/

Oysa işçiler erken öleceklerini bilirler

4 mins read

Şehrin merkezine doğru giden ana yolun sağ tarafında yükselen alçalan tepeciklerin çiçekle, çimenle süslenmiş görüntüleri, otobüste üst üste giden işçilerin maskelenmiş ağızları, salgının kentin üzerine inen korkusunu her ne kadar unutturuyor gibi olsa da bu kadar uzun salakça bir betimleme yapmamı gerekli kılmıyordu.

Sanırım sağa sola endişeli gözlerle bakan kadın oturarak işe giriyor olmanın konforunu o an için kovid virisü korkusuyla unutmuştu. Oysa otobüs tıklım tıklım doluydu ve o oturarak işe gitme şansını yakalamıştı….

Kentin sahipsiz, sendikasız işçilerinin kahvaltısız ağız kokusuyla kurdukları hayalleri tek tek yazmak isterdim ama en başta okula gönderdikleri çocuklarının birgün okuyup büyük adam olacakları hayallerini hep anlatasım gelmiştir.
Okul bahçesinde “Hocam biz çok çektik bari o okusun adam olsun iyi yerlere gelsin diye çırpınıyoruz” cümlelerini kuran babanın ağzının ortasına yumruğu indirip “kendine gel geri zekalı! para kazanması ve senin kadar çekmesini istemiyorsan git bir banka soy” diyemeden yutkunduğum sessizliği de hatırlatır bana…

Bunu yazsam her memur çocuğunun ezbere salladığı “okursan adam olursun. bak benim okulda köylü bir arkadaşım vardı o da ben de mühendis olduk.” teranesini ise dinlemek istemediğim için de hep susmuşumdur.

Oysa işçiler hep çabuk ölür… Ne olurlarsa olsunlar. ne iş yaparsa yapsınlar; babamdan bilirim. Babamın çalıştığı dönemlerde kaç arkadaşını mezara vermişizdir. Hepsi çocuklarının okuyup büyük adam olacakları hayallerini kurarlardı. Hepsi kendileri çekse de çocuklarının bu sıkıntılardan kurtulacaklarını.
En samimi arkadaşını bir işçi töreniyle gömdüğünde babamın ağladığını ve çocuklarının büyüdüğünü göremeden öldüğünü mırıldandığı çok iyi hatırlarım.

Oturarak giden kadın sanırım bir temizlik elemanı. Elinde taşıdığı çantasında yırtık bes parçaları, eldiven ve bir kaç çeşit deterjan, temizlik malzemesi var. Kovit’den ölecek korkusunun işçilerin içine kadar sindiğini görmek beni umutlandırıyor. Demek onlar da hayatlarının kıymetini öğrenmişler diye. Ama sağdan geçen minibüse asılı kalabalığı görünce şükür ediyorum. Ve hayır! daha ölmek için hazırlar.
Belki bir polis önlerini keser ceza yazar minibüse. Haberlere konu olurlar. Canlarını dahi düşünmediklerini görenler kızar söylenirler.
Oysa işçiler erken öleceklerini bilirler….

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.