Yazarlar Kurguda Herhangi Bir Etik Yükümlülüğe Uymalı mıdır?

13 mins read

“İyi düşüncelere sahip olan bir kişi asla çirkin olamaz. Çarpık bir burnunuz, çarpık bir ağzınız, çift çeneniz ve çıkık dişleriniz olabilir, ama iyi düşünceleriniz varsa, bunlar yüzünüzden güneş ışınları gibi parlayacak ve her zaman güzel görüneceksiniz.”  / Roald Dahl

Yukarıda aktardığım cümlelerin yazarı Roald Dahl’ın karşı konulmaz çekiciliğine, tilkilerin dahi kıskanacağı hınzırlıkta bir mizah anlayışına sahip karakteri Charlie and the Chocolate Factory veya The BFG ve James and the Giant Peach gibi kitapları nasıl yazdığını anlamamızın ip uçlarını verir. Dünyanın dört bir yanındaki çocukların hayal gücünü ele geçirmesi çok normal.

Şimdi, birinin size yukarıdaki alıntıyı daha kapsayıcı ve “kaba” olmayacak şekilde bir hale getirmek için saldırgan kelimeleri (çirkin, çarpık burun gibi) silerek yeniden yazmanızı söylediğini varsayalım. Bu size doğru gelir mi? Yoksa yazarın ifade özgürlüğüne müdahale ediyormuşsunuz gibi düpedüz yanlış mı gelir? Her şeyi boş verin okurken eğleniyor olmanızı engellemez mi?

Edebiyatta ahlak ikilemi özellikle çocuk edebiyatında kendisin çok fazla göstermişti. Örneğin; Roald Dahl’ın klasik çocuk kitaplarından ‘çirkin’, ‘şişman’, ‘sarkık’ ya da ‘deli’ gibi yüzlerce kelimeyi çıkaran yayıncısı, Puffin’da (Penguin Books’un bir bölümü) bunu yaşatmıştır. Fakat yayıncının bu hareketi bir tartışmalara yol açmış ve yayıncının kararını geri almayı ve yazarın orijinal kelimelerini korumaya zorlamıştır.

Elbette, edebiyat alanında yaşanan ilk sansür vakası değildi. Ne de politik doğruculuk savaşında ilk kez bu kadar ileri gidiliyor. Tarih boyunca kitaplara kültürel, dini ya da siyasi nedenlerle itiraz edilmiş, sansürlenmiş, yasaklanmış ve hatta imha edilmiştir.

Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi, Anne Frank’ın Hatıra Defteri ve hatta JK Rowling’in Harry Potter serisi, yazarların fikirleri ya da inançları faillerinkiyle uyuşmadığı için yakıldığı bildirilen ünlü kitaplar arasındadır.

Diyelim ki bir yazarsınız ve fantastik bir roman yazmak istiyorsunuz. Herhangi bir kargaşa ya da dramadan kaçınmak için, bunu çoğu insan için makul ölçüde kabul edilebilir bir şekilde yazmayı planlıyorsunuz.

Şimdi soru şu… bunu gerçekleştirmek için herhangi bir etik standarda uyma zorunluluğunuz var mı? Eğer öyleyse, etik yazım için evrensel bir “altın standart” var mı?

Etik Tam Olarak Nedir?

Çocukluğumuzdan beri doğruyu yanlıştan ayırmayı öğrenmişizdir. Dünyanın her yerinde çocuklar hemen hemen aynı değerlerle – dürüstlük, nezaket ve saygı – yetiştirilir. Amaç, bir kişinin yaşam boyu ahlaki davranışı için bir temel geliştirmektir. Kurallar oldukça basittir; “çalmamalısın”, “yalan söylememelisin” (etikte deontoloji yaklaşımının desteklediği gibi). Kısacası, etik bir ahlaki inançlar ve değerler sistemidir.

Dolayısıyla, bir yazar yalnızca iyi ahlaki değerleri yansıtan bir kurgu yaratmayı mı hedeflemelidir? Yasalara ve topluma göre kabul edilebilir bir şekilde mi yazmalıdır (örneğin, arzu edilen davranışlara sahip erdemli karakterler göstererek)?

Bu biraz karışık. 18. yüzyıl filozofu Kant’ın mutlakiyetçi ahlak teorisinin öne sürdüğünün aksine, etik standartlar herkes için her yerde aynı değildir.

Etik Aldatıcıdır

Er Ryan’ı Kurtarmak veya Schindler’in Listesi gibi filmlerde çok fazla kan dökülür ve şiddet uygulanır. Sonuçsalcılık (faydacılık) açısından bakıldığında, beklenen sonuçlara (izleyiciler üzerindeki etki) dayanarak film yapımcıları ahlaki açıdan doğru değildir. Araştırmalar, filmlerdeki şiddetin, uygunsuz temaların ve saldırgan dilin ergenler üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini göstermektedir.

Ancak, bu filmlerde savaşın dehşeti aktarılmaya çalışıldığı için, erdem etiği temelinde bu eserlere etik olarak izin verilebilir. Film yapımcıları savaşların ve holokostun üzücü “gerçeklerini” ortaya koyacak dürüstlüğe ve cesarete sahip oldukları için, üretimlerinin “doğru” olduğu söylenebilir.

