/

AK Parti’nin seçim sonucundan aldığı bir mesaj var mı?

8 mins read
5
Hayati Esen / Fikrikadim
Hayati Esen

Başbakan Davutoğlu’nun hangi söyleminin halkta karşılık bulduğunu inanın bilmiyorum. Seçim kampanyaları boyunca Davutoğlu’nun halkta karşılık bulacak özel bir söylemi var mıydı onu da fark etmiş değilim. Nasıl bir söylem geliştirdi de yüzde elliye yakın oy aldı kestirmek güç. Demem o ki bütün bu soruları ve başlıkları toparladığımızda bir cevaptan söz edilebilir mi? Onu da tam kestiremiyorum.

Sanırım böyle düşünmekte haklıyım zira, kendileri de Milliyet gazetesine verdikleri demeçte aldıkları yüzde 49 oy için şaşkın olduklarını belirtmişlerdi. Ama halkın Ahmet Davutoğlu’na bir mesajı olduğunu düşünüyorum. O mesajın ne olduğunu aslında Davutoğlu anlamış olsa da tam olarak ifade veya idrak ediyor değil gibi. “Anlamakta zorlanması“nın nedeni, iktidar denen sorunlu alanın kimi gerçekleri tam olarak itiraf edebilecek yapıya sahip olmaması sanırım. Kazananların, iktidar odaklarının etrafına biriken kalabalıklar, zayıflık gösterecek ifadeleri kendi çıkarları, bekaları ve sürdürebilir olma imkanlarını her an bir risk, tehlike altında gördüklerinden başkanlarından bu riski tehlikeye atacak cümleler işitmek istemezler.  Evet belki Başbakan bütün bu çıkar gruplarının sorumluluğunu sırtında taşıdığından, yapacağı hatalardan veya şöyle diyelim; çıkar ilişkisi üzerine kurulu bu insanların var oluş alanlarına dokunan bir açıklama yaptığında tamamımın alttan alta kuyusunu kazıp, fırsatını bulduklarında yerden ayağını keseceklerini bildiğinden daha dürüst ve içten açıklamalar yapamıyor. Bu riski göze alamıyor. İşte liderler biraz da hatta biraz değil, çok fazla risk almasını bilmelidirler. Bu bağlamda Recep Tayyip Erdoğan Türk-siyasetinde en fazla risk alan, risklerle birlikte ortaya çıkan krizleri yöneten lider olarak karşımıza çıkar.

Bu yönüyle Erdoğan halkın gönlünü almak, popülizmi en doğru şekilde ve hemen hemen ideale yakın bir dozda kullanan liderlerdendir.
Davutoğluna gelince; sanırım halen siyaset alanında kendine has uslubu ve popülizmin dilini yakalayan biri değil. O nedenle konuşmalarında çoğunlukla Sayın Erdoğan’a atıflar yapmakta.

Davutoğlu seçmenin bu kadar yüksek oyla Ak Parti’yi sandıktan birinci parti olarak çıkarmasını üç önemli faktöre bağlıyor.
-Samimiyet
-İstikrar
-Güven

Bütün toplumların politik alandan ve devletten, hükümetten bekledikleri şey aslında bu üç temel kavramdır. Hiç bir toplum bu temel üç kavram olmadan oy kullanmaz. Her partili zaten oy verirken de bu üç temel kavramdan hareket ederek oylarını kullanır. O nedenle Sayın Davutoğlu doğru tespitlerde bulunuyor ama bu doğru tespitler herhangi bir dönemde; seçim sürecinde bütün seçmenlerin, seçim süreçlerinde kullandıkları oyun içeriğinde var. Özetle Davutoğlu bizim bildiğimiz genel doğruları Ak Parti’ye mal ediyor

7 Haziran seçimlerinden sonra yaşanan süreçte sanırım seçmen için özellikle sağ, muhafazakar seçmen için Ak Parti’den başka oy verecek bir parti kalmamıştı ortalıkta. MHP’nin her şeye hayır diyen tavrı, sağda mevcut olan bütün siyasal partilerin mevcudiyetlerinin, neden o partilerin kurulu olduğunun dahi anlaşılmadığı bir dönemde ülkenin kaos ve kargaşaya sürükleneceği korkusu halkı, Ak Parti’ye oy vermeye sevk etmiştir. Halk ne Ak Parti’ye ne de onun bu süreçte vaadlerine oy vermemiştir diye biliriz. Bütün bu yaşanan kaos ve kargaşa sürecinden kurtulmak için bildiği bir yönteme önceden tanıdığı ve denediği partiye oy vermiştir. Millet kendi kaderini belirlemek için bu yöntemi seçmiştir.
Ak Parti’nin toplum nezdinde şu anda sanırım tek karşılığı; dört yıl boyunca, 7 Hazirandan sonra yaşadığı beş aylık kaos görüntüsünü yaşamayacağı umududur. Ama o umut sanıldığının aksine çokta kırılgan gibi duruyor…

Bakmayın öyle Tarihi devrimlerin yok bilmem hangi tarihsel değişimin yaşandığını yazan maaşlı köşe yazarlarına. Toplum, huzurlu yaşam alanının bozumlasını istememiştir. Kolay değil  5 aydır ülke bir savaş halindeydi sandıktan istenen sonuç çıkmayınca. İnşallah bu yöntem alışkanlık yapmaz. Kemalistler çok kullanmışlardı zira bu taktiği…

Bu yöntemin en iyi örneğini şu anda iktidardakiler iyi bilir: 28 Şubatta ne olmuştu hatırlatalım, halk yine kaostan çıkmak, huzuru az da olsa yakalamak için bir partiyi; beklenmeyen bir oyla DSP’yi koalisyonda olsa iktidara taşımıştı… 28 Şubat kaosunu yönetemeyenleri ise sandığa gömmüştü… Sonra ki yaşanan kaoslar ise 2002’de AK partiyi iktidara taşımıştı vesselam…

 

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.

5 Comments

  1. Hayati bey kardeşim, gündemle ilgili yazılarınızı okuyorum zaman zaman. keşke felsefe, düşünce üzerine yazsanız. Biz sizi öyle yazılarınızla tanıdık

  2. Hadi ya! Yani sorun sadece ülkede yaşanan sizin deyiminizle savaş durumumuydu. Ak Parti eze eze kazandı % 50 oy bu boru değil…

  3. İnsanların yüzlerine gerçeği tokat gibi vuruyorsunuz bu rahatsız edici. Ak partililer kendilerini çok başarılı görüyorlar oysa

  4. Dindar kesimler içerisinde yazdıklarıyla dikkate alınacak bir sen varsın sanırım… Düzenli yaz okuyalım…

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.