Hemşireler olarak “Bizler önce kendimiz, değerimize inanalım!”

26 mins read
6
Hemşireler olarak “Bizler önce kendimiz, değerimize inanalım!”
Hemşireler olarak “Bizler önce kendimiz, değerimize inanalım!”
azize atlı özbaş
Dr. Azize Atlı Özbaş

Hemşireler olarak “Bizler önce kendimiz, değerimize inanalım!”

Yıl, 1994… Balıkesir Atatürk Sağlık Meslek Lisesi… Yatılı bölümünde hemşirelik eğitimine başladım. İşte o okuldan mezun pek çok insan şimdi emekleriyle güzel yerlere geldiler. Yeni nesillerin yolunu aydınlatmaya çalışıyorlar. Bu insanlardan biri de Azize Atlı Özbaş. Kendisiyle bir kez daha yolumuz, pandemi sürecinde sosyal medyada kesişti. Ben bu röportaj vesilesiyle o yıllara, değerli öğretmenlerimize ve arkadaşlarımıza selam göndermek isterim.

Azize Atlı Özbaş, hem eğitim anlamında hem klinik anlamda hemşireliğin her safhasını deneyimlemiş bir akademisyen. Şu an Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Psikiyatri Hemşireliği Bölümü’nde çalışmaktadır. Aynı zamanda Türk Hemşireler Derneği Genel Sekreterliği görevini yürütmektedir. Kendisine hemşirelik mesleğiyle ilgili sorular yönelttik. Bize bu konuda çok önemli cevaplar verdi. Umarım bu cevaplar hemşireler için yol gösterici olur.

Hemşire olmaya nasıl karar verdiniz? 

Denizli’nin bir kasabasında doğdum. Ailem çiftçi. Gördüğümüz memurlar; hemşire, sağlık memuru ve öğretmenlerdi… Doğal olarak da hedefte onlar vardı.  Kasabanın başarılı çocukları, ortaokulu bitirdikten sonra devlet parasız yatılı olan kurumlar sınavını kazanır ve genellikle sağlık meslek liselerine giderdi. Kendimi bildim bileli annem “Kızımı hemşire, oğlumu doktor yapsam, başka da birşey istemem.” derdi. Hem küçük yerde doğup büyümekten hem de toplumsal cinsiyet algısından dolayıydı, sanırım. Ortaokulu okul birincisi olarak bitirdim ve kurumlar sınavını kazandığım için ben de sağlık meslek lisesine gittim.

Kendi tercihiniz miydi yoksa ailenizin isteğiyle mi oldu? 

Doğal bir sürecin parçasıydı zaten, ailem de istedi ben de istedim.

Hemşirelik sizin için ne ifade ediyor? 

Hemşirelik eğitimi içinde kimliğimin büyük bir bölümü gelişti. Kendimden ayrı göremiyorum hemşireliği… Benim bir parçam ve hayatta ne yaptıysam, bunu borçlu olduğum meslek hemşirelik. Bana, küçük bir kasabadan başlayıp ve dünyaya açılan yolu açan meslek…

Meslek hayatınızda sizi etkileyen bir hatıranız var mı? 

Mesleki geçmişim 24 yıla dayanıyor. Tabi ki beni etkileyen, iz bırakan, bugünkü beni ben yapan pek çok yaşantım oldu. 10 yıla yakın klinik hemşiresi olarak çalıştım, 14 yıldır da akademik yaşantının içindeyim. Tüm çalışma alanlarım beni besleyen, çok şey öğrendiğim ortamlardı. Hem klinikte çalışıp, nöbet çıkışları da lisans eğitimimi alırken mesai arkadaşlarımın bana olan desteğini asla unutmam. Klinik yaşantımın son yıllarında ameliyathanede çalışıyordum. Lisans eğitimimi okul birincisi olarak tamamlamıştım ve klinik arkadaşlarım da bunu görebilmek için mezuniyet törenime gelmişti. O gün klinik çok yoğun olduğu için mezuniyet törenime son anda, formaları üzerilerinde yetişebilmişlerdi. Bonelerini dahi son anda salona girerken çıkarabildiklerini sonradan öğrendim. Bu hem benim hem mezun olan öğrenci arkadaşlarımın aileleri için çok güzel bir anıydı.

Hemşirelik toplum nezdinde gerekli değeri görüyor mu? 

