Ordu Kentinin Tarihi Simgelerinden Birisi “Hamam Düzü”

15 mins read
Ordu Kentinin Tarihi Simgelerinden Birisi "Hamam Düzü"

Ordu Kentinin Tarihi Simgelerinden Birisi “Hamam Düzü”

Ordu Kentinin Tarihi Simgelerinden Birisi "Hamam Düzü"

 Bildiğiniz gibi Ordu şehrimiz Karadeniz’in her zaman incisi olmuş nadide aydınlık bir cumhuriyet kentidir. Son yıllarda Ordu’daki kurul kalesinde yapılan arkeolojik kazılarda Kibele gibi birçok buluntu gün yüzüne çıkmaktadır. Ortaya çıkartılan antik eserler 5-6 bin yıla dayanan geçmişiyle Ordu tarihi artık aydınlanmaktadır.

Bugün Ordu kent tarihi sürecinde kimliğini oluşturan ve günümüzde “Cumhuriyet Meydanı ve Otopark” olarak kullanılan bu önemli ve merkezi bölgenin geçmiş yıllarını günümüz nesline anlatmak istiyorum. Şimdi herkesin bildiği bu bölgeye yakınında bulunan tarihi hamamdan dolayı eskiden beri “Hamam düzü” denilirdi. Saray Hamamı, Selimiye Mahallesinde Hükümet caddesi ile Taşocak Caddesi’nin kesiştiği köşede bulunuyordu. Bu hamamın kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi pek kesinlik kazanamamıştı. Yapı üslubundan 16. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Hamam, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştı. Hamam düzünün diğer bilinen adı ise sarı çiçeklikti. Ordu’nun ayaklı tarihi denilen rahmetli Gazeteci Yusuf Ziya Özbucak, Türbin Gazetesindeki köşesinde yazdığı bir hatırasında Ordu’nun “Sarı Çiçekliği” ile ilgili eski yılları şöyle ifade etmekteydi.
“… Cumhuriyet ilan edildikten hemen sonraki yıllarda ilkokul 2-3. sınıfta idik. Okulumuz şimdiki Vilayet Konağı yerindeki “Hamdullah Suphi Bey” idi. Hükümet caddesine paralel olan Zaloğulları mağazasından Selimiye mahallesindeki Saray Hamamına kadar uzanan boş bir saha vardı. Burası çamur, ufak tefek hendek ve harklar, arsız otlar, çortlar ve yabani sarıçiçeklerle kaplı idi. Buraya da bundan dolayı “Sarı Çiçeklik” denilirdi. Şimdiki Çarşamba pazarı olan geniş meydanın ortasında bir gölcük meydana çıkmıştı.

Eski büyük yük iskelesinin yanındaki Gümrüğe ait vagonlarla ray döşenip sahilden kum çekilerek doldurulmuş, “Millet düzü” futbol sahası ve Cumhuriyet alanı olarak kullanılmıştı. İşte o yıllarda Ordu’da İş Bankası yeni kurulmuştu. İş Bankasının personeli Zaloğullarının hemen yukarısında, şimdiki PTT nin karşısında, eski Kızıllık mezarlığının karşısından atlarla taşıdıkları toprakla bir tenis oynama alanı kurdular ve bir müddet tenis oynadılar. Bu alanın güney doğusunda Tombul’un fındık bahçesi vardı.

Bu geniş ve düzlük fındık bahçesi bilahare Operatör Doktor Sıtkı Yener tarafından satın alınmış, ondan alınan bir kısmında ise daha sonraki yıllarda bugünkü stadyum yapılmıştır. Stadyumun batısında eski sağlık ocağının olduğu yerde ise dervişlere ait bir tekke vardı. Orta camiinin yanındaki eski kapalı çarşıdan yukarısı bomboştu. 1924-1925 yıllarında büyük bir kış olmuş, sarı çiçeklik buz tutmuştu. Bizden büyük olan çocuklar ellerinde cop ve kısa değnekleri fırlatarak serçe ve bozalik kuşlarını buzda avlarlardı.

