/

‘Obelisks’: İnsan Sindirim Sisteminde Tamamen Yeni Bir Yaşam Sınıfı Bulundu

5 mins read

İçimizde yaşayan mikrop ormanına bakan araştırmacılar, virüs benzeri nesnelerden oluşan yepyeni bir sınıfa rastladılar.

Çalışmada yer almayan Kuzey Carolina Üniversitesi hücre biyoloğu Mark Peifer, Science Magazine’den Elizabeth Pennisi’ye verdiği demeçte “Bu çılgınlık” diyor. “Ne kadar çok bakarsak o kadar çılgınca şeyler görüyoruz.”

Bu gizemli genetik materyal parçalarının tespit edilebilir dizilimleri ve hatta diğer biyolojik ajanlarla bilinen yapısal benzerlikleri yoktur.



Bu nedenle Stanford Üniversitesi biyoloğu Ivan Zheludev ve meslektaşları, garip keşiflerinin virüs olmayabileceğini, bunun yerine en basit genetik moleküller ile daha karmaşık virüsler arasındaki eski boşluğu doldurmaya yardımcı olabilecek tamamen yeni bir varlık grubu olabileceğini savunuyor.

“Obelisks, insan ve küresel mikrobiyomlarda kolonileşen ve fark edilmeyen çeşitli RNA’lar sınıfını oluşturuyor” diye yazıyor araştırmacılar bir ön baskı makalesinde.

Adını, bükülmüş RNA uzunluklarının oluşturduğu son derece simetrik, çubuk benzeri yapılardan alan Obelisklerin genetik dizileri yalnızca yaklaşık 1.000 karakter (nükleotid) boyutundadır. Aslında, bu kısalık muhtemelen onları daha önce fark edemememizin nedenlerinden biridir.

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş bir çalışmada Zheludev ve ekibi, yayınlanmış genetik dizilerden oluşan 5,4 milyon veri setini taradı ve neredeyse 30.000 farklı Obelisk tespit etti. Bunlar, ekibin incelediği insan mikrobiyomlarının yaklaşık yüzde 10’unda ortaya çıktı.

Bir veri setinde, Obeliskler hastaların ağız örneklerinin yüzde 50’sinde ortaya çıktı. Dahası, farklı Obelisk türleri vücudumuzun farklı bölgelerinde mevcut gibi görünmektedir.

Araştırmacılar, “[Bu] Obelisklerin söz konusu insan mikrobiyomlarının kolonistlerini içerebileceği fikrini destekliyor” diye açıklıyor.

Mikrobiyomumuzdan bir tür konak hücreyi, yaygın bir insan ağzı mikrobu olan Streptococcus sanguinis bakterisini izole etmeyi başardılar. Bu mikroplardaki Obelisk, 1.137 nükleotid uzunluğunda bir döngüye sahipti.

Zheludev ve meslektaşları, “Diğer Obelisklerin ‘ev sahiplerini’ bilmesek de,” diye yazıyor. “en azından bir kısmının bakterilerde bulunabileceğini varsaymak mantıklıdır.”

Obelisklerin kaynağı sorusu bir yana, hepsi araştırmacıların Oblinler adını verdikleri yeni bir protein sınıfının kodlarını içeriyor gibi görünüyor.

Bu proteinlerin inşasına yönelik talimatlar Obelisklerin genetik materyalinin en az yarısını kaplıyor gibi görünüyor. Bu proteinler tüm Obelisklerde çok benzer olduğundan, araştırmacılar varlığın replikasyon sürecine dahil olabileceklerinden şüpheleniyorlar.

Bu protein kodlama yeteneği onları viroid adı verilen diğer bilinen RNA döngülerinden farklı kılıyor, ancak aynı zamanda RNA virüslerinin (COVID-19 dahil) hücrelerin dışındayken içinde yaşadıkları protein kabuklarını yapacak genlere sahip görünmüyorlar.

Ayrıca, bitkilerden bakterilere kadar hücrelerin içinde bir arada bulunan ve plazmid olarak adlandırılan, daha yaygın olarak DNA’dan oluşan diğer genetik moleküllerden önemli ölçüde daha büyüktürler.

Ancak Zheludev ve ekibi, Obelisklerin bakteriyel konakçıları üzerinde herhangi bir etkisini ya da hücreler arasında yayılmalarını sağlayacak bir aracı tespit edemedi.

“Bu unsurlar doğası gereği ‘viral’ bile olmayabilir ve daha çok ‘RNA plazmidlerine’ benzeyebilir” sonucuna varıyorlar.

Bu araştırma bioRxiv yayınlandı