“Siz düşünmezseniz başkası sizin yerinize düşünür. Siz felsefe yapmazsanız, başkası sizin için yapar. Siz sorulara cevap veremezseniz, başkasının verdiği cevaplara sığınırsınız…” Doç.Dr.Enis Doko
Yüzakı bilim adamımızın bu görüşü, milli eğitim bürokratlarınca ciddiye alınmalı. Çalıştaylar yapılmalı ve asırlar boyu inatla sürdürülen bir yanlışa yani eğitimde mantık ve felsefenin devre dışı kalması problemine el atılmalıdır.
Mantık ve felsefe eğitimi anaokullarından itibaren eğitim ve öğretime basitten zora, somuttan soyuta, dahil edilmelidir.
Değerlerimiz felsefi arka planlarıyla eğitimde yerini almalıdır.Bu konu çok hassas bir konudur.Kuyumcu titizliğiyle hareket edilmeli ve ekipler oluşturularak ilk, orta, lise müfredatları, değerlerimiz, bilim ve pedagojik gerçeklerin ışığında süratle revize edilmelidir.
Öte yandan İlahiyat Fakültelerimiz, çağdaş felsefi süreçleri ve burada oluşturulan varlıktan kozmik aleme uzanan görüşler iyice incelenmeli, düşünce atölyeleri oluşturularak günümüz filozoflarının yorumları, masaya yatırılmalıdır.
Bilim adamlarımız, tez ya da karşıt tezlerini “gelenek düşmanlığından ”veya beylik yanlışları barındıran halk hikayelerini eleştirmekten, hasmını yere sermiş pehlivan edasıyla çıkışlar yapmaktan öteye taşımalıdır.
İlahiyatçılar veya bilim adamlarımız, çağdaş felsefi süreçleri çok dikkatlice izlemez, bu süreçleri çocuklarını tanıdığı gibi, hatta daha iyi tanımazlarsa, tezlerini geliştiremezler.
Yarın geç bir zamandır mantığı içinde hareket edilirse medeniyetimizin kodları üzerinde yürüyen daha sağlıklı düşünen bir topluma kavuşuruz.
Horlayan şark toplumlarını diriltecek bir düşünce devrimine şiddetle ihtiyacımız var.Bu alan çok uzun süreden beri nadasa bırakılmış bir alan.
Cevabına yeterince hazırlık yapmadığımız yüzlerce sorun ve soruyla karşı karşıyayız.
Niçin müslümanız?
Müslümanlığın Kızlara mesajı nedir? Çok eşlilik sorununa nasıl bakılmalı?
Müslümanlar geçmişteki bilimsel başarılarını niçin sürdüremediler?
Niçin budist ve ya Hint dinlerine mesafeliyiz?
Hıristiyanlık bizim için ne ifade ediyor?
Aile niçin bombardıman altında?
Modernizme veya post modern yaklaşımlara nasıl bakmalıyız?
“ Kurban bir hayvan katliamıdır” diyenlere ne diyebiliriz?
Kapitalizm, faşizm, sosyalizm veya liberal demokrasileri nasıl değerlendirmeliyiz?
Niçin ısrarla aileyi savunuyoruz?
Cinsel sapmalar başlığı altındaki çıkışlara (Eşini aldatma, normal dışı cinsel yönelim, hayvanlarla ilişki vbs) nasıl bakılmalı?
Emek hırsızlığı nasıl önlenebilir?
Makine yada taşıyıcı aile ile çocuk sahibi olunması niçin mahsurlu?
Ahlakla ekonomi arasında nasıl bir ilişki vardır?
Evrim tam olarak nedir? Mutlaka karşı çıkmak zorunda mıyız?
Bu ve benzer binlerce soruyu cevaplama yeteneğinde, bir toplum inşa etmeliyiz.
Yapamazsak ne olur sorusunun cevabını genç bilge akademisyenimiz Enis Doko çok basit bir formülle izah ediyor:
Başkasının verdiği cevaplara sığınırsınız.
Ben biraz daha açık söyleyeyim bocalar dururuz.
Sonra da bu gençler var ya! diye başlayan dövünmelerle ömür sermayesini tüketiriz.
Çinli atasözünde olduğu gibi, yavaş yavaş acele etmeliyiz.”