Dahası, bir toplumda ahlaki açıdan doğru olabilecek, ancak başka bir toplumda yanlış olabilecek şeyler yazabilirsiniz. Kilolu olmanın daha çok arzu edildiği ve kız çocuklarının zorla beslendiği ülkelerde insanlar ‘şişman’ kelimesini aşağılayıcı bir terim olarak görmezler.

Ahlaki ve etik sistemlerin farklı kültürler arasında değişiklik gösterdiğini anlamak için sosyal bilimci olmaya gerek yoktur. O halde kültürel görecelik çağında yaşarken, bütün bir kültürü kendi iyi ve kötü, doğru ve yanlış standartlarımıza göre yargılamamamız gerektiğini biliyoruz.

Öyleyse neden bir kurgu eserini yargılayalım?

Estetiğe Karşı Etik

Konu bu soruya geldiğinde, İrlandalı edebiyat dehası ve “sanat için sanat” akımının öncülerinden Oscar Wilde sözünü sakınmıyor:

“Ahlaklı ya da ahlaksız kitap diye bir şey yoktur. Dünyanın ahlaksız dediği kitaplar, dünyaya kendi utancını gösteren kitaplardır.” – Oscar Wilde, Dorian Gray’in Portresi

Sanatı (ve diğer ifade biçimlerini) ahlakçı ve faydacı (sanatın yararlı olup olmadığı) sanat görüşlerinden kaynaklanan haksız saldırılara karşı savunmak için 19. yüzyılda estetik hareket ortaya çıkmıştır. Estetizm, sanat ve ahlak arasında herhangi bir bağlantı olmadığı fikrine dayanarak gelişmiştir. Sanatın güzellik ve zevk amacına hizmet etmek dışında başka bir gerekçeye ihtiyacı yoktur.

Ahlaki görecelilik, binlerce yıldır bize doğru ile yanlışı ayırt etmenin evrensel bir yolu olmadığını öğretmiştir. Bir adım daha ileri giderek, postmodern çağdaş sanat yaklaşımları sanatçıların daha da özgür olmalarını sağlar. Sanatçıların kendilerini “evrensel kesinlikler ya da doğrularla” boğmamaları gerektiğini varsayar… çünkü öyle bir şey yoktur.

Açıktır ki, bir kurgu eseri yazarın kendi fikir ve inançlarını yansıtır ve bunlar toplumsal değerlerle örtüşmeyebilir. Kendi kültürlerinin (ya da herhangi bir kültürün) ahlaki ya da siyasi duruşunu temsil etmeyebilirler.

Kurgu Yazmanın Etiği Nedir?

Yine de yazarlar vergi öderler, hırsızlık yapmazlar ve diğer federal ve yerel yasalara uyarlar. Sonuçta yazarların yükümlülükleri vardır.

ABD anayasasındaki Birinci Değişiklik, kişinin ifade özgürlüğü hakkını garanti altına alır. Bu, istediğinizi söyleyebileceğiniz ve istediğinizi yazabileceğiniz anlamına gelir. Hayal gücü sınır tanımasa da, kişinin hayal gücünü nasıl ifade edeceğine ilişkin kurallar ve kısıtlamalar vardır. Yazdıklarınıza dikkat etmezseniz, kitabınız çeşitli nedenlerle yargılanabilir, örneğin

  • kışkırtma (örneğin, nefret söylemi)
  • hakaret (zorbalık, taciz)
  • müstehcenlik (küfür) ve çağdaş toplum standartlarını ihlal eden diğer her şey.
  • Etik yazma, esasen yazarken etik davranma eylemidir. Ahlaki fikirler zamana, yere ve kültüre göre değişse de, bugün çoğu insanın üzerinde hemfikir olduğu bazı ortak ilkeler vardır.

Örnekler arasında intihalden kaçınmak, çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik etmek, önyargılardan veya stereotiplerden kaçınmak (açıkça ırkçı veya homofobik olan dili ortadan kaldırarak) ve yazarların izlediği diğer genel kuralların yanı sıra gerçekleri temsil ederken adil ve doğru olmak yer alır.

Temel olarak, etik yazma fikri ne yazdığınızdan çok nasıl yazdığınıza dayanır.

On Emir’in aksine, bir kurgu eserinin neleri içermesi gerektiğine dair kesin ve katı kurallar yoktur. George Orwell’in bilgece belirttiği gibi, bir yazar “insanlara duymak istemedikleri şeyleri söyleme” özgürlüğüne sahip olmalıdır.

Aynı zamanda, yazarların okurlarına, toplumlarına ve bir bütün olarak insanlığa karşı sorumlulukları vardır. Önemli olan özgürlük ve sorumluluk arasında sağlıklı bir denge kurmaktır. Bu nedenle, yazarların edebiyat tarihinde kendi yollarını açarken bile ortak paylaşılan etik değerlere ve en iyi uygulamalara dikkat etmeleri önemlidir.

yazı tercüme edilen metinlerden derlemedir

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386