Aslında doğru soru, hemşireliğin hemşireler nezdinde gerekli değeri görüp görmediği olduğunu düşünüyorum. Hemşirelik mesleğinin “hemşirelerin” nezdinde değerli olmasının önemine dikkat çekmek isterim. Bizler mesleğimizi değerli görmez; mesleğimize, meslektaşımıza değer vermezsek toplumun değer vermesini bekleyemeyiz. Mesleğimizin değerini, başkalarına biçtirmeye; onlar değerli gördü diye, değerli; değersiz gördü diye, değersiz hissetmeye devam edersek  içinde olduğumuza inandığım ‘kurban’ psikolojisinden asla kurtulamayız. Bizler önce kendimiz, değerimize inanalım!

Hem sahada hemşirelik yapmış hem akademide bu alanda çalışmalar yapan biri olarak hemşirelik mesleğinin Türkiye’deki gelişimini nasıl değerlendirirsiniz? 

Almamız gereken çok yol olduğunu, görüyorum. Büyük resmi görmeden de ilerlememizin mümkün olmadığını düşünüyorum. İlerleme mehter yürüyüşü gibi iki ileri bir geri. Mesleğimizi tanımazsak; eğitimini, yönetimini bilmezsek; mesleğimizi ve toplum sağlığını etkileyen politikaları izlemezsek, anlamazsak da ilerleme bu şekilde devam edecek. 

Türkiye’de hemşireliği temsil eden kurumlar var. Fakat yeterince güçlü görünmüyor, diğer meslek gruplarıyla karşılaştığımızda. Sahada, akademide, derneklerde bir dağınıklık mevcut. Oysa  hem hemşireliğin disipline ve organize olabilen bir yapısı var hem de hemşireler sayıca fazla. Buna rağmen bir hemşirelik birliği ve gücü göremiyoruz. Bu da kamuoyunda iyi ifade edilememeye neden oluyor. Siz böyle düşünüyor musunuz? 

Düşünmüyorum… Bizler; meslek örgütlerini, örgütlerinin yapılarını, derneğin ne olduğunu, sendikanın ne olduğunu, birliğin ne olduğunu, amaçlarının ve yasal güçlerinin ne olduğunu bilmiyoruz. Beklenti içindeyiz ama kimden, neyi bekleyeceğimizi bilmiyoruz. Yasamız, görev tanımımız, yönetmeliğimiz varken ve pek çok meslek grubunun bırakın yönetmeliği, yasası bile yokken kendimizi diğer meslek gruplarıyla karşılaştırıp güçsüz buluyoruz. Bu yasa ve yönetmeliği çıkartmış bir derneğimiz var ama derneğe üye dahi olmayıp, derneği güçsüz hatta düşman görüyoruz. Türkiye’de tek bir hemşirelik çatı derneği var. Türk Hemşireler Derneği… Otuza yakın da özel dal derneği. Bu derneklerinin tümünün aynı amaç etrafında birleşebildiğini de gördük. Pek çok alanda THD mücadele veriyor. Güçsüz mü dernek? O zaman biz derneğe güç vereceğiz. Üye olarak dahi destek olmadığımız bir meslek örgütüne “Benim için ne yaptı?” diye sormadan önce “Ben dernek için, meslek için ne yaptım?” demek gerekiyor. Derneğin kişiler için değil, meslek için bir şeyler yapmaya çabaladığını görmeleri gerekiyor.

Özellikle sahada çalışan hemşireler mesleğiyle ilgili durumlarda kendilerini yalnız hissediyorlar. Haklarını arama noktasında sorunlar yaşıyorlar. Bu gibi sorunlar nasıl çözüme kavuşturabilir?

Sahada çalışan meslektaşlarımızın haklarını bilmeleri ve hak aramaktan korkmamaya, korksalar da sinmemeye gayret etmeleri ile bu sorunlar çözülecek. Haklarını doğru mercilerde, doğru yollardan aradıklarında çözülecek. Bireysel haklarını korumanın; mesleğin hakkını, meslektaşının hakkını korumakla mümkün olduğunu kavrayarak; sendikalardan, kişilerden, gruplardan değil; yasalardan, mevzuattan, bilimsel bilgiden, kendilerinden güç almayı öğrendiklerinde çözülecek. Meslektaşlarımız kendilerini yalnız hissediyorlar ama yalnız değiller. Destek kaynaklarını, meslek örgütlerini bilmeliler, desteklemeliler ve güçlendirmeliler ki haklı bir hak arayışına girdiklerinde arkalarında güçlü bir meslek örgütleri olsun.  