1947 yılında Milli Eğitim Bakanı Şemsettin Sirer’den Ordu ziyaretinde özel olsa dahi Ordu’ya bir Lise sözü alınmıştı. Ve nihayet 1947 yılında uzun uğraş ve çabalar neticesinde Ordu’ya Hususi bir Lise açılmış Lisesinin Müdürlüğüne de çok değerli bir eğitimci olan hemşerimiz Mehmet Can Akbulut getirilmişti. 1945 – 1946 eğitim öğretim yılında postane karşısındaki Hamam Düzünde yeni yapılan okul binasına taşınan Ordu Orta Mektebinde 1948 yılında öğrenci sayısı 450 idi.

18 Kasım 1947 yılında Ordu Özel Lisesi açılıp,1949 – 1950 Eğitim ve Öğretim yılında resmi hüviyet alan Ordu Lisesi ile Ordu Orta Okulu Hamam Düzünde aynı binada 1963 yılına kadar eğitime devam ettiler. 1963-1964 Eğitim ve Öğretim yılında Ordu Lisesi Ömerağa düzündeki yeni binasına taşınınca Ordu Orta Okulu tek olarak eğitime devam etmeye başladı. Daha sonra Ticaret Lisesi de bu alanın kenarında hamamın bitişiğinde kurulmuştu… 1983 – 1984 Eğitim ve Öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığınca okulun adı Merkez İlköğretim Okulu olarak değiştirildi. 1995-1996 Eğitim ve Öğretim yılında Selimiye Mahallesindeki yeni binasına taşındı. Ortaokulun eski tarihi binası da yıkılıp, yerine bir meydan ve otopark yapıldı…”
Yolun diğer tarafına da Millet düzü denilirdi. Hamam düzü, 1940’lı yıllara kadar kısmen bataklık bir yer olmasına rağmen, bitişiğindeki Millet Düzü’nden, zemin kotu daha yüksek olduğu için, burası çeşitli hizmetlerde kullanılmıştır. 1948 yılı Temmuz ayında rahmetli Gazeteci Bilal Köyden Güzel Ordu Gazetesinde “Otuz yıl evvel Otuz yıl sonra” başlıklı yazısın da Hamam düzünün önce otuz yıl evvel yani 1918 yılındaki görüntüsünü daha sonra da Hamam düzünün 1948 yılında geldiği mevcut durumu hakkında şunları anlatıyordu:
“Otuz yıl evvel (1918) şirin kasabanın ortasında bomboş bir saha vardı… Çukurları, güverçile (yeşil küf) bağlamış su birikintileriyle doluydu… Tümsekleri, yıllanmış gübre yığınlarından vücut bulmuştu. Sığır ve mandalar otlağı olan bu yerin havasını, bunaltıcı ve keskin bir koku dalgası zehirlemekteydi… Bir köşeciğine, fanilerin son uğrağı olan korkunç bir musalla taşı da yerleştirilmişti… Burada, sadece bir hemşeriyi ahirete uğurlamak için toplanılırdı… Fesli, kavuklu, başlıklı çeşit, çeşit kıyafetlere bürünen insanlardan müteşekkil yaslı bir cemaat, hüzün dolu gönülleriyle, bir dostuna, bir tanıdığına karşı yapılması gerekli son raşime-i ihtiramı burada yapar ve kederli bir hava içinde sahayı terk ederdi… Bu sahanın adı; “Hamam düzü” idi…
Otuz yıl sonra yani (1948) de ise güzel şehrin orta yerinde oldukça mükemmel ve geniş bir alan oluvermişti… Alanın başucunda, Türk’ün hamaset destanını terennüm eden ay-yıldızlı bayrağımız dalgalanırdı… Genç sportmenlerin olgunlaştığı bu yerde devamlı spor karşılaşmaları yapıldığından Hamam düzünde ot bitmezdi. Burada sıtma yuvalarından mantar yetişen tümseklerden artık eser de yoktur.
Musalla taşı da artık yoktu… Ne münasebet! Bu alanın cemaati; kadınlı, erkekli; irili, ufaklı, birbirlerine benzeyen güzel; kıyafetleriyle bayramdan bayrama toplanırdı. Hem cinsinden birini toprağa vermek için değil; milli gururu şahlandıran, geçmişe ait şerefli bir günü yad etmek için… Artık devir değişmiş, zihniyet değişmiş, nesil değişmişti. “Hamam düzü” adı da değişmiş “Cumhuriyet Meydanı” olmuştu…”
Hamam düzünün ortasından geçen dere, uzun yıllar boyunca Ordu’nun başına dert olmuş, yoğun yağışlar neticesinde azgınlaşıp, sık sık taşarak zarar ve ziyanlara yol açmıştı. 1970’li yıllarda Hamam deresi Belediye tarafından kutu menfez içine alınarak kapatılmış, Hükümet caddesi altından denize deşarj edilmiş ve taşkın sorunu ortadan kalkmıştır.

