden bir bahşiş almayı bekliyordum fakat size söylemeyi unuttum.”

Tacir elini cebine attı bakkaldan aldığı o on bir tümeni bakkal çırağına verdi ve “Bu da senin çıraklık ücretin.” dedi.

Çırak onu aldı ve teşekkür etti sonra dükkana geri döndü. Varır varmaz bakkal şöyle dedi: “Ne kadar da saf bir çocuksun! Bu adam sabahtan ikindiye dek bir tümen için çene yordu ve sonunda hesabını yapıp almayıncaya dek beni rahat bırakmadı. Dükkan komşularının önünde kendi itibar ve haysiyetini beş paralık etti. Sonra sen çıraklık ücreti almak için onun peşinden koşuyorsun. Şimdi bir faydası olmadığını gördün mü?”

Çırak elini cebine attı, on bir tümeni çıkardı ve şöyle dedi: “Hiç de öyle değil, ben, benim çıraklık ücretimi vermedin dedim, o da bu on bir tümeni verip gitti.”

Bakkal hayret etti ve kendi kendine şöyle düşündü: “Çok ilginç. Benim bu çırağım çok terbiyeli ve tatlı dilli değil ki kendi edep ve terbiyesinin ücretini aldı diyeyim. Yine hoş ve güzel görünümlü değil ki tacir hakkında suizanda bulunayım ve belki de bu adam, çırağa cömertlik yaparak onun güvenini kazanmak ve onu aldatmak istedi diyeyim. Tam bir gün bir tümen için gidip kendini telef eden bu cimri adamın on bir tümen çıraklık ücreti vermesi çok tuhaf. ”

O gün geçti ve bakkal her gün tacirin nasıl bir adam olduğu hakkında kafa yordu. Sonunda bir gün tacir oradan geçiyordu; bakkal ona seslendi ve halini hatırını sorup şöyle dedi: “Ben senden tuhaf bir şey gördüm ve onun sebebini bilmek istiyorum. Hesabı incelediğimiz gün sabahtan ikindiye kadar bir tümen için tartıştın ve hem beni, hem de kendini yordun. Almayıncaya kadar bir tümenden vazgeçmedin. Benim komşularım senin hesap yapmaktaki titizliğinden ve kılı kırk yarmandan hayrete düştüler. Daha sonra çırağıma on bir tümen çıraklık ücreti verdin. O kılı kırk yarma neyin nesiydi, bu verme ve bahşiş neyin nesiydi bilmek istiyorum.”

Tacir şöyle dedi: “Hayret etmene gerek yok. Ben hesabımı titizlikle yapan bir adamım ve benim işim alışveriş yapmaktır. Hesap yapmak, defter tutmak, iş yapmak, kazanç ve ticaret doğru olmak zorundadır. Bir tümeni değil belki bir riyali hatta bir şâhîyi bile hesap etmek gerekir. Ama çıraklık ücreti ayrı bir mevzu. Senin çırağın bir yıl boyunca benim evime peynir, yoğurt ve başka mallar taşıdı. Ben kendim bunları taşısaydım o bu zahmeti çekmezdi. Çıraklık ücreti dediğinde, ben ondan daha az vermeye cesaret edemedim. Benim üç çocuğum var. Bu süre zarfında evde fazladan on bir tümenlik yoğurt ve peynir yemiş olduklarını var saydım. On bir tümeni ona bağışlamam bu yüzdendi. Bir tümen için kılı kırk yarmak hesap kitabın konusuydu. Malın belli bir fiyatı var ve hesap hesaptır fakat çıraklık ücretinin belli bir fiyatı yoktu. Çıraklık ücreti ihsanda bulunmak ve bahşişin konusuydu. Eskiden de “Hesap kitap dinarla, bahşiş ise harvar ile.” demişlerdir.”

Uyarlayan: Mehdî ÂZERYEZDÎ

Güzel Çocuklara Güzel Hikayeler (قصّههای خوب برای بچّههای خوب)

Kâbûsnâme’den Seçmeler

Farsçadan çeviren: Ersin SELÇUK

 

Ersin Selçuk

Ersin Selçuk, Dicle Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi, 1969 İstanbul doğumlu, Evli, dört çocuk babası