Kahve deyip geçmeyin petrolden sonra en çok konuşulan konulardan biri

7 mins read

Genel yayın yönetmenizden telefon geldi, “Gülnaz Hanım sitenin bir haftalık yazıları silindi tekrar yazınızı göndere bilir misiniz” diye. Çok üzüldüm umarım bir daha böyle bir sorun yaşanmaz. Geçmiş olsun…

Kahve deyip geçmeyin petrolden sonra en çok konuşulan konulardan biri 1

Canlarım bugün size yemek tarifi değil hayatızın artık vazgeçilmezleri arasında olan kahveden bahsedeceğim. Kahve içmek, günümüzde neredeyse hepimizin en büyük zevklerinden biri haline geldi. İçmeden yapamıyoruz.  “Kahve” deyip geçmeyin bu bitki birçok ülkeyi kriz anlarından kurtarıp, tekrar canlandırmıştır. Tarihi geçmişi çok eskilere dayanan bu bitki, günümüzde petrolden sonra en çok konuşulan konulardan biri…

Enerjimizi artırmak, uykumuzu gidermek veya yalnızca tadından hoşlandığımız için, bir şekilde hepimiz kahve içiyoruz. Buna bağlı olarak her geçen yıl kahve tüketimimiz artıyor ve takip edemeyeceğimiz kadar çok tarif birbiri ardına geliyor. Peki bu gelişmeler yaşanırken hiç düşündünüz mü, kahve günümüze ulaşırken ne gibi tarihsel süreçlerden geçti?

Kahvenin keşfi

Kahvenin keşfi konusunda pek çok görüş ortaya atılmıştır fakat en yaygın ve kabul göreni, Şazili Şeyhi tarafından keşfedilmiş olması. Rivayete göre çobanlar, keçi sürülerinin yedikleri bir bitki sonrası uzun süre yorulmadıklarını, canlılıklarını koruduklarını, hatta birkaç gün uyumadıklarını gözlemlemişler ve kafeinin sihirli etkisi yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlamış. Çobanlar, bu durumu dervişlerine anlatmışlar. Bunun üzerine Şazîli, bu ilginç bitkiyi kaynatarak suyunu içmiş ve aynı etkileri kendi üzerinde de görünce kahvenin özelliği anlaşılmış ve kullanılmaya başlanmıştır.

Tarihi araştırmalardaysa kahvenin keşfi şöyle aktarılmaktadır

Afrika kıtasında yer alan Etiyopya’da bulunmuştur. Kahve, burada ekmek yapımında ve tıbbi amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. İçerisinde bulunan kafein; uyarıcı, dikkat sağlayıcı, ağrı kesici etkisi vermektedir. Bu sebepten ilaç yapımında çok fazla kullanılmış ve adına “sihirli meyve” denilmiştir. İlk olarak Yemen’de nam salmaya başlayan kahve daha sonra sırasıyla Arabistan, Asya, Anadolu, Suriye, Mısır, Güneydoğu ve Avrupa ülkelerine yayılmaya başlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu Yemen’e doğru genişledikçe, Osmanlılar kahveyle tanışmışlar. 1517 yılında Kanuni’nin Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirmiş ve sarayı kahveyle tanıştırmış. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, kırk kişilik kadrolu kahveci ustaları sultana servis etmiş. Kahve, sarayda iyiden iyiye yer edinmiş. Artık cariyelere doğru kahve pişirme dersleri bile verilmeye başlanmıştır.

Saraydan Kıraathanelere

Osmanlıda ilk olarak Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanışmış. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurmuştur.

Damada tuzlu kahve

Osmanlıdan bu yana kız isteme esnasında, gelin adayı, kahveleri ikram edip elinde tepsiyle kahveler bitinceye kadar bekler; bu şekilde görücüler tarafından daha iyi görülmüş olur. Hala bu gelenek devam ediyor. Damadın sabrını ölçmek için damada bol tuzlu kahve ikram ediliyor.

Kahve deyip geçmeyin petrolden sonra en çok konuşulan konulardan biri 2

Kahve Ağacı

beyaz ve kokulu çiçeklere sahip, kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde iki çekirdek bulunan bir ağaçtır. Dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür. Doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur.

Klasik müzikte Türk kahvesi

“Türk kahvesi”, klâsik müzikte de unutulmazlar arasına girmiştir. Kahve Kantatı’nı Bach bir kahve tutkunu olduğu için bestelemiştir. Türklere sevgisiyle bilinen Fransız romancı Pierre Loti, kahveye ve İstanbul’a olan sevgisinden dolayı kahvehanelere sürekli gitmiştir. En sevdiği semt olan Eyüpteki bir kahvehane bugün hâlâ onun adıyla anılmaktadır. 17. yüzyıl ve sonrasında Türk kahvesi tutkunu ünlü isimler arasında Victor Hugo, Alexandre Dumas, Moliere, Andre Gide ve Balzac da vardır.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386