Kamuoyunda hemşirelerin kendini iyi ifade edememeleri veya sahadaki hemşirelerin doğru şekilde haklarını savunanamamaları sadece kendi güçlerinden ve kendi haklarından doğru şekilde yararlanmamalarından kaynaklanan bir sorun mudur? Türkiye’de hemşirelik adına güçlü kurumlar ve yasaların varlığının, hemşirelere  bireysel olarak sirayet edememe, ulaşamama nedenleri ne olabilir? 

Ben hemşirelerin kendilerini ifade edemediklerini, düşünmüyorum. Yönetici ve politikacıların anlamamakta ısrarcı olduklarını düşünüyorum. Sahanın da hak arayışına katılması; şikayetlerini, hemşire odaları dışında da sesli olarak konuşmaya başlaması ve bu taleplerinin gerekçelerini doğru bir şekilde ortaya koyması gerektiğine, inanıyorum. Bunun kolay olmadığını biliyorum… Sistemin hemşirelik eğitiminden başlayarak, her aşamada bunu yapmaya engel olacak şekilde varlığını sürdürdüğünü, biliyorum. Sormayı, sorgulamayı, eleştirel bakmayı öğrenmiyoruz.  Haklarımızı öğrenmiyoruz. Başarılarımız, donanımımız değil; çevremiz, bağlantılarımız bizi bir yerlere taşıyor. Ama bu şartlar altında da yapabileceğimiz bir şeyler var. Biz içinde yüzdüğümüzün ne olduğunu merak edersek, araştırırsak, öğrenirsek ne sendikalar istedikleri gibi at koşturabilir ne yöneticiler keyfi uygulamalarla kurumları yönetebilir. Ancak meslektaşlarımızın haklarına ulaşmak için bilgiye, belgeye ulaşmanın, kendi sorumlulukları olduğunun da farkına varmaları gerek. 

Genel olarak baktığınızda hemşireliğin en acil ve önemli çözülmesi gereken problemleri nelerdir? 

Hemşireliğin pek çok sorunu birbiri ile yakından ilişkili. Bir sorun diğerinin nedeni ya da sonucu. Dolayısıyla meslek olarak birden fazla cephede, aynı anda mücadele etmezsek sorunlar çözülmüyor. Özlük hakları ve düşük maaş sorununu ele alalım. Eğitimin niteliği düşük olur, yönetim halka sunulan bakımın niteliğini korumayı başaramazsa, toplum nitelikli bakım alamaz. Hemşireden nitelikli bakım alamayan toplum da hemşirelerin yanında olmaz ve hak arama mücadelesinde destek vermez. Sağlık işgücü planlaması yapılmadan her yıl ihtiyaç fazlası hemşirelik öğrencisi alınırsa; görev tanımı olmayan, sistemde yeri olmayan pek çok sağlık bölümü açılırsa; bu bölüm mezunlarına hemşirelerin çalışma alanları devredilirse; biz, ne kadar mücadele edersek edelim özlük hakkı ve maaş kazanımı sağlayamayız. Çünkü bizim işimizi, çok daha düşük ücretle yapmaya gönüllü; yedek bir ordu zaten beklemektedir.

Siz hem lise düzeyinde hem üniversite düzeyinde eğitim aldınız. Eskiden beri  tartışılan konulardan biri hemşirelerin eğitimi… Hemşirelik eğitimine lise düzeyinde başlanabilir mi? Yoksa sadece üniversite düzeyinde mi olmalı? 

Aslına bakılırsa artık bu konu tartışılmıyor. Lisans eğitimi sağlayabilen tüm ülkeler, hemşireliğin üniversite eğitimi ile kazandırılması konusunda hemfikir. Bu konu ülkemizde bu şekilde kabul gördü ve 2007 Hemşirelik Yasası’nda hemşire “Türkiye’de üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokullarından mezun” olarak tanımlandı. 2014 yılına kadar bu yasa delindi ancak istihdam fazlası çok sayıda hemşire olduğu gerekçesi ile 2014 yılında hemşirelikte lise eğitimi sonlandırıldı. Bu hem mesleğimiz hem de toplumumuz için önemli bir kazanımdı. Daha önce bahsettiğim mehter yürüyüşü. Yani geri adım atmak çok yanlış bir uygulama olurdu. Sağlık meslek lisesi mezunu hemşireler mevcut olduğu dönemde, ülkenin sağlık hizmeti ihtiyacını büyük bir özveri ile karşıladı. Ancak bugün 2020 yılındayız… Ülkemizde hemşirelik eğitimi veren 140 dan fazla üniversite var. Hemşirelikte lise eğitimini, bugünün şartlarında tartışmaya açmaya çalışmak hem lüzumsuz hem de son derece sakıncalı.

