Mantık, önemli…
Oturduğu evin kirasını 1.5 yıldır vermiyor
Ev sahibi “1.5 yıldır kiramı vermiyor” diye kiracısını mahkemeye vermiş
Kiracı; ‘1.5 yıldır kiramı alamıyorum’ suçlaması ile kendisini mahkemeye veren ev sahibine yönelik olarak “ödeme gücü olmadığına dair hakkımda algı yarattığı” suçlaması ile karşı hakaret davası açmış…
Bu mantığı tanıyorum ben; değişik şekillerde karşımıza çıkar.
…
Sanırım 1984 yılı idi. Üniversite kapılarında linç ettikleri baş örtülü kızlarla ilgili suçlamalarını dinlediğimiz geri zekalı yamyamların zihin yapılarını karakterize eden bir öykü yazmıştı Cemal. Koltuğu bağlayıp, gözlerini oyup kulaklarını kestiği müşterisinin inlemelerini “anlayışsızlıkla/kabalıkla, kendi işini zorlaştırmak/kendisine yardımcı olmamakla” yorumlayan bir hasta berberi anlatıyordu öyküsünde. Sanırım Sivas’da yerel bir dergide de yayınlanmıştı, işin kahramanlarından bir iki hoca kılıklı dangalağa da okutmuştuk öyküyü. Öyküyü okuyan herkes “arkadaşımın ne kadar sadist” birisi olduğunu anlatıyordu bana… Ve ne yazık ki ‘bu berber bir simge/metafor, burada anlatılan sizsiniz’ diyemedik, sadece arkalarından bol bol güldük…
90’lı yılların ortalarında idi. yaşadıkları şiddetli geçimsizliklerinden dolayı beni hakem seçen bir karı kocayı dinlemek için akşam saatlerinde çalıştığım iş yerine davet etmiştim. Her şey güzel gidiyordu, çok bilmiş bilge adam edasıyla önüme notlar alıyor, can kulağı ile tarafları dinliyordum. Bir ara taraflardan birisi “kendisini aldattığı için eşinin kendisine yönelik olarak yaptığı suçlamadan dolayı eşini özel hayatına müdahale yapmakla” suçladı. Bir an şaşırdım, hatta bocaladım, bir daha sordum; kişi aynı suçlamayı yapıyordu. Eşine döndüm “evet, dedi doğru, ama beni aldattığı için kendisini suçladığımdan dolayı bana yaptığı suçlama haksız bir suçlama, ben bunu kabul etmiyorum.” dedi. Yapacak bir şey yoktu, benim hakemlik karizmamın yerle bir olmasını sineye çekerek taraflara yardımcı olamayacağımı söyledim. Görüşmeyi bitirdim. Hatemi hoca gibi “daha açık anlatmama şu şu maddeler/durumlar manidir” diyerek bu bahsi kapatalım.
Günlük hayatta bu mantık ile sıklıkla karşılıyoruz. Bu mantığın karşısında yapacak hiç bir şey yok. Ne söylerseniz söyleyin o her zaman sizi suçlayacaktır. En büyük suçunuz ise onun suçunu söylemenizdir. Son yıllarda bu mantığı en çok gördüğüm konulardan birisi de “15 Temmuz darbe gecesinde Tayyip Erdoğan insanları neden sokağa döktü” suçlamasıdır. Ya da annenize, eşinize yapılan küfürlere karşı cevap verirseniz “ortalığı germekle” de suçlanabilirsiniz.
Benim facede üç gün önce yaşadığım özel bir görüşmeyi yazmayayım ama aynı günlerde beş metre önündeki köpeği göz göre göre ezerek öldüren Doç. Dr. bir bayana karşı sosyal medyada yapılan suçlamaları, söz konusu katilin, öncelikle bayan olduğu, sonra doktor olduğu, sonra pandemi sürecinde nasıl aslanlar gibi insanlığa hizmet ettiği sözleri ile “haksız linç kampanyası” olarak yorumlayan açıklamaları herkes okumuştur sanırım. (?)
“Mantık” kelimesini burada kullanmak yanlış ama yine de eşcinsel/yavşak/kancık bir akıl yürütme olarak günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıktığı için yazmadan edemedim.
Bilmiyorum Hocaefendinin “evladım, ağzındaki baklayı çıkar” dediği yer burası mıdır, yoksa bizim hanımın evsiz bir arkadaşa sorduğu soruya karşılık verdiği “katil olmamak için abla” cevabı ile kast ettiği şey bu mudur? Bilemiyorum…
Ama bana göre Cemal bey son sosyolojik gelişmeleri göz önüne alarak öyküsünü yeniden yazmalı
Mahmut Karman’ın sayfasından alınmıştır