1915 de Birinci Dünya harbinde “Ordu Milis Taburu” Hamam düzünde çadırlar kurarak askeri hazırlıklarını yapmıştı. 1930’lu yılların başlarında Ordu İş bankası Müdürlüğü yapan Vehbi Emre Bey, Hamam düzünde modern bir tenis kortu yaptırmıştı. Tenis kortu tam olarak eski Merkez ortaokulu ile cadde arasındaydı. Bugün, pek az Ordu’lu şehrimizde 1930’lu yıllarda tenis sporunun yapıldığından haberdardır. Futbolun Anadolu’da dahi yeni yayılmaya başladığı 1930’lu yıllarda Tenis gibi Ordu’lulara tamamen yabancı olan, Türkiye’de ise İstanbul ve İzmir gibi daha ziyade yabancıların kalabalık olduğu semtlerde yapılan bu sporun, Ordu’da o yıllarda ele alınması; bir tarafına 5-6 basamaklı ahşap tribün dahi konulması, Ordu’nun bir çok dalda olduğu gibi her türlü spora, gelişime, yeniliklere açık ve modern bir kent olduğunu göstermekteydi. Bu tenis kortu sonradan gelen yönetimlerin destek ve ilgisinden mahrum kalmış, yerine daha çok talep gören basketbol ve voleybol sahasına dönüşmüştü.

1939 yılındaki o büyük Erzincan zelzelesinin neticesinde birçok ilde olduğu gibi Ordu’da da ağır yıkımlar ve hasarlar olmuştur. Devlet, Kızılay vasıtasıyla Ordu’ya derhal çeşitli yardımlar yollamıştır. Halka dağıtılan çadırların çoğu Hamam düzüne ve Millet düzüne kurulmuştur. Ordu’nun en önemli açık alanlardan biri olan Hamam düzünde çadırlar deprem tehlikesi iyice geçene kadar haftalarca kurulu kalmıştır.

Hamam düzü uzun yıllar bir kenarındaki ahşap barakalarda sebze, meyve, yağ, yumurta gibi yiyecek maddeleri satılırken, bir taraftan da, yakın semt ve köylerde üretilen sebze meyve için Çarşamba günleri açık bir Pazar yeri olarak görev yapmıştır… Burada daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Beni sabırla okuyan siz değerli hemşerilerime şükranlarımı sunuyorum.

Naim Güney

Ordu yerel tarih araştırmacısı. Gazeteci, yazar.

"Tarih" geçmişle gelecek arasında köprü kurmaya imkan tanır ve dün ne olduğumuz, gelecekte ne olabileceğimize dair bize fikirler verir"


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386