Covid-19 Salgını bir yandan hemşireliğin değerini ortaya koydu. Bu dönemde ülkemizde hemşirelerimizin gösterdiği çabayı nasıl buluyorsunuz? 

Hemşire olmaktan her zaman olduğundan daha fazla gurur duyuyorum. Meslektaşlarımın mücadelesi ile gurur duyuyorum. Pandemi süreci, benim her zaman inandığım hemşirelerin gücünü ortaya koydu. Bu mesleğin içinde büyüdüm dersem sanırım yanlış bir şey söylemiş olmam. Meslekle tanıştığımda daha 13 yaşındaydım. Pek çok çalışma ortamında, ilde, hastanede belki binlerce hemşire tanıdım. Pek çoğunu özel yaşantılarında da tanıma fırsatım oldu. Ne kadar güçlü olduğumuz, becerikli olduğumuz, sorun çözücü olduğumuz her zaman dikkatimi çeken bir nokta oldu. Kişisel gözlemim, benim gördüğümü hemşirelerin çok büyük bir çoğunluğunun görememesi. Ne kadar güçlü kişiler olduklarının farkında olmamaları. Pandemi başladığında THD’nin bir etkinliği dolayısıyla meslektaşlarıma seslenen bir video çektim, “Korkunu, kaygını görüyorum ama gücünü de görüyorum. Bunu sen de gör!” dedim. Bunu gerçekten çok inanarak söyledim. Umarım bu pandemi süreci, tüm meslektaşlarıma güçlerini görmeleri için bir fırsat sağlamıştır. En kötü olaydan sonra bile kendime “Bu, bana ne öğretti?” diye, sorarım. Umarım, hemşireler olarak “Bu pandemi bize ne öğretti?” diye sorduğumuzda meslektaşlarımın cevabı  “kendi güçleri” olur. 

Gelecekte hemşirelikle ilgili neler hayal ediyorsunuz? Hemşire adaylarına ve hemşire olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? 

Tabi ki hemşireliğin geleceğini içinde bulunduğumuz toplumun geleceğinden ayrı düşünemeyiz. Hemşirelik de toplumdaki değişimlerden payını alıyor. Toplumun temel sorunlarını, kendi yapısı içinde yaşıyor. Hemşirelik özelinde konuştuğumuz için toplumumuza yönelik hayalimi ben gene de bir kenara bırakacağım ve hemşirelik özelinde konuşmaya devam edeceğim. Toplumun sağlığı ile kararların hemşirelerle birlikte alındığı; hemşirelik eğitiminin, hemşireler tarafından verildiği; hemşirelik hizmetlerinin, hemşireler tarafından yönetildiği; hemşirelerin kurtarıcı beklemeyi bırakıp, kendilerinin kurtarıcısı oldukları bir gelecek hayalim var. Gerisi zaten kendiliğinden gelecektir. 

Hemşire adaylarına tavsiyem, ülkemizdeki tüm gençlere olan tavsiyemden daha farklı olmayacak. Okusunlar, düşünsünler, analiz etsinler, görünenin arkasındakini görmeye çalışsınlar. Kendilerini de dışarıda bırakmadan insanın ne kadar değerli bir varlık olduğunu asla akıllarından ve yüreklerinden çıkarmasınlar…

https://www.youtube.com/watch?v=iv5RZprplCY&t=1382s

 

Dr. Azize ATLI ÖZBAŞ Kimdir?

(Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı)

1995 yılında Balıkesir Atatürk Sağlık Meslek Lisesi Hemşirelik Bölümünden mezun olan Azize ATLI ÖZBAŞ, 1998 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Hemşirelik Bölümü, 2005 yılında da Gazi Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu’nu bitirmiştir. 1996-2005 yılları arasında T.C. Sağlık Bakanlığı Zübeyde Hanım Doğumevinde, jinekoloji hemşiresi, ameliyathane hemşiresi ve supervisior hemşire olarak çalışmıştır. 2005-2013 yılları arasında Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalışan ATLI ÖZBAŞ, 2013 yılından bu yana Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Psikiyatri Hemşireliği Bölümü’nde çalışmaktadır. 2008 yılında Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Programında yüksek lisansını,  2014 yılında ise Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri Hemşireliği Programınında doktorasını, tamamlamıştır. 

