Kolaylık Gideri / Mustafa Everdi

20 mins read
Mustafa Everdi
Mustafa Everdi

Olağan bir günün olağanüstü koşullarında neler çekti insanlar. Türkiye, Almanya, Paraguay farketmez. Dünya o geceyi ayakta geçirdi. Herkes aynı konuya yoğunlaştı.

Ankara

Bir an önce yetişmeliydi Memo Çetin. Yoksa Türkçe eğitim almış bir Kürt olarak başarı uçup gidecekti elinden. Boğaziçi mezunu olması, yabancı dil bilmesi, yakaladığı rüzgârın kazanımları, betona yağan yağmura dönecekti. Toprağa ulaşmadan şehrin çerçöpünü taşıyan sel olup akacaktı caddelerde. Bu kadar durgun zekâlı bönTürk arasında zengin olamayan Kürt, kendi aptallığına yanmalıydı.

Ekonomi krizin eşiğinde, işsizlik tavan yapmış, işletmeler kapanmış, çoğunluk meteliğe kurşun atarken hayatının fırsatını yakalamıştı işte. Devir aldığı KOBİ işletmesi, mutfak önlüğü üretirken, ani bir kararla tıbbi maskeye geçmişti. Kar yağarken tozardı. Hayatta fırsat bir kere doğardı belki de. İşte o fırsat sere serpe önündeydi. Kürt genlerinden taşıdığı zekâsı, nihayet para edecekti.

Bir an önce gümrüğe ulaşıp Hamburgdan Asunciona nakli için konişmentoyu imzalaması gerekiyordu. Ayrıca havale de yapmalıydı. On bin Euro. Kolaylık gideri. Gökdelenin alt katındaki Mercedes 350 E’yi çalıştırdı. Maskesini çenesine indirip bir sigara yaktı. Medya butonuna basmasıyla otomobil müzikhole dönüştü. Yüksek sesli bir ezgi yükseldi dört bir yandaki hoparlörden. Mem Ararat’tan Evina Du Çiya!

Paraguay- Asuncion

Hava bunaltıcı sıcak. Sıcaklığın etkisiyle kaplumbağa gibi hareketlendi, Giancarlo Milko. Öğle tatili iki buçuk saatti burada. Brezilya, Arjantin, Bolivya topraklarını iç edip denizden irtibatını kesince Paraguay, dünya hamamının göbek taşına dönüşmüş, sıcaktan ve nemden göz açtırmıyordu. Saate göz attı. 11.00. Bu yavaşlıkla 12.ye havale yapsam para Türkiye’ye ulaşır mı diye düşündü. Yetişirse Hamburg havaalanındaki tıbbi malzeme konteynırı Güney Amerika uçağına yetişecek. Avrupa’dan kalkan uçak Buenos Aires üzerinden yol alabilecekti, Paraguay’a doğru. Bütün Paraguay getireceği yükü bekliyordu. Başkan ve Bayan Başkan dâhil.

Orada saatin kaç olduğunu kestirmeye çalıştı. İnternete baktı. Şu anda Türkiye’de saat kaç diye yazdı google’a: Akşam 7.03… İyi diye düşündü gece yarısı 12’ye kadar her iş yolunda giderse operasyon öngördüğü gibi yürüyecekti. Sağ avucu kaşınınca kazanacağı paralar eline değmiş gibi gülümsedi. Guarani ana dili olmasına rağmen İspanyolca ‘Esperemos’() diye otomobili gazladı.
(
) Hadi İnşallah

Maserati gürültülü bir iz bıraktı sıcak nemli Asuncion semalarına. At arabalarının arasında uzaylı aracı etkisiyle sarsılırken tozu dumana kattı. Başkan bekletilemezdi. İş ne kadar mühim ki Lopez Sarayı’na çağrılmıştı, acil koduyla. Dişleri kaşınan bir kaplan gibiydi Giancarlo Milko. Yıkık koloni dönemi evlerden ve harabe binalardan sadece birkaç kilometre ötedeki havalı alışveriş merkezlerini geçti. Sabah içtiği Sooyo çorbası midesinde ekşimeye başladı. Çorbanın üstüne ChipaGuasu, Empanadas ve Asado tatlısı yemesem iyiydi, diye oburluğuna kahretti.

Almanya Hamburg

Hans Dietter geceden kalma olsa da işine vaktinde yetişmek için tam zamanında hazırdı. Kızı Helga da. Onu konservatuara bırakacaktı. Hochschule für Musik und Theater Hamburg öğrencisiydi Helga. Elbfilarmoni Orkestrası üyesi Prof. Juergen Franz’ın sınıfına devam ediyordu. Okul her dönem için 3260,60 euro harç istiyor. Aile bütçesini zorlayan bir kalem olarak Herr Dietter’in muhasebesinde giderler gün gün artıyordu. Sanatçı kişiliğine uygun bir eğitim alsın diye inançla destekliyordu kızını. Masrafları karşılamak için Hans Dietter her fedakârlığa razıydı. Bu nedenle sürekli fazla mesaiye kalır, ilk ona davet gelirdi, acil çağrılarda. Helgayla birlikte indiler otopark’a. Zor sığsa da çello, Wolksvagen Polo’nun arka koltuğuna bebek azmanı gibi yatırıp yola revan oldu baba-kız.

