Muhayyelât

8 mins read

Muhayyelât

Muhayyelât: Muhayyelât-ı Aziz Efendi, Giritli Ali Aziz Efendi ya da Muhayyelât-ı Ledünni-i İlahi-i Giridî Ali Aziz Efendi tarafından 1796-1797 arasında yazılan ve ilk defa 1852 yılında basılan hikâye. Modern Türk hikâyesinin başlangıcı sayılmaktadır.

Muhayyelât 1
Giritli Ali Aziz Efendi

Muhayyelât. Eser çok şöhret yapmış ve zamanında aranıp okunmuştur. Muhayyelât-ı Aziz Efendi adıyla 1268-1290 (1852-1873) yılları arasında beş defa basılması bu ilgiyi gösterir. Bu yüzden müellif diğer eserlerinden, hatta elçiliğinden çok Muhayyelât sahibi Aziz Efendi olarak tanınmıştır. Muhayyelât, yazarın “Hayâl” adını verdiği üç büyük hikâyeden meydana gelir.

1. Hayâl’de Asıl ve Nesil adlı iki şehzadenin olağan üstü mahlûklar arasında başlarından geçen olaylar.

Harzemşâh’ın Kamercan adında bir oğlu vardır ve evlilik vakti gelmiştir. Babası oğlunun ister saraydaki cariyelerden biriyle, ister dışarıdaki kızlardan en güzelini seçip onunla evlenmesini eşi ve başveziriyle kararlaştırır. Durumu oğluna açtığında Kamercan, kadınların “sebatsız ve vefâsız” olduklarını okuduğunu, hayatını İsa gibi tek ve bekâr geçireceğini belirtir. Harzemşâh, bu inat karşısında baskı uygulamak amacıyla oğlunu hapse attırır. Hapishanenin bahçesindeki kör bir kuyudan çıkan yaşlı bir peri, uyuyan Kamercan’ı görür ve öpüp geri döner. Peri, geri döndüğü sırada başka bir periyle karşılaşır ve kavga ederler…..

Muhayyelât
İstanbul: Darü’t-Tıbaati’l-Âmire (Matbaa-i Âmire), Evâil-i Receb 1268/21-30 Nisan 1852

2. Hayâl’de Lebib adlı bir bezirgânın oğlu olan Cevad’ın hikâyesi anlatılır.

Atina şehrinde yaşı yetmişe ulaşmış Hacı Lebib adında zengin bir tüccar yaşar. Bu tüccar çocuğu olmadığı için üzgündür. Bir gün adının Ebu Ali Sina olduğunu söyleyen nur yüzlü, yaşlı bir zat çıkagelir. Hacı Lebib’in Cevad adında bir çocuğu olacağını söyler ve koynundan çıkardığı bir kutudan iki hap alıp birini Lebib’in, ötekini karısının yutmasını tembih eder. Ayrıca doğacak çocuğun manevi evladı olmasını, on dört yaşına geldiğinde talim ve terbiye maksadıyla yanına gönderilmesini ister. Hacı Lebib’in karısı çok geçmeden hamile kalır ve zamanı gelince çocuk dünyaya gelir. Cevad adı verilen çocuk on dört yaşına geldiğinde Ebu Ali Sina’nın yanına gönderilir, orada sihir ve simya öğrenir. Bir gün üstâdıyla sohbet ederken kapı çalar ancak Cevad kapıyı açınca kimseyi göremez. Kapıyı kapatıp arkasını döndüğünde üstâdının evinde değil saray gibi bir yerde olduğunu görür. Güzel giyinmiş cariyeler Cevad’ı alıp önce hamama ardından dünya güzeli bir sultanın yanına götürürler…

3. Hayâl ise daha çok Şeyh İzzeddin adlı büyük bir mutasavvıfın çevresinde geçer. Hikâyeler değişik zaman ve mekânlarda geçmekle beraber büyük ölçüde XVIII. yüzyıl İstanbul’undan ve saray hayatından izler taşımaktadır.

Cezîretülkübra’da Şeyh İzzüddin adında olgun bir zat vardır. Derdi olan kim varsa ona koşar, ona sığınır. Zamanla insanların kendisine koşmasından ruhuna bezginlik gelir. Bunun üzerine Mısır’a göç ederek Kaşifiye adındaki bir semtte ev kiralayıp yalnız başına yaşamaya başlar. Çok geçmeden insanlar kendisini burada da bulur ve ziyaretine gelmeye başlarlar.

Eser Muhayyelât-ı Aziz Efendi adıyla Ahmet Kabaklı tarafından sadeleştirilerek yeni harflerle de yayımlanmıştır (İstanbul 1973). Ayrıca 2. Hayâl, İngiliz müsteşriki E. J. W. Gibb tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir (1884). İlk defa müellifin ölümünden elli dört yıl sonra basılabilen Muhayyelât’ın baş tarafına ilâve edilen notta, Aziz Efendi’nin tasavvufî ve hikemî ilimlerde mâhir ve her fende zor sorular sormaya, ikna edici cevaplar vermeye muktedir olduğu belirtilmiş; büyük Avrupa filozoflarından birkaçının kâinatın ve seyyarelerin devri, elemanların seleksiyonu gibi konularda sordukları sorulara verdiği hikmetli cevapları ihtiva eden bir risâlesinin olduğu kaydedilmişse de böyle bir eseri bulunamamıştır. Ancak Prusya Devlet Kitaplığı Türkçe Yazmaları arasında bulunan bir mektup külliyatı, bu sual ve cevapların filozoflarla değil, bir ara Prusya’nın İstanbul elçiliği görevinde bulunmuş olan şarkiyatçı Friedrich von Diez’le mektuplaşmalar olduğunu, Aziz Ali Efendi’nin devrin pozitif ve felsefî bilgilerinden pek de haberdar olmadığını ortaya koymuştur. Aziz Efendi Doğu dilleri dışında Rumca ve biraz da Almanca öğrenmiştir. Son yıllarda Berlin’de Prusya Devlet Kütüphanesi Şark Yazmaları Bölümü’nde, Aziz Efendi’ye ait Risâle-i Girîdî adını taşıyan on beş varaklık bir yazma bulunmuştur. Okunamayacak kadar yıpranmış olan bu yazmanın padişaha takdim edilen bir muhtıra olduğu tahmin edilmiştir.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386