2009-2012 yılları arasında, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Kliniği Erkek Katı’nda yarı zamanlı klinik hemşiresi olarak görev yapmış, şizofreni ve şizoaffektif bozukluk tanılı hastaların ruhsal toplumsal beceri eğitimi gruplarını başlatmış ve yürütmüştür. 2007-2015 yılları arasında, psikodrama ve grup terapileri konusunda eğitim ve supervizyon alan Atlı Özbaş, 2011 yılında Türk Psikiyatri Derneği’nden, 2014-2015 yıllarında da Kate Wheeler’den EMDR International Association onaylı 1. ve 2. düzey EMDR eğitimi almıştır. Psiko-onkoloji alanında çalışmalarına devam etmekte olan ATLI ÖZBAŞ, halen Temel Varoluşçu Analiz Eğitimine devam etmekte, psikolojik bakım, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, tükenmişlik, psikolojik güçlendirme, yaşam sonu bakım, yas ve psikodramanın hemşirelik eğitiminde ve klinik uygulamalarda kullanımı konularına ağırlık vermektedir.

Akademik çalışmaları yanı sıra, 2007 yılından bu yana Onkoloji Hemşireleri Derneğinde Psikoonkoloji komisyonunda psikolojik bakım ve ölümle yüzleşme kurslarında eğitimci, 2017 yılından bu yana Psikiyatri Hemşireleri Derneği yönetim kurulu üyesi ve 2015 yılından bu yana Türk Hemşireler Derneği genel sekreterlik görevlerini yürütmektedir.

Esen Güney

Esen Güney Married She has a son and was born in Giresun. She lives in Istanbul. Since 2014, she has been working as a writer and publication editor at fikrikadim.com. She has published essays, stories and interviews. He still continues to write and conduct interviews.

6 Comments

  1. Azize Hocam’ın, bilinçli, birleştirici ve aydınlatıcı görüşleri için teşekkür ederim. Biz hep birlikte varoluruz. İyiki varız.

  2. Bende blk sağlık meslek 98 mezunuyum ve Azize hanımla aynı okulun koridorlarında günler geçirmiş biri olarak gurur duydum kulağa çok hoş gelen şeyler ifade etmiş Ben 22 yıldır hep çok yoğun yerlerde çalışmış bir hemşire olarak maalesef özellikle şu son dönemde ülkemizde hiç de değerli hissetmeyip aksine ayrıcalıksız çalışmalarımız özverilerimiz duygularımızın hiçe sayılıp daha da diplerde görmekteyim hemşirelik mesleğini katıldığım tek şey hakkımızı sendikalarda orda burda aramak yerine bir derneğimiz var ve bizim bu dernekle çok bir bağımızın olamayışı bu bağ içinde dernek çalışanlarının her hemşireye ulaşma çabasının yetersiz oluşu yoksa herkes neden sendikalara yönelsin ki korunma ve haklar konusunda bence yeterince güçleneceksek neden olmasındı demekki bizler birbirimize hiç ulaşmamışız ulaşmakta çok önemli olmamış enazından periferdeki akademisyen olmayan hemşilere ulaşmak çok gerekli olmamış diye düşünüyorum saygılar…..

  3. Azize hanımı başarılarından dolayı tebrik ediyorum.Hepimiz bu şekilde bu görüşte olursak başkalarından değer beklemenin anlamsız olduğunu anlarız. Ben de Balıkesir Atatürk Sağlık Meslek Lisesi 1992 mezunu bir hemşire olarak yazıyı okurken çok gurur duydum sizinle

  4. Salgın sürecinde hem halkımız hem de niz hemşireler şunu çok yakından gördük; tedavi hasta bakım hizmetiyle çok yakından ilgili. Tedavisi olmayan bir hastalığı (Covşd19) gece gündüz fedakarlıkla hasta bakım hizmetini en yaparak onların hayata tutunmasını sağladık. Bu biz hemşirelerin başarısıydı.

    • Çalışan hemşireler yalnız. Yasalar ve kurumların olması bşr şey değiştirmiyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.