Ankara-Hamburg

-Alo, abi malzemeler takıldı. Sağlığa zararlı, hijyenik değil demişler. Rapor yazılıyor şu anda.
-Nasıl olur böyle bir şey?
-İşçilerin uzun kollu gömlek giydiğini bile bildiler.
-Nasıl bilebilir? Ne varmış bunda?
-Üründen alınan örneklerde virüs tespit edilmiş. İşçilerin gömlek kol ağızlarından bulaşıyormuş. Hatta soktuğumun Almanı, alınan numuneler taze insan dışkısı ve korona virüsü tüplerinden yapılsa daha hijyenik olur, bile dedi.

-Kolaylık gideri teklif etmedin mi?
-Hans Dietter diye bir herif var, işin içinde. Sanki Prusya subayı gibi. Polis çağırmaya kalktı. Rica minnet kurtuldum elinden. Üstelik bana ne dedi biliyor musun?
-Ne dedi Hitlerimin Almanı!
-Hastanelerde doktorlar bu nedenle kısa kollu giyerler. Uzun kollu gömlek yasaktır. Kravat da öyle. Siz işçilerinizi Japonic kolla çalıştırın en iyisi, deyip sırıttı üstüne.
-On bin Euroyu reddetti ha!
-Önce geri gönderilmesi yönünde yazacaktı rapora. Artık imha edilmeli diye tutanak tutacakmış! Teklif deliye çevirdi adamı.
-Yapabilir mi böyle bir şey?
-Alman Kanunları abi bu! Sağlığa zararlı deyip eder mi eder.
-Biz onu Paraguay’a gönderelim en iyisi. Sen iade imkânını araştır bakalım.
-Tamam abi, bi deneyeyim.

Asuncion

Salgının doğurduğu tehdit Başkanlık sarayını bile dehşete düşürmüştü. Devlet Başkanı Mario Abdo Benitez, bir şeyler yapmak isteği ile yerinde duramıyordu.

Savaş sonrası tam bir yıkıma uğramış, ekonomi çökmüş, demografik yapı altüst olmuş ve ayrıca savaş sırasında ülke nüfusunun yaklaşık yarısı ve yetişkin erkek nüfusunun % 90’ı öldüğünde bile bu kadar çaresiz değildi Paraguay. Savaştan sonra sadece 28.000 erkek kalmasına rağmen. Kadın/erkek oranında büyük dengesizlik ortaya çıkınca nüfus kaybının telafisi için bir erkeğin birden fazla kadınla evlenebilmesinin yolunu açan karar bile alınmıştı. Kilisenin onayıyla.

Ancak kararla mal almak, çoğaltmak mümkün değil. Kilise de yardımcı olamaz buna. Kadın mı bu, bedava verilsin. Salgında gerekli malzemeye ödenecek para kararname ile bulunamaz. Ya paran olacak (adımız Paraguay ama kaderimiz paralı değil! İçinden banal bir espri yaptı başkan.
-Belki Giancarlo Milko halleder, diye sesli düşündü. Şimdi bunu da başarırsa ekonomi danışmanı yapmamı ister diye canı sıkıldı diğer yandan. Devlete çıkarsız yaklaşmaz bu Guaraniler, diye küçümseyen bir bakışla elini salladı boşluğa.

Hamburg

Hans Dietter, birasını yudumlarken raporunu yazmış, ülkesini ve insanlarını korumak için görevini yapan bir Alman gibi mutluydu. Alman disiplini işte bu birayla sağlanıyor diye düşündü. Saate baktı kızını almak vakti gelip çatmıştı. Cırcır böceği gibi yarım sesle şarkı mırıldanıp polosuna yöneldi. Anahtar cebimde mi diye yoklamayı ihmal etmeden. Mutluluk ona göre bira içebilmek, kızını konservatuardan alıp eve sağ salim götürmekti işte. Heil Almanya, çekti içinden.

Asuncion

Guancarlo Milko’nuna parmakları kıpır kıpırdı, direksiyonda. Gören oynak bir şarkıya ritm tutuyor, derdi. Tempo diyenler de çıkar.
1 $ = 5,8 PGY (Paraguay Guarinisi) Tıbbi malzemelerin değeri 8.120.000Tl. idi gelen teklif mektubunda. Guarini TL kuru yok elinde tabii. TL.sını dolara çevirdi önce. 1.4 milyon dolardı. Doları guariniye çevirince meblağ 8.120.000 Guarini etti. Buradan çapraz kuru kendisi buldu. 1 TL.1 guarini… Vayy anasını diye düşündü, Türkiye parası ile denkmiş paramız. Ekonomi niye denk değil diye kafası karıştı. Banka hesabına girdi, baktı mevduata. 120.000 Guarini var. Acele 8.000.000 Guarini bulmalıydı. Hallederiz, diye ağırdan aldı. Parayı isteyeceği kişileri düşünmesi on dakikadan fazla sürdü. Paranın kıymetini öğrenmek istersen başkasından borç para iste, diyen Guarani atasözü zihninde.

