COVID-19 bulaşıcı hastalıklar için bir dönüm noktası /Peter Sands
2019 yılını bir heyecan ve beklenti ile kapattık. Her zamankinden daha fazla insan HIV, tüberküloz ve sıtmaya karşı hayat kurtaran tedavi görüyordu. Ve tabii rekor kıran bir bağış toplama konferansı, salgınları 2030’a kadar sona erdirmek için dünyayı yeniden yoluna sokacak kaynaklara sahip olduğumuz anlamına geliyordu.
Sonra koronavirüs hastalığı (COVID-19) salgını ortaya çıktı ve her şey değişti.
Global Fund’un Pazartesi günü yayınlanan en son yıllık “Sonuçlar Raporu”, risklerin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Hükümetler, sivil toplum, teknik kurumlar, özel sektör ve hastalıklardan etkilenen insanlardan oluşan bir ortaklık olan Global Fund tarafından desteklenen sağlık programları, yalnızca 2019 yılında 6 milyon hayat kurtardı. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 20 daha fazlasını temsil ediyor ve 2002’den bu yana kurtarılan toplam insan sayısı 38 milyona çıktı.
Ancak, bu 2019 sonuçlar COVID-19’un ortaya çıkışından önce. Gerçek şu ki, 2020 sonuçları çok farklı görünecek. Yeni virüsün kendisinden doğrudan ölümlere ek olarak, COVID-19 salgınının HIV, TB ve sıtma ile mücadelede zincirleme etkileri felaket olabilir. 2020 yılında önceki on yılda gerçekleşen başardıklarımızın hepsini kaybedebiliriz.
Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler HIV / AIDS Programı ve TB’yi Durdur Ortaklığı tarafından yapılan son modelleme çalışmalarına göre, önümüzdeki yıl sağlık ve toplum sistemleri, tedavi ve önleme, bu üç salgından kaynaklanan ölümlerin iki katına çıkabileceğini gösteriyor. Programlar kesintiye uğrar ve kaynaklar yönlendirilir. Dünyanın en yoksul ve en savunmasız 106 ülkesinde yaptığımız kendi anketlerimiz, HIV, TB ve sıtma için hayat kurtaran hizmetlerin yaklaşık dörtte üçünün bu yıl orta düzeyde veya önemli ölçüde kesintiye uğradığını gösteriyor.
Bunun olmasına izin veremeyiz. Zor elde edilen başarıları korumak ve ivmeyi sürdürmek için işbirliğini, kaynakları ve yeniliği büyük ölçüde artırmalıyız. COVID-19 ile mücadele etmek ve küresel sağlık güvenliğini iyileştirmek için küresel olarak koordine edilmiş bir strateji geliştirmek, G20 ve diğer kuruluşların sürekli ve kararlı liderliğinin yanı sıra özel sektör ve hayırseverlerin desteğini gerektirecektir. Ayrıca yeni virüsle mücadelede etkinliğimizi en üst düzeye çıkarmak için HIV, TB ve sıtma ile mücadeleden öğrendiğimiz dersleri uygulamalıyız.
HIV, TB ve sıtma ile mücadelede, güçlü toplulukların önderlik ettiği birleşik bir dünyanın en korkunç bulaşıcı hastalıkları bile geri çekilmeye güçleri olduklarını gösteriyor. Küresel Fon’un yatırım yaptığı ülkelerde salgın hastalıkların zirveye ulaştığı dönemden bu yana üç hastalığın neden olduğu ölümler neredeyse yarı yarıya azaldı.
Ancak COVID-19’un etkisinden önce bile yapacak çok işimiz vardı. 2019’da 690.000 AIDS’e bağlı ölüm ve 1.7 milyon yeni HIV enfeksiyonu vardı – ki bu çok fazla. Sağlık hizmetlerine erişimin önündeki insan hakları engelleri, damgalanma, ayrımcılık ve cinsiyet eşitsizliği ilerlemeyi engellemeye devam ederek, kilit nüfusları ve ergen kızları ve genç kadınları enfeksiyona karşı çok daha savunmasız hale getirmektedir. Örneğin, Sahra altı Afrika’da, 15-19 yaşları arasındaki yeni enfekte olmuş altı ergenden beşi kız.
Verem, dünyanın önde gelen bulaşıcı hastalık katili olmaya devam ediyor ve en yoksul ve en marjinal toplulukları etkiliyor. Sağlık sistemleri tarafından “gözden kaçan” TB’li kişilerin yüzdesi – tanı konulmayan, tedavi edilmeyen ve bildirilmeyen – 2017’de yüzde 40’tan 2018’de yaklaşık yüzde 30’a düştü. Ancak yaklaşık 1,5 milyon insan hala bu önlenebilir, tedavi edilebilir hastalıktan öldü. 2018 – şok edici bir sayı. COVID-19’dan önce bile, yörüngede önemli bir değişiklik elde etmek için ölümler veya enfeksiyonlar konusunda yeterince hızlı ilerleme kaydedemiyorduk.
Sıtmayla mücadelede, dünya çapında ölüm sayısı 2010’da 585.000’den 2018’de 405.000’e düşmeye devam ediyor. Ancak, on yılın ilk yarısında sıtma kontrolünde büyük kazançlar sağladıktan sonra ilerleme önemli ölçüde yavaşladı ve hastalık devam ediyor. hamile kadınlara ve çocuklara ağır bir zarar vermek.
Bugün dünya, küresel ekonomiyi halihazırda istikrarsızlaştıran ve HIV, TB ve sıtma ile mücadelenin yanı sıra tüm Sürdürülebilir Kalkınma Gündemini rayından çıkarmakla tehdit eden olağanüstü bir küresel sağlık kriziyle boğuşuyor. Bir dönüm noktasındayız. Elde ettiğimiz kazanımlardan vazgeçebilir ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine yönelik ilerlememizin keskin bir şekilde tersine dönmesine izin verebilir veya COVID-19’un her iki doğrudan etkisine karşı koymak için henüz taahhüt edilenden çok daha fazla kaynak yatırımı yaparak hızlı bir ölçekte hareket edebiliriz. Ve tabi HIV, TB ve sıtmanın sonuçlarını da hafifletebiliriz.
Küresel Fon, dünyanın en büyük bulaşıcı hastalık tehditlerine karşı oluşturuldu ve en son raporun da gösterdiği gibi, bu olağanüstü ortaklığın dikkate değer ölçüde başarılı olduğu kanıtlandı. Yeteneklerini ve deneyimini kullanan Global Fund, COVID-19’un ortaya çıkışından itibaren kararlı bir şekilde tepki gösterdi. Mart ayından bu yana, 103 ülkeye ve 11 çok uluslu programa COVID-19 ile mücadele, ön saflardaki sağlık çalışanlarını korumak, mevcut durumu uyarlamak için 700 milyon dolardan fazla ödemeyi onayladı. İlerlemeyi korumak ve sağlık sistemlerini güçlendirmek için HIV, TB ve sıtma programları. Orta Doğu’da Küresel Fon tarafından desteklenen programlar, Irak, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye ve Yemen’deki mülteciler, ülke içinde yerinden edilmiş kişiler, kadınlar, çocuklar ve diğer topluluklar dahil olmak üzere kilit ve savunmasız insanlara temel HIV, TB ve sıtma hizmetleri sağladı.
Küresel Fon, testler, tedaviler ve aşılar da dahil olmak üzere virüsle savaşmak için yeni araçların geliştirilmesini ve adil bir şekilde uygulanmasını hızlandırmak için eşi görülmemiş bir küresel koalisyon olan COVID-19 Araç Hızlandırıcısına Erişim’de kilit bir rol oynuyor.
Ancak, acil müdahale fonumuzun parası bu ayın sonunda bitecek. Küresel Fon’un, COVID-19 ile savaşmaya devam etmek, sağlık çalışanlarını ve sağlık sistemlerini korumak ve HIV, TB ve sıtmaya karşı mücadelede ilerlemeyi savunmak için önümüzdeki 12 ay içinde acilen 5 milyar dolara ihtiyacı var. Özel sektör desteği de paranda da çok önemlidir. Örneğin, tedarik zinciri ve bilgi teknolojisi çözümlerinin hızlı yayılması, düşük gelirli ülkelerin COVID-19 ile savaşma kapasitelerini hızla artırmalarına yardımcı olmak için kritik öneme sahiptir.
COVID-19‘a karşı mücadele tek başına düşünülemez. Bunu sadece belirli bir virüse karşı bir mücadele olarak değil, HIV, TB ve sıtmaya karşı mücadeleyi bitirmek ve gelecekteki patojenlere karşı hazırlıklı olmayı güçlendirmek için bir katalizör olarak görmeliyiz. Bu kadar zorlu bulaşıcı hastalıklarla mücadelede, herkes güvende olana kadar kimse gerçekten güvende değildir.
