Gece yatarken telefonumun ekranı rengarenk görünüyor karanlıklar içinde. Whatsapp, gmail, twiter, olmazsa olmazsa google ve bunun gibi birçok uygulama. Hepsi parmaklarımın ucunda. Bir dokunuşumla, tüm varlığımla ordayım işte. Odanın karanlığında gidemediğim yerlere gidiyorum. Görmediğim yerleri görüyorum. Böyle kendimi çok değerli ve güçlü hissediyorum. Bir dokunuşumla oluveriyor bütün bunlar. Şimdi bu yeni tarz hayatımızın eleştirilerini yapmayacağım. Bu arada medya gereği bir dakikalık coronadan bahsetme zorunlu hale geldi. Ondan bahsedeyim de bu zorunlu anlatıştan sonra ben anlatmak istediğime döneyim. Hani bu parmak uçlarımızla tek dokunuşla dünyayı getiriyorduk ya işte tam bu parmak uçlarımızla yaydık bu corona virüsü… Parmak ucu önemli. Özellikle işaret parmağının ucu çok işlevsel. Onunla virüs de yayabiliriz, virüsün aşısını da bulabilriz.
Ne diyorduk… Bana bu karanlıkta telefonun ekranında rengarenk uzanan dünya ve o karanlığa yayılan loş ışıklar hep büyüleyici gelir. Kırk yaşıma merdiven dayadım. Karadenizin yemyeşil bir köyünde çocukluğum geçti. Kuzenlerle yıldızlı bir yaz gecesinde sohbet ederken bir kuzenim köyün sözü dinlenir, gün görmüş bir yaşlısının kehanetlerinden bahsetti. Anlattığına göre kehanetleri gerçekleşmeden çoktan öldüğünü söylüyordu. Bizim köyümüzün Baba Vanga’sı “ Bir zaman gelecek, dünyanın bir ucundaki biri diğer ucundakinin sesini duyacak.” diyerek telefonu işaret etmiş Sonra devam etmiş “ Bir zaman gelecek, dünyanın bir ucundaki biri, diğer ucundakini görebilecek.” İşte bunu duyunca hayatımıza yeni yeni giren televizyonla bağdaştırmaya çalışmış ama bir türlü oturtamıştık. Biz televizyonu görüyorduk da televizyon bizi görmüyordu. O gün hepimiz bu kehanette ancak televizyondan bahsediyordur, diye karar kılmıştık; gecenin ateş böcekleri arasındaki o sihirli büyüsünde. Bu sohbetten otuz sene sonra bizim Baba Vangamızın kehaneti gerçekleşmişti. Artık dünyanın öbür ucundaki insanla görüntülü konuşabiliyorduk. Bazen gece telefona bakarken bu kehanet aklıma gelir. O zamanlar abartılı bulduğumuz ancak televizyonla bağdaştırdığımız kehanetin gerçekleşmesi ve bunu bizim kuşağımızın yaşaması beni düşündürür. İleriki yıllarda, yüzyıllarda kimbilir neler olacak? Aklımızın almayacağı neler gerçekleşecek? Peki yine Baba Vangalarımız olacak mı?