Fenerbahçe, Beşiktaş derbisinin tartışmaları devam ediyor
Fenerbahçe, Beşiktaş derbisinin maçının ardından pek çok yorum, eleştiri yapıldı. Taraftarlar maçın ardından “Ali Koç istifa” protestosunda bulundular. Bütün bunlar bir yana koyup Derbinin kaybedenleri gerçekte kimler sorusunu tekrar soralım. Kanaatimizce derbinin kaybedeni Vitor Pereira ve Fenerbahçe yönetimi.
Futbolcularla Pereira arasındaki bağın koptuğunu önceki haftalarda konuşuldu. Portekizli teknik adam Samandıra’da yalnız adamı oynarken, Fenerbahçe yönetimi de bu konuda sesiz kalıyor görmemezlikten geliyor. Fenerbahçe yönetimince Pereira’ya destek mesajı verilmedi ve hocanın yerine bakılan isimlerle ilgili en ufak bir yalanlama basına yansımadı. İki haftadır Samandıra’nın önünden geçmeyen Ali Koç da Pereira’ya sırtını dönünce, Beşiktaş maçına konsantrasyonu tamamen biten bir teknik adam kaldı elde.
İşte o Pereira böylesine kritik bir derbiye öyle saçma sapan bir kadroyla çıktı ki açıkçası ben artık bizimle dalga geçtiğine inanmaya başladım. Kimse kusura bakmasın ama Fenerbahçe’nin kadrosu bu ligin çok ötesinde. Ancak Pereira’nın inatları yüzünden kadro verimi alınamıyor.
Beşiktaş’ı değerelndirirsek;
Beşiktaş savunmasının maç başından itibaren sergilediği oldukça aceleci görüntü, Fenerbahçe’nin ön alan baskısıyla birleşince siyah-beyazlılar adeta kendi kendine iki gol yemiş oldu! Bu aceleci ve heyecanlı görüntü açıkça Fenerbahçe’nin baskı elemanlarını da cesaretlendirdi. Bununla ilişkili olarak Beşiktaş açısından özellikle ilk yarıdaki temel problem, savunma ile orta saha arasında sağlıklı bir bağ kuramamak ve bu nedenle ritim yakalayamamaktı.
Josef, Can ve Pjanic’ten oluşan merkez üçlüden genç Can Bozdoğan, Beşiktaş’ın rotasyonda sıkıntılar çektiği dönemde sergilediği yüksek tempolu oyun ve mücadele gücüyle alkış toplamış, taraftarın beğenisini alan nadir oyunculardan olmuştu. Can’ın temposunda yine sıkıntı yoktu belki ancak bu derbi özelinde yetersiz bir görüntü çizdi.
Zaman zaman boşa çıktığı pozisyonlarda arkadaşları onu tercih etmedi zaman zaman da o çıkması gereken boşluklarda pas istasyonu olamadı. Beşiktaş’ın oyun kurmada zorluk yaşamasını tabii ki sadece Can’ın üstüne yıkmak doğru olmayacaktır. Oyun Beşiktaş için genç oyuncunun parlayacağı şekilde gelişmedi. İkinci yarının başında Can’ın yerine Oğuzhan’ın oyuna dahil olmasıyla siyah-beyazlılar Fenerbahçe’nin baskısını daha rahat aşmaya ve daha kolay oyun kurmaya başladı. Önder Karaveli’nin bu hamlesi 2-2’den sonra dahi -dengedeki son bölüm haricinde- Beşiktaş’ın ikinci 45’in hakim tarafı olmasını sağladı.
Fenerbahçeli yorumculara göre maçın gidişatı:
Fenerbahçe dün 2-2 berabere kaldığı için kendisini şanslı saymalı. Beşiktaş çok daha motive ve dersini çalışmış, elindeki kadronun da maksimumuyla sahaya çıkmıştı. İlk 10 dakika Fenerbahçe nefes alamadı. İmdada Larin’in eli yetişti. Beşiktaş beraberliği yakaladı, bu kez Vida’nın inanılmaz hatasıyla gol geldi. Beşiktaşlı futbolcular Fenerbahçe gol atsın diye epey uğraştı. Pereira da Beşiktaş gol atsın diye canını dişine taktı.
Sosa, İrfan Can ve Mert Hakan kenarda, Zajc, Crespo sahada. Peki topu kim taşıyacak ileriye? Pereira, Beşiktaş’tan çok korkmuş. Topun ve oyunun kontrolü sürekli Beşiktaş’ta kaldı bu yüzden. Koca Fenerbahçe maçı korner atmadan bitirdi. İkinci yarıda maçı çevirmek için hamleleri yapan Önder Karaveli bunun meyvesini aldı.
Maçın en iyisi Josef müthiş bir kafa golü atıp skoru 2-2’ye getirdi. Pereira’nın 90+4’te Valencia’yı oyunu almasına ne demeli peki? Var mı anlayan. Batshuayi’nin son dakikada direkten dönen topu gol olsaydı Kadıköy’de maç sonundaki protestoların şiddeti çok daha farklı olurdu. O direk en çok da yönetimi kurtardı.
Bu işin Pereira ile gitmeyeceği dün resmen tescillendi. Şampiyonluk umutları da tükendi. Trabzonspor bu gidişle Fenerbahçe’nin Ersun Yanal’ya yaptığını yapıp Nisan’da değil Mart’ta şampiyonluk turunu atar.
Beşiktaşlı yazarlara maçın gidişatı:
Beşiktaş adına Ersin Destanoğlu, Valentin Rosier, her geçen gün fırsat bulduğu her maçta deneyim kazanan Serdar Saatçı, Josef de Souza, Oğuzhan Özyakup ve Rashid Ghezzal maçın öne çıkan isimleriydi. Özel bir parantez açmak gerekirse Josef’ten söz etmemiz şart!
Siyah-beyazlıların geçen sezon elde ettiği şampiyonluğun en önemli parçalarından olan hatta sezonun “X faktörü” olarak bile gösterebileceğimiz Josef de Souza sezon başından bu yana çizdiği etkisiz görüntüsünü adeta üzerinden atmış gibiydi. Ceza sahasına sızarak Fenerbahçe’nin başarılı bir şekilde işleyen kademeli savunmasını şaşırtan ve beklenmedik bir unsur olarak yer aldığı pozisyonlardan goller çıkarmayı başaran Brezilyalı kesinlikle maçın oyuncusuydu.
Cyle Larin’in yerine 78’de oyuna dahil olan Güven Yalçın, Kayserispor maçındaki etkiyi veremedi ancak forma mücadelesinde yer alabileceğini de gösterdi. Michy Batshuayi ise savunmayı yıpratmak dışında beklenen etkiyi özellikle ilk yarıda gösteremedi. Lakin hem 45+2’de hem de 90+5’te gole çok yaklaştı. Hele 90+5’te direkten dönen şutu derbiye ve belki de Vitor Pereira’nın Fenerbahçe macerasına dramatik bir nokta koyabilirdi. Hatta beraberlikte dahi yönetimin istifaya davet edilmesi Kadıköy’de bağların yine pamuk ipliğine dönüştüğünü gösteriyor.