-Alo Diggory
-Buyur abi,
-Sekiz milyon bulabilir miyiz bir yerden?
-Bu saatte mi? Zor.
Gömleği pantolondan çıkmıştı. Kılık kıyafetimi düzelteyim, başkan bu boru mu diye davrandı. İspanyol olsa atleti külodun üstünden salıverirdi. Türkler gibi külodu çekti atletin üstüne. O ara gömleğin markası ve altındaki Made in Turkey yazısını gördü. Pantolon bel kumaşı iç yanına iliştirilmiş naylon markaya ilişti gözü. Onda da aynı. ‘Demek buradan aşinayım bu ülkeye!’ diye şaşırdı Giancarlo Milko. O güne kadar dikkatini çekmemesine hayret etti.

Başkanlık ofisine vardığında yan kapıdan bekletilmeden alındı içeriye. Koloniyel mimariye sahip arabesk bina dedikleri aklına geldi. Her şeyimiz arabesk anasını satayım, diye sırıttı büyük bir boşvermişlikle.
Başkanı hayal kırıklığına uğrattı ne yazık ki? Hamburgdaki mal defolu çıkmıştı. Temiz olsa bile parası çıkışmamıştı. İlk defa kendi kusuru olmadan, eleştiriler başkana yöneldi. Bir tane bile maske bulamamıştı ülkeye.

-Giancarlo gözüme görünme! Diye bağırdı.
Giancarlo Milko üzüntüye boğuldu. Paralar elinden kayıp gittiği gibi başkana ekonomik danışman olma ihtimalinin kuş olup uçtuğunu da anladı. Ekonomik- siyasal beklentilerinden avucunu yalamak zorunda kaldı. Neredeyse filozof olmak üzereydi.

-İnsanlar, sayıları milyarlara varan, beş kıtaya yayılmış, devasa bir ölüm malzemesi, diye düşündü. Dünya aralıksız cenaze töreni düzenlenen bir yas evi. Yas evi de gıda ister, dünya ile alışveriş, bir an önce ihtiyaç tedariki için bir baskı kurar. Taziye için gönderilen en iyi hediye de maske tabii ki. Armağana para ödenmez, belki bir teşekkür. Teşekkürle karın doyar mı? Ulusların mutluluğu paranın dolaşımında, devri daiminde. Paraguay deyince dünyanın aklına para mı geliyor acaba diye yeni bir hayrete bıraktı düş kırıklığını. Türkiye niye böyle bir yanlış algıya sahip değil Paraguay’ın ‘para’sı konusunda. Hayat zor, dedi, daha zoru hayatı yaşanılmaz kılan dünyanın devr-i daimi. Bu kadar hızlı dönerken tekerine taş konmasa belki de düşmezdim yere.

Başkan, Lopez Sarayındaki ofisinde kıvranıp duruyordu. Ayağa kalktı, dolaştı, dolaştı düşünceler beyninde. Birden tebrik etti kendini, hay aklınla bin yaşa dedi. Taç giyen baş akıllanır derlerdi, doğruymuş. Bana Silvana Abdo’yu bağlayın diye emretti.
-Bu kez çözüm sende. Senin ikna yeteneğinde dedi First Lady’e. Türkiyeden dostun First Lady Erdoğan’ı bi arasan, ricasında bulundu karısından.

Paraguay’a gönderilen yardım, 100 bin tıbbi maske, 29 bin 700 N95 maske, 50 bin koruyucu tulum, bin 995 koruyucu gözlük, 50 bin galoş ve 50 bin eldivenden oluşuyordu. Paraguay Devlet Başkanlığı konutunda düzenlenen teslim etkinliğine First Lady Silvana Abdo katıldı. Giancarlo Milko çağrılmadı törene. Zaten bir işi becerememiş, eline yüzüne bulaştırmıştı. Üstelik onun ithal edeceği paralı idi. Bu beleş. Hemi de steril, devlet garantili malzemeler. Giancarlo’nun virüslü malı bilmeden getireceğinden de haberi yoktu Başkanın. İyi ki yoktu.

Ankara

Ben dünyaya oyun oynadığımı sanıyordum oysa o bana oynuyormuş diye düşündü. Bu büyük stratejik ikramı onaylamak değil katılmadığını göstermek için sustu. Susmanın eylem itiraz muhalefet olabileceğini ilk defa anlamanın şaşkınlığı ile işletmeye yöneldi. Ben yine mutfak önlüğü üreteyim kararı verdi. Hazır pandemide erkekler bile mutfaktan çıkmadığına göre.
Artık evde kalıp ev yemekleri ile beslenmek mecburi istikamet. Önlüğe ihtiyaç artacaktı.

  • Geç anladım, kafama tüküreyim diye zeki olduğuna dair kanaatine boş verdi. Aptal dedi, aptal kafam. El ayasını alnına çarptı birkaç kere.

  • Maske üretimi siyasal bir konuymuş, ticari sanıp gaflete düştüm ben.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386