Bir ‘Ezgi Mola resitali’: “Kocan Kadar Konuş”

9 mins read
Bir ‘Ezgi Mola resitali’: “Kocan Kadar Konuş” 1
Tahsin Varol

Ezgi Mola’yı ilk olarak Tolga Çevik’in doğaçlama skeç programı olan “Komedi Dükkanı” televizyon programında gördüğümü hatırlıyorum. Daha sonra “Arkadaşım Hoş geldin” adını alan bu programda Tolga Çevik tek başına bir oyun sergilemekteydi. Ancak sahne gereği fazla ön plana çıkmadan kendisine yardımcı olacak oyunculara da ihtiyacı olmaktaydı. İşte bu yardımcı oyunculardan biriydi Ezgi Mola.

Fiziği düzgün, oyunculuğu güzel ve cazibeli bir kadın oyuncu olarak ilk gördüğümde işaretlemiştim. Haksız da çıkmadım. Yüz güzelliği ile bana Türkan Şoray’ı hatırlatır. Şu ana kadar rol aldığı 12 film, 13 dizi ve 10 sahne gösterisinden izleyebildiklerime göre ilke olarak Türkan Şoray’ın yolundan gittiğini söyleyebilirim. Umarım ilerde onun yerini alır.

kocan-kadar-konus_1“Kocan Kadar Konuş” filmi, İzmir’de mukim klasik “laik” bir Türk ailesinin 30’lu yaşlarda evde kalmış bir kızının kendisine koca bulmak için içine sokulduğu dramı komedili bir tarzda anlatmaya çalışıyor. “Laik” demem şundan: Ailede alkol hassasiyeti yok, içkili düğünlerde eğleniyorlar. Kızlarının erkeklerle ilişkilerinde relaks davranıyorlar. Mesela Ezgi Mola’nın canlandırdığı “Efsun” karakterinin teyzesinin kızı nişanlı bile olmadığı bir adamla acilen evlenme kararı alıyor. Sebebinin hamile kalması olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca giyim kuşam konusunda da relakslar. Yani açık-saçık giyiniyorlar. İşte bu gibi davranışlar bizim muhafazakâr aile yapımızda olmayacak şeyler. “Laik” deyişim bu sebepledir.

Filmde Efsun’un lise dönemlerinden okul arkadaşı olan “Sinan” karakterini canlandıran Murat Yıldırım her ne kadar başrol oyuncusuymuş gibi sunuluyor ama filmin geneli içerisinde onun da Ezgi Mola’ya yardımcı bir rolü üstlendiği anlaşılıyor. Efsun’un geniş bir ailesi var: Annesi, babası, anneannesi, teyzesi, iki kız kardeşi ve bir teyze kızıyla bir arada yaşıyorlar. Standart bir Türk ailesindeki gibi toplantı sonrasında içilen kahvelerin telveleriyle fala bakma gibi alışkanlıklar var. Efsun’un içtiği kahve fincanında falına bakan misafir komşu kadın, film icabı bundan sonra karşılaşacakları her şeyi sanki bir bir Efsun’a anlatıyor. Efsun ise işin gırgırındadır.

Filmin yapımcısı BKM Film (Necati Akpınar-Pelin Kaya)’dır. Konusu yazar Şebnem Burcuoğlu’nun aynı adlı romanının senaryolaştırılmasıdır. Yönetmeni Kıvanç Baruönü’dür.

Resmi web sitesinde filmin konusu hakkında şöyle denilmektedir.:

“Şebnem Burcuoğlu’nun çok satan ‘Kocan Kadar Konuş’ romanından uyarlanan film bu toprağın kadınlarının daha çocukken nasıl koca bulmaya programlandıklarını anlatıyor. Bu kadınların arasında 30 yaşındaki Efsun (Ezgi Mola) gerçek aşkı, sevgiyi, dürüstlüğü arar ama diğer kızlar gibi numara yapmayı, trip atmayı, erkeği parmağının ucunda oynatmayı bilmez. Bu yüzden bu yaşına kadar düzgün bir ilişkisi olmamıştır. Efsun’un kadınlığın kitabını yazmış İzmirli ailesi ise ona kadınlığı öğretmeye kararlıdır. Efsun da nihayet kendini Türk kızlarına emanet eder. Ailesi tepeden tırnağa yeniledikleri Efsun’u takdim etmeye hazırlanırken Efsun’un karşısına hiç unutamadığı, üstüne yenisini koyamadığı lise aşkı Sinan (Murat Yıldırım) çıkar.”

Teknik açıdan yani çekim kalitesi, mekânları, ışıklandırma ve seslendirme olayları mükemmeldir. Özellikle BKM yapım’ın filmlerinde artık bu konular profesyonelce icra edilmektedir. Seyir zevkine doyum olmuyor. Tebrik etmek lazım. Ama çok ufacık bir noktaya parmak basarak bundan sonraki çekimlerinde daha dikkatli olmalarına katkıda bulunmak istiyorum: Filmin bir sahnesinde, çok kısa bir bölümde (10 saniye ya var, ya yok) Efsun ile Sinan’ın lise dönemindeki arkadaşlık görüntüleri perdeye yansıyor. Burada Sinan’ın diğer sahnelerden hiç farkı yok; yani mesela bir sakal traşı dahi olmamış. Oysa bir lise öğrencisinde öyle sakal-bıyık olmaz; olsa bile traş edilir. Yönetmen bu ayrıntıyı atlamış ve Sinan aynen diğer sahnelerdeki gibi kirli sakallı haliyle çıkmıştır.

Filme “Bir Ezgi Mola Resitali” dememin diğer bir nedeni de şu: Filmdeki Efsun karakteri yani Ezgi Mola, filmin muhtelif yerlerinde doğrudan kameraya dönerek izleyicilerle muhatap oluyor ve gerekirse soru soruyor, gerekirse “durum bu işte anlayın” kabilinden içinde bulunduğu durumdan dert yanıyor. Yani sanki bir tiyatro gösterisindeymiş, seyirciyle karşı karşıyaymış gibi muhatap alıyor. Bu şekilde olan başka bir karakter yok. İşte bu yüzden Ezgi Mola sanki tek başına bir oyun oynamakta, diğer karakterlerin hepsi ona bu oyununda birer aksesuar olmaktalar.

Evde kalmış kız Efsun aslında çok okuyan, kitap kurdu bir kızdır. Zaten evde kalmışlığı biraz da bundandır: Kültürlü bir kız olarak diğer kardeşleri ve arkadaşları gibi eğlence ortamlarını pek sevmemekte, katılmamakta, katılsa bile erkeklerle muhatap olmamakta, olsa bile sınırlarını muhafaza etmekte ve fazla yakın davranmamaktadır. Dolayısıyla erkekler de ona yanaşmamaktadır. Okuduğu kitapların birinin yazarı siyah-beyaz yani renksiz bir görüntüyle zaman zaman Efsun’a eşlik etmekte, bir yerde Efsun’un dert ortağı olmaktadır. Yani Efsun’un hoşlandığı insan aslında hayali bir karakterdir. Bu karakterden sıyrılıp gerçek karakterlere yaklaşmadıkça evlilik sorunu çözülmeyecektir. Sonunda bunu başarabilecek midir?

Komedi filmlerinden hazzetmediğimi biliyorsunuz. Ama ortada Ezgi Mola olunca seyretmeden edemedim. İyi ki de seyretmişim, çok zevk aldım. 20 Mart’ta gösterime giren filmin artık son haftaları. Kaliteli bir komedi filmi izlemek isterseniz bu Ezgi Mola resitalini kaçırmayın derim. 8